Sami KOHEN
Çok hareketli ve yoğun bir yıl... 2007 yılının dış politika bilançosunu bu sözlerle özetlemek kâfi değil. Bu zaten bir süredir hep böyle gidiyor.
Geride bırakmaya hazırlandığımız yıl, hareketli ve yoğun olmanın dışında, başka önemli özellikler de taşıyor.
1) Gerçi temelde dış politikanın yönünde ve önceliklerinde fazla bir değişiklik yok. Ankara'nın dış ilişkilerinin "Batı'ya yönelik" vasfı 2007'de de devam etti. Birçok aksamalara ve sıkıntılara rağmen...
Ama bu stratejiye yıl boyunca birtakım açılımlar eklendi. "Doğu'ya yönelme" bağlamında yeni adımlar atıldı, özellikle komşu ülkeler ile ilişkiler ve bölgesel rol oynama çabaları ivme kazandı...
2) Diğer yeni özellikler arasında dış ilişkilerde siyasete ilaveten ekonomiye de ağırlık verilmesi, bu arada özellikle "enerji kartı"nın oynanması hususu da yer alıyor.
3) Nihayet diğer bir özellik de, dış politikanın şekillendirilmesinde ve de uygulanmasında, hükümetin dışında diğer devlet kurumlarının ve hatta belirli ölçüde sivil toplumun da daha aktif bir pay almasıdır...
Esas hedefler
Birinci maddeden başlayalım.
Evet, Türkiye bu yıl yaşanan birçok sıkıntıya rağmen, dış politikasının "Batı'ya yönelik" hedef ve önceliklerini korudu.
AB ile müzakere süreci, aksak gittiği halde devam ettirildi. Gerçi AB konusundaki heyecan ve ilgi epey erozyona uğradı. Ama buna rağmen, müzakere süreci ve "dirsek temasları" kesilmedi; ayrıca Avrupa vizyonunun canlı tutulmasına çalışıldı.
ABD ile ilişkilerde yıl içinde zaman zaman -özellikle Ermeni tasarısı ve PKK ile mücadele konularında- sıkıntılı ve gergin dönemler yaşandı. Ama sonuçta Ermeni tasarısının Kongre'nin gündeminden düşmesi ve Kuzey Irak'taki PKK üslerine karşı operasyonlar konusunda Washington'un işbirliği yapmaya karar vermesi, ilişkilerin yeniden rayına oturmasını sağladı.
Ankara'nın askeri operasyonların diplomatik altyapısını hazırladıktan sonra harekete geçmesi en azından uluslararası komplikasyonların çıkmasını önledi...
Yeni boyutlar
Türkiye 2007'de, komşu ülkelerle (İran, Suriye başta) ilişkilerini geliştirmeye önem verdi. Türk diplomasisi bölgede -örneğin İsrail ile Filistin arasında kolaylaştırıcı bir rol oynamak gibi- aktif girişimlerde bulundu.
Bu politikaların uygulanmasında bazen terslikler oldu, sıkıntılar çıktı; ama genelde Ankara dengeli ve çok yanlı ilişkilerini sürdürmeye de özen gösterdi...
Yıl içinde Kıbrıs meselesinde çözüm çabaları adeta dondu. Ne var ki KKTC'nin varlığı sessizce pekişmeye devam etti...
Başta belirttiğimiz gibi, dış politikada bu yılın özelliklerinden biri de, ekonomik açılımların gerçekleştirilmesidir. Artık dış ziyaretlerde ve temaslarda ticarete, ekonomik işbirliğine geniş yer veriliyor ki bu da diplomasinin tamamlayıcı bir unsurudur... Bu bağlamda, Türkiye kurulmakta olan yeni boru hatlarıyla, bir "enerji koridoru" olmak yolundadır ve bu "kartı" da giderek önem kazanmaktadır.
Nihayet dış politikada bu yıl hükümet dışındaki kurumlar (Çankaya'dan Genelkurmay'a ve sivil toplum kuruluşlarına kadar) etkinliklerini artırdılar. Genelde dış politika sadece iktidar partisinin eseri değildir. Bunun yürütülmesinde diğer unsurların (ve tabii bunun başında Dışişleri Bakanlığı bürokrasisinin) önemli katkıları vardır.
2007'deki hareketliliğe ve yoğunluğa ivme kazandıran faktörlerden biri de budur.
