Füsun S. NEBİL
Türk Telekom grevi ile gündeme gelen önemli bir konu, Türkiye'nin telekom altyapısı nasıl? Bugün artık sadece ses trafiğimizi değil, yanısıra görüntü ve ses yani ticaret, sağlık, eğlence ve her türlü fonksiyonumuzu da telekom altyapısı taşıyor. Peki ama grev ya da herhangi bir olğanüstü durumda, afet halinde, altyapıyı kaybedersek ne olur? Çözümü var mı?
Bugün (16.10.2007) başlayan Türk Telekom grevi önemli başka bir soruyu akla getiriyor. Acaba olağanüstü bir durum meydana gelse, ya da bir afet, veya şu anda olduğu gibi bir grev, haberleşmemizi ne kadar etkiler?
Haberleşme deyip geçmeyin. Bugün Türkiye'de nüfusun % 20'si internet kullanıyor ama borsaların, bankaların ve şirketlerin internet üzerinden sürdürdükleri ticaret hacmini tahmin edin.
Ama sadece ticaret değil, sağlık, eğlence de diyebiliriz. Telekom altyapısı artık sesin yanısıra veri ve görüntü de taşıdığı için "pek çok şey" anlamına geliyor.
İşte böylesine hayati bir fonksiyonu olan haberleşmeyi, Türkiye'de bir tek omurga taşıyor. Türk Telekom'un Telekomünikasyon Kurumu ile imzaladığı imtiyaz sözleşmesi sonucu işlettiği omurgası (network), bugün Türkiye'deki tek telekom altyapısı durumunda. Bu altyapı üzerinden cep telefonlarının transmisyonu ve internet te taşınıyor. Yani grevin ve meydana gelecek arızaların, ve söylemeye dilimiz varmıyor, yapılıyorsa sabotajların sonucunda sadece sabit hatlar değil, yanısıra cep telefonları ve internet erişimleri de zarar görecektir.
Telekom Omurgaları Çeşitlendirilebilir mi?
Ülkemizde telekom sektöründe serbestleşmenin 3 yıl önce 1 ocak 2004 ile başlamasına karşın maalesef halen tek haberleşme omurgamız var. Oysa ortada 2 farklı olanak mümkün. Birisi alternatif telekom operatörlerinin bölgesel ya da ulusal network kurmaları, diğeri kablo şebekesi.
2005 mart ayında, başka omurgaların kurulmasına müsade eden altyapı lisansları verilmeye başlandı. 13 firmanın lisans almasına ve TEİAŞ, Metro, Karayolları gibi firmaların mevcut fiberlerini bu firmalara 20 yıllık gibi sürelerle kullandırılmalarına, İstanbul içi bazı fiber yatırımlarının yapılmış olmasına karşın, henüz küçük de olsa bir bağımsız omurga göremiyoruz.
Diğer yanda ise Rekabet Kurumu'nun Dünya Literatürüne girecek bir vizyonla ayrılmasına karar verdiği kablo şebekesi var.
Kablo Şebekesi Ne Durumda?
Kablo şebekesi, Türk Telekom'un şebekesinin bir alternatifi ama kullanımı Türkiye'de maalesef olması gereken düzeyde değil. Tam tersine atıl bırakılmış durumda.
Neden derseniz, öncelikle Türk Telekom özelleştirilmesi sırasında Rekabet Kurumu'nun andığımız kararı nedeniyle yeni bir şirkete (Türksat'a) devredilmesi sırasında, fiber altyapının bir hata ya da unutkanlık yapılarak Türk Telekom'da bırakılması sorunu var. Yani yeraltından geçen güzergahlar (gözler) şu anda Türk Telekom'a ait. Mevcut kabloların büyük bir kısmı da öyle.
Türk Telekom bu nedenle bu güzergahlardan yeni geçirilecek olan fiber kablolar için kira talep ediyor. Üstelik duyumlarımıza göre, bu kiranın merkezi yerlerde çok yüksek bir fiyatı olduğu bilgisi var.
