3 Ekim 2007 Çarşamba

Suriye’den...


Değiştir
Dostum telefonda vurgulu bir şekilde kodlamakta... Edirne’nin E’si... Lüleburgaz’ın L’si... Samsun’un S’si... İki kez... Sonunda Elissar ortaya çıkıyor... Elissar ne? Lokanta... Nerede? Tarif bitmiyor...


Bab Tuma kapısından geç... Eski şehre gireceksin... Elissar tam Hamam El-Bekri’nin yanı.

Bu lokantayı görmemi ve yemek yememi de istiyor... Hatta telefon numarasını da veriyor.

***

Başka tavsiyeleri de var...

Eğer alış veriş yapacaksam...

Hatta yapmasam bile...

Abdülhamit’in yaptırdığı Sukel Hamidiye’ye yollanmam gerekiyor.

Burası bir kapalı çarşı...

Alış veriş yapacaksam o kapalı çarşıda ki Tony Stefan adlı dükkánı bulacağım.

Diğer önerilere gelince...

7. yüzyıldan kaldığını anımsadığı Omeriad Camii’ni muhakkak görmek gerek... Hz. Ömer’in yaptırdığı en eski camilerden biri olduğunu söylüyor.

Dillere destan Arkeoloji Müzesi ve hemen arkasındaki son padişah Vahdettin’in mezarı...

Evet, söz konusu yer Şam...

Ve oraya gitmekteyim...

Daha doğrusu sizler bu yazıyı okurken muhtemelen dönmekteyim.

***

Ama Şam’ı bu minik gezi reçetesi ölçüsünde bile koklayabileceğim şüpheli...

Çünkü Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin davetlisiyiz ve Suriye’deki Iraklı mültecilerin durumunu daha yakından görmek için gitmekteyiz.

Acılı, kırılgan ve hızlı bir ziyaret.

Gezi programımızdaki ziyaret noktalarının bazıları şöyle:

‘UNHCR Şam Ofisini ziyaret, Suriye’deki durum hakkında brifing...

Yeni gelen mültecilerle görüşme...

Kayıt işlemlerinin izlenmesi...

Mülteci mahallelerine ve sağlık merkezlerine ziyaret...

Suriye Kızılay’ını ziyaret.’

***

Suriye...

Daha önce maceralı bir şekilde görebildiğim Halep var...

Kaotik...

Karmaşık...

Ama ilginç, tarihsel bir kent olarak anımsıyorum.

Yakın dostumun neden ısrarla ilk olarak bu lokantanın ismini yazdırdığını da Halep’te yemek yemiş biri olarak çok iyi bilmekteyim.

Oralarda meze...

Oralarda kebap yiyince...

Bizdekilere çok da dönüp bakasın gelmiyor doğrusu.

***

Eski Roma kalıntılarıyla örülü Suriye...

Şark...

Arap dünyaları...

Şam...

Yeryüzü siyasetindeki Suriye’nin rolü...

Orta-Doğu denklemleri...

Tüm bunların çaresiz bir şekilde acılarını çeken binlerce mülteci...

Yaşamın kadersiz tutsakları.

***

Irak’taki kanlı depremin iki milyon insanı göçe zorladığı biliniyor.

Çatışmalar...

Zulüm...

Şiddet...

Irak’ta neredeyse risk altında olmayan kimse yok gibi...

Bu iki milyona yakın insana büyük oranda iki ülke ev sahipliği yapıyor; biri Ürdün, diğeri ziyaretine gittiğimiz Suriye.

***

Ne yaptık, ne ettik, neler gördük, neler yaşadık...

Bunları belki yarın daha geniş bir şekilde anlatırım...

Bunu ilk mektup olarak kabul edin.

Sonrası sonra...
Tarih Bülteni

0 Yorum yapılmış.

Yorum Gönder

*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.

 

Tarih Bilgi Ambarı Copyright 2007-2009