Ardan ZENTÜRK
Tam, Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AIFD)’nin öncülüğünde gittiğimiz Singapur’un bilim merkezi Biopolis ile ilgili ana izlenimlerimizi, burada görev alan bilim adamlarına yaklaşımları aktarmaya hazırlanıyorduk, Isparta’da uçak kazası...
Günümüzün en stratejik maddelerinden toryum üzerinde uzmanlaşmış, dünyanın en önemli fizik merkezlerinden CERN’de tarihi deneylere katılmış Prof. Dr. Engin Arık, kıymetli meslektaşı Prof. Dr. Fatma Şenel Boydağ başta, altı çok önemli bilim insanının toplu kaybı...
Türkiye’nin bilim yüzyılı 21’nci yüzyıldaki kaderini belirleyecek insanlardan söz ediyoruz... Tıpkı, ASELSAN bünyesinde son derece stratejik alanlarda çalışırken birden intihar eden iki değerli ve genç uzmanın kayıpları gibi... Veya TÜBİTAK ulusal kodlama sisteminde çalışırken, bundan dört yıl önce Çanakkale yolunda esrarengiz bir kazada kaybettiğimiz bir başka değerli bilim insanı örneği...
Oysa, tüm uluslar, insanlığın yaşamakta olduğu yeni dönemde serveti yaratan tek kaynağın ‘bilgi’ olması nedeniyle bilim adamlarını gözleri gibi koruyorlar... Bırakın korumayı, bir de transfer ediyorlar...
Biopolis, bunun tipik bir örneği. Singapur hükümetinin (buraya dikkat) Ticaret Bakanlığı bünyesinde ‘bilimsel yatırım fonu’ var... Bu fonlar, dünyada genellikle eğitim bakanlıkları veya üniversiteler bünyesinde olurlar. Ama eğer bilgi ‘servet kaynağı’, bilim insanı da ‘serveti yaratan’ ise Singapur fonu, ticaret bakanlığı bünyesine kaydırmış bile...
Yılda 5.1 milyar dolarlık bir AR-GE fonundan söz ediyoruz. Bu fonla kurulmuş olan Biopolis, dünyanın önde gelen hemen tüm ilaç şirketlerinin araştırma laboratuarlarını kurdukları, dört bin bilim insanı istihdam ederek yeni ilaçlar ürettikleri ve (şimdi sıkı durun) sadece 2006 yılında toplam 23 milyar dolarlık ihracat yapılan bir ‘organize bilim bölgesi...’
‘Organize bilim bölgesi’ kavramının perde arkasında önemli boyutlar var:
1. Ülkeyi yönetenler iş hayatına ‘dost’ bir beyin kimyasına sahip olmalılar.
2. Bu beyin kimyası, doğrudan yabancı yatırımı belli üst teknoloji üretimleri için ülke topraklarına çekmek amacıyla