Yatırımın geriye dönmesinin bu fiyatlarla zor olması nedeniyle, Türksat'ın kablo şebekesi üzerinden ses (telefona) yönelik yatırım yapmaktan uzak kaldığı sanılıyor.
Ayrıca Türksat interneti de Türk Telekom'dan alıyor. Oysa kendi lisanslarına sahip olması nedeniyle, kendi altyapısını kurması mümkün. Yani kendisine ait bir backbone oluşturabilir. Diğer firmalarla (yurtiçi ve dışı) anlaşmalar yaparak da tam teşkilatlı bir ses taşıyıcısı haline gelebilir.
Kablo şebekesinde mevcut internet yapısı üzerinden VoIP sunabilir mi konusu da başka bir seçenek. Bir kaç yıl önce böyle bir ürünün kablo networküne abone olanlar arasında sunulduğunu hatırlıyoruz. Türksat kurulduktan sonra bu konuda test yapıldığını da biliyoruz. Ama anladığımız kadarıyla bu konuda da devletin kararlılığı yok. Oysa kablo altyapısı bugün 2,5 milyon eve erişebilir yapıda. 1.1 milyon eve TV servisi sunuyor. Neden ses de sunmasın?
Omurgaların Çeşitlenmesini Ancak Tüketici Zorlayabilir
Sonuç olarak, bu altyapıların oluşturulması ve çeşitlendirilmesinin, rekabete yol açacağı, bunun da tüketiciye fiyat ve kalite sağlayacağı bir yana, bugün olduğu gibi olağanüstü bir durumda günlük hayatın sürdürülmesi ve hatta güvenlik boyutu var.
O nedenle hem devlet yetkililerini hem de tüketiciyi bu konuya eğilmeye davet ediyoruz. Omurgaların çeşitlenmesi ülkemiz açısından önemli. Oysa gördüğümüz kadarıyla bu konuda bazı bürokratik engeller var ve kararlılık ya da bilinç (neler olabileceği konusunda) zayıf. Bugün 53 milyona varan cep telefonu aboneliğine bakarsanız, ses trafiği için farklı şirketlerin kurulmasının da önemini anlarsınız. Ama bu konuda görüldüğü gibi bazı engeller var. Bu engellerin aşılması için konuya yakın devlet adamlarının bilinçli olması ve tüketicinin baskı yapması şart.
Son sözlerimiz.. bunu zorlayacak olan kesinlikle tüketici bilinci. Tüketiciler yeni omurgalar isteyin..
Haberleşme deyip geçmeyin. Bugün Türkiye'de nüfusun % 20'si internet kullanıyor ama borsaların, bankaların ve şirketlerin internet üzerinden sürdürdükleri ticaret hacmini tahmin edin.
Ama sadece ticaret değil, sağlık, eğlence de diyebiliriz. Telekom altyapısı artık sesin yanısıra veri ve görüntü de taşıdığı için "pek çok şey" anlamına geliyor.
İşte böylesine hayati bir fonksiyonu olan haberleşmeyi, Türkiye'de bir tek omurga taşıyor. Türk Telekom'un Telekomünikasyon Kurumu ile imzaladığı imtiyaz sözleşmesi sonucu işlettiği omurgası (network), bugün Türkiye'deki tek telekom altyapısı durumunda. Bu altyapı üzerinden cep telefonlarının transmisyonu ve internet te taşınıyor. Yani grevin ve meydana gelecek arızaların, ve söylemeye dilimiz varmıyor, yapılıyorsa sabotajların sonucunda sadece sabit hatlar değil, yanısıra cep telefonları ve internet erişimleri de zarar görecektir.
Telekom Omurgaları Çeşitlendirilebilir mi?
Ülkemizde telekom sektöründe serbestleşmenin 3 yıl önce 1 ocak 2004 ile başlamasına karşın maalesef halen tek haberleşme omurgamız var. Oysa ortada 2 farklı olanak mümkün. Birisi alternatif telekom operatörlerinin bölgesel ya da ulusal network kurmaları, diğeri kablo şebekesi.
