17 Eylül 2007 Pazartesi

Irak’ta yeni dönem ve Türkiye


Değiştir
Nasuhi GÜNGÖR
Irak’la ilglili gelişmeler, anayasa tartışmalarının gölgesinde kaldı. Oysa Irak sorununda yeni bir aşamaya geçiliyor. Üstelik gelişmelerin merkezinde kaçınılmaz bir şekilde Türkiye var.

ABD Başkanı Bush’un geçtiğimiz günlerde gerçekleşen ‘gizli’ Irak ziyaretine, sembolik anlamlar yüklenmişti. Örneğin Bush’u taşıyan uçak El Anbar bölgesine indirilmiş; böylece direnişin kalesi durumunda olan bir yerde ‘kontrol bizde’ mesajı verilmeye çalışılmıştı.

Çok geçmeden bu hamleye cevap geldi. Ziyareti sırasında Bush’la birlikte fotoğraf veren Sünni lider Şeyh Abdülsettar Ebu Rişa, bombalı saldırıyla öldürüldü. Amerikan yönetimi ve Nuri El Maliki hükümetiyle ilişki içinde olan Ebu Rişa’nın, aynı zamanda ‘El Anbar’ı Kurturma Cephesi’nin başında olduğunu da hatırlatalım. Eylemin altına atılan imza ise malum; ‘El Kaide’. Peki ilişkileri ne olursa olsun önemli bir Sünni liderin öldürülmesine El Kaide imzası atılmasının sonuçları ne olabilir.

Bunun yeni bir çatışma ve ayrışmanın habercisi olduğu çok açık. Nitekim ABD’nin Bağdat’taki eski büyükelçisi Zalmay Halilzad, bu hadiseden önce verdiği bir mülakatta şunları söylüyordu: ‘Güvenlik sorunu yaşayan El Anbar’da son olarak başarı sağlayabildik. Artık Sünniler bizimle birlikte El Kaide’ye karşı savaşıyor.’ (Die Presse, 26 Ağustos 2007)

Başkan Bush tarafından açıklanan yeni takvim, belirsizliklerle dolu. Yaklaşık sekiz ay önce Irak’a gönderilen ‘ek birlikler’in 2008 yazına kadar çekilmesi öngörülüyor. Bu durumda kalan yaklaşık 130 bir askerin ne zaman çekileceği belirsiz. Ancak özellikle Demokratların artan baskısı, Bush yönetimini bu konuda hızlı kararlar almaya itebilir.

‘Amerikan askeri gücünün azaldığı bir Irak’ta neler olabilir’ sorusuna herkesin farklı cevapları var. Ancak tüm cevapların kesişme noktasında iki ülke yeralıyor. Türkiye ve İran. Her iki ülkenin de kendi sınırlarında yaşadığı ortak soruna karşı yaptıkları sınırlı askeri hamlelerin, ABD çekildikten sonra daha geniş çaplı bir operasyona dönüşüp dönüşmeyeceği tartışılıyor.

İran’ın Irak’taki etkinlik alanları kuşkusuz çok daha geniş. Ancak uluslararası alandaki konumu itibarıyla Türkiye’nin de farklı avantajları var. 2005 seçimlerinde Irak’taki büyük Sünni grupların seçime katılmalarında Ankara gerçekten önemli rol oynadı. Son aylarda dış politikadan biraz kopmuş görünse de, bu rolünü yeniden oynamaktan başka seçeneği yok. Üstelik bu kez içeride eli daha rahat. Çünkü dış politikada Türkiye’nin elini güçsüzleştiren dengeler değişti. Artık Cumhurbaşkanı aktif olarak dış politikanın içinde. Bu durum, Türkiye’nin Irak meselesine ve genel olarak bölgeye daha bütüncül bir politikayla yaklaşmasını sağlayabilr.

Türkiye’de aralarında DTP’nin de bulunduğu statükocu güçlerin anlamadığı şu: Irak meselesinde ortaya çıkacak yeni tabloda aktif rol oynamayan bir ülkenin iç güvenlik sorunları daha da tırmanacaktır. Bu güç paylaşımının dışında kalmak diye bir seçenek yok. Olamaz da.

PKK-DTP hattının cevaplaması gereken soru açık. Rolünüz Türkiye’nin Kürtlerle kavgasını tırmandırmak mı? Yoksa sorunun daha büyük tabloda çözülmesine katkı sağlamak mı?

Artık bir karar verin.
Tarih Bülteni

0 Yorum yapılmış.

Yorum Gönder

*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.

 

Tarih Bilgi Ambarı Copyright 2007-2009