İlyas KAMALOV
Kış ayları yaklaştıkça, enerji konusu bütün siyasi gelişmelerin önüne geçerek gündeme oturmayı başardı. Nitekim son günlerde merkezi Rusya olmak üzere Avrasya coğrafyasında enerji alanında yeni gelişmeler cereyan ediyor. Bu gelişmeler, Ukrayna ile Beyaz Rusya’nın ve dolayısıyla da Avrupa ülkelerinin bu yıl da enerji sorunu yaşayabileceklerine işaret ediyor.
Bundan yaklaşık bir yıl önce Rusya ile Beyaz Rusya arasında enerji alanında ortaya çıkan kriz, tarafların anlaşmaya varmasıyla çözüme kavuşturulmuştu. Bu anlaşmaya göre , Gazprom’un, Beyaz Rusya’ya ihraç ettiği gazın fiyatını aşama aşama arttıracağı ve 2011 yılında Beyaz Rusya’nın, Rus gazını Avrupa fiyatlarından satın alması planlanıyordu. Günümüzde ise Beyaz Rusya Rus gazının bin metre küpünü 100 dolara ithal ediyor. Bugüne kadar anlaşma maddelerine karşı çıkmayan Beyaz Rusyalı yetkililer, bu günlerde yeni koşullar öne sürmeye başladılar ve Beyaz Rusya üzerinden Avrupa’ya ihraç edilen Rus gazının transit parasının arttırılacağını açıkladılar. Beyaz Rusya’nın böyle bir adım atmasında Ukrayna’daki siyasi gelişmelerin etkili olduğu söyleniyor. 30 Eylül 2007 tarihinde Ukrayna’da yapılan parlamento seçimlerinin ardından bir buçuk ay geçmesine rağmen, Ukrayna halen bir hükümete kavuşmuş değil. Bununla birlikte başbakanlık koltuğuna Rusya karşıtı Yuliya Timoşenko’nun oturmasına kesin gözüyle bakılıyor. Bu nedenle, Beyaz Rusyalı yetkililerin, Timoşenko’nun başbakan olmasıyla birlikte Ukrayna’nın Rusya ile gerek siyasi alanda gerek enerji alanında bir kriz yaşayacağını düşünerek, bundan en iyi şekilde istifade etmeye çalıştıkları iddia edilebilir. Yani, Beyaz Rusya bir yandan Rus gazının büyük bir kısmını Ukrayna üzerinden değil de Beyaz Rusya üzerinden Avrupa’ya ihraç edilmesini istiyor, diğer yandan da transit ücretini arttırmaya çalışıyor.
Ancak Beyaz Rusya’nın Rus gazının Avrupa’ya ihraç edilmesi konusunda Ukrayna ile rekabet edemeyeceğini söylemek mümkün. Zira, günümüzde Rusya’nın Avrupa’ya ihraç ettiği gazın yüzde 80’i Ukrayna üzerinden geçerken, ancak yüzde 20’isi Beyaz Rusya topraklarından geçiyor. Her ne kadar Beyaz Rusya, kapasitesi daha yüksek olan yeni boru hatlarının inşa edilmesini teklif etse de, Rusya bu konuda “Slav kardeşleriyle” işbirliği yapmaktan kaçınıyor ve Kuzey Boru hattı başta olmak üzere başka projelere ağırlık veriyor.
Diğer taraftan, Beyaz Rusya yetkililerinin, Ukrayna ile Rusya’nın bu yıl da bir kriz yaşayacaklarına dair tahminlerinin gerçekleşme olasılığı yüksek. Zira, Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yüşenko, şimdiden geçen yıl ortaya çıkan krize çözüm bulmak için kurulan ortak Rus-Ukrayna şirketi Rusukroenergo’nun kendi ülkesiyle bir ilgisi olmadığını açıklayarak, Ukrayna’nın geçen yıl tarafların vardıkları anlaşmayı tekrar gözden geçireceğine dair bir mesaj vermiş oldu. Başbakanlık koltuğuna oturacağı kesin gözüyle bakılan Timoşenko’nın bir dönem enerji konusuyla yakından ilgilendiği ve Rusya ile arasının çok kötü olduğu nazara alındığında, iki ülke arasında yeni bir krizin ortaya çıkması beklenebilir. Timoşenko’nun Rusya karşıtı politikalarına tepki olarak Rusya’nın da Ukrayana’ya sattığı gazın fiyatını 130 dolardan 180 dolara kadar yükseltmesi de olası gelişmeler arasında değerlendiriliyor.
Diğer taraftan Rusya’nın Barents Denizi’ndeki Ştokman gaz yataklarının işletilmesinde işbirliği yapacağı şirketler belli oldu. Rusya, Gazprom, Fransız Total ve Norveçli Hydro ve Statoil şirketleriyle birlikte Ştokman gaz rezervlerinden gaz çıkarma ve uluslararası piyasalara dağıtma kararı aldı. İlk etapta Amerikan şirketlerinin de projeye katılması ve buradan çıkartılan gazın Amerika’ya ihraç edilmesi planlanırken, Rusya’nın son dönemde ABD ile yaşadığı sorunlar, planın değiştirilmesine neden oldu. Böylece ABD’nin Doğu Avrupa’ya yerleştirmek istediği füze radar sistemleri ile Kosova, İran ve diğer konulardaki Rus-ABD anlaşmazlıklarına karşılık, Rusya enerji kozunu bir kez daha oynayacağını göstermiş oldu.
Son günlerdeki bir başka gelişme ise Rusya ile Almanya’yı Batlık Denizi’nin altından bağlayacak olan Kuzey Boru Hattı projesiyle ilgili. Rus devi Gazprom, projeye Hollanda’nın Gasunie şirketini de dahil etmeye karar verdi. Gasunie’ye proje hisselerinin ancak yüzde 9’u verildi. Ancak bu adım Rusya’nın Avrupa’da enerji alanındaki yayılmacılık politikasına devam etmeye çalıştığının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Ayrıca Hollandalı şirketin projeye dahil edilmesi, başta Polonya ve Batlık ülkeleri olmak üzere bay-pas edilen ve bundan dolayı projeye karşı çıkan ülkelerin “susturulması”na da yardımcı olacak.
Görüldüğü gibi Rusya, Avrasya coğrafyasında enerji ataklarına devam ediyor ve akıllı politikaları sayesinde başarılı oluyor. Enerji kaynaklarının bulunduğu diğer bölgelerin bir türlü istikrara kavuşmaması ise, bir taraftan Rusya’yı neredeyse tek “güvenilir” tedarikçi konumuna getiriyor, diğer taraftan da fiyatların artmasına neden oluyor. Enerji kaynaklarının fiyatlarının artması ise hiç kuşkusuz Rusya’nın işine yarıyor. Ana geliri olan bu kaynaklar sayesinde Rusya hem iç hem dış borçların büyük bir kısmını kapatmış ve ülke içinde halkın refah düzeyini yükseltmeye yönelik bazı reformlar başlatmış durumda. Kremlin’in ekonomik sorunları çözmesi ve enerji kozunu iyi kullanması, Rusya’nın uluslararası arenadaki hareket alanını da genişletiyor ve bağımsız bir politika izlemesine fırsat tanıyor. Nitekim sahip olduğu enerji kaynaklarının Rusya’ya ABD’ye birçok konuda karşı çıkma ve adeta Soğuk Savaş dönemi rüzgarları estirme imkanı tanıdığı söylenebilir.
ASAM
Bu Yazıyı Facebook'ta Paylaş
0 Yorum yapılmış.
Yorum Gönder
*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.