2005 mart ayında, başka omurgaların kurulmasına müsade eden altyapı lisansları verilmeye başlandı. 13 firmanın lisans almasına ve TEİAŞ, Metro, Karayolları gibi firmaların mevcut fiberlerini bu firmalara 20 yıllık gibi sürelerle kullandırılmalarına, İstanbul içi bazı fiber yatırımlarının yapılmış olmasına karşın, henüz küçük de olsa bir bağımsız omurga göremiyoruz.
Diğer yanda ise Rekabet Kurumu'nun Dünya Literatürüne girecek bir vizyonla ayrılmasına karar verdiği kablo şebekesi var.
Kablo Şebekesi Ne Durumda?
Kablo şebekesi, Türk Telekom'un şebekesinin bir alternatifi ama kullanımı Türkiye'de maalesef olması gereken düzeyde değil. Tam tersine atıl bırakılmış durumda.
Neden derseniz, öncelikle Türk Telekom özelleştirilmesi sırasında Rekabet Kurumu'nun andığımız kararı nedeniyle yeni bir şirkete (Türksat'a) devredilmesi sırasında, fiber altyapının bir hata ya da unutkanlık yapılarak Türk Telekom'da bırakılması sorunu var. Yani yeraltından geçen güzergahlar (gözler) şu anda Türk Telekom'a ait. Mevcut kabloların büyük bir kısmı da öyle.
Türk Telekom bu nedenle bu güzergahlardan yeni geçirilecek olan fiber kablolar için kira talep ediyor. Üstelik duyumlarımıza göre, bu kiranın merkezi yerlerde çok yüksek bir fiyatı olduğu bilgisi var.
Yatırımın geriye dönmesinin bu fiyatlarla zor olması nedeniyle, Türksat'ın kablo şebekesi üzerinden ses (telefona) yönelik yatırım yapmaktan uzak kaldığı sanılıyor.
Ayrıca Türksat interneti de Türk Telekom'dan alıyor. Oysa kendi lisanslarına sahip olması nedeniyle, kendi altyapısını kurması mümkün. Yani kendisine ait bir backbone oluşturabilir. Diğer firmalarla (yurtiçi ve dışı) anlaşmalar yaparak da tam teşkilatlı bir ses taşıyıcısı haline gelebilir.
Kablo şebekesinde mevcut internet yapısı üzerinden VoIP sunabilir mi konusu da başka bir seçenek. Bir kaç yıl önce böyle bir ürünün kablo networküne abone olanlar arasında sunulduğunu hatırlıyoruz. Türksat kurulduktan sonra bu konuda test yapıldığını da biliyoruz. Ama anladığımız kadarıyla bu konuda da devletin kararlılığı yok. Oysa kablo altyapısı bugün 2,5 milyon eve erişebilir yapıda. 1.1 milyon eve TV servisi sunuyor. Neden ses de sunmasın?
Omurgaların Çeşitlenmesini Ancak Tüketici Zorlayabilir
Sonuç olarak, bu altyapıların oluşturulması ve çeşitlendirilmesinin, rekabete yol açacağı, bunun da tüketiciye fiyat ve kalite sağlayacağı bir yana, bugün olduğu gibi olağanüstü bir durumda günlük hayatın sürdürülmesi ve hatta güvenlik boyutu var.
O nedenle hem devlet yetkililerini hem de tüketiciyi bu konuya eğilmeye davet ediyoruz. Omurgaların çeşitlenmesi ülkemiz açısından önemli. Oysa gördüğümüz kadarıyla bu konuda bazı bürokratik engeller var ve kararlılık ya da bilinç (neler olabileceği konusunda) zayıf. Bugün 53 milyona varan cep telefonu aboneliğine bakarsanız, ses trafiği için farklı şirketlerin kurulmasının da önemini anlarsınız. Ama bu konuda görüldüğü gibi bazı engeller var. Bu engellerin aşılması için konuya yakın devlet adamlarının bilinçli olması ve tüketicinin baskı yapması şart.
Son sözlerimiz.. bunu zorlayacak olan kesinlikle tüketici bilinci. Tüketiciler yeni omurgalar isteyin..


0 Yorum yapılmış.
Yorum Gönder
*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.