Milliyet
Çok hareketli ve yoğun bir yıl... 2007 yılının dış politika bilançosunu bu sözlerle özetlemek kâfi değil. Bu zaten bir süredir hep böyle gidiyor.
Geride bırakmaya hazırlandığımız yıl, hareketli ve yoğun olmanın dışında, başka önemli özellikler de taşıyor.
1) Gerçi temelde dış politikanın yönünde ve önceliklerinde fazla bir değişiklik yok. Ankara'nın dış ilişkilerinin "Batı'ya yönelik" vasfı 2007'de de devam etti. Birçok aksamalara ve sıkıntılara rağmen...
Ama bu stratejiye yıl boyunca birtakım açılımlar eklendi. "Doğu'ya yönelme" bağlamında yeni adımlar atıldı, özellikle komşu ülkeler ile ilişkiler ve bölgesel rol oynama çabaları ivme kazandı...
2) Diğer yeni özellikler arasında dış ilişkilerde siyasete ilaveten ekonomiye de ağırlık verilmesi, bu arada özellikle "enerji kartı"nın oynanması hususu da yer alıyor.
3) Nihayet diğer bir özellik de, dış politikanın şekillendirilmesinde ve de uygulanmasında, hükümetin dışında diğer devlet kurumlarının ve hatta belirli ölçüde sivil toplumun da daha aktif bir pay almasıdır...
Esas hedefler
Birinci maddeden başlayalım.
Evet, Türkiye bu yıl yaşanan birçok sıkıntıya rağmen, dış politikasının "Batı'ya yönelik" hedef ve önceliklerini korudu.
AB ile müzakere süreci, aksak gittiği halde devam ettirildi. Gerçi AB konusundaki heyecan ve ilgi epey erozyona uğradı. Ama buna rağmen, müzakere süreci ve "dirsek temasları" kesilmedi; ayrıca Avrupa vizyonunun canlı tutulmasına çalışıldı.
ABD ile ilişkilerde yıl içinde zaman zaman -özellikle Ermeni tasarısı ve PKK ile mücadele konularında- sıkıntılı ve gergin dönemler yaşandı. Ama sonuçta Ermeni tasarısının Kongre'nin gündeminden düşmesi ve Kuzey Irak'taki PKK üslerine karşı operasyonlar konusunda Washington'un işbirliği yapmaya karar vermesi, ilişkilerin yeniden rayına oturmasını sağladı.
Ankara'nın askeri operasyonların diplomatik altyapısını hazırladıktan sonra harekete geçmesi en azından uluslararası komplikasyonların çıkmasını önledi...
Yeni boyutlar
Türkiye 2007'de, komşu ülkelerle (İran, Suriye başta) ilişkilerini geliştirmeye önem verdi. Türk diplomasisi bölgede -örneğin İsrail ile Filistin arasında kolaylaştırıcı bir rol oynamak gibi- aktif girişimlerde bulundu.
Bu politikaların uygulanmasında bazen terslikler oldu, sıkıntılar çıktı; ama genelde Ankara dengeli ve çok yanlı ilişkilerini sürdürmeye de özen gösterdi...
Yıl içinde Kıbrıs meselesinde çözüm çabaları adeta dondu. Ne var ki KKTC'nin varlığı sessizce pekişmeye devam etti...
Başta belirttiğimiz gibi, dış politikada bu yılın özelliklerinden biri de, ekonomik açılımların gerçekleştirilmesidir. Artık dış ziyaretlerde ve temaslarda ticarete, ekonomik işbirliğine geniş yer veriliyor ki bu da diplomasinin tamamlayıcı bir unsurudur... Bu bağlamda, Türkiye kurulmakta olan yeni boru hatlarıyla, bir "enerji koridoru" olmak yolundadır ve bu "kartı" da giderek önem kazanmaktadır.
Nihayet dış politikada bu yıl hükümet dışındaki kurumlar (Çankaya'dan Genelkurmay'a ve sivil toplum kuruluşlarına kadar) etkinliklerini artırdılar. Genelde dış politika sadece iktidar partisinin eseri değildir. Bunun yürütülmesinde diğer unsurların (ve tabii bunun başında Dışişleri Bakanlığı bürokrasisinin) önemli katkıları vardır.
2007'deki hareketliliğe ve yoğunluğa ivme kazandıran faktörlerden biri de budur.
Milliyet
0 Yorum yapılmış.
Yorum Gönder
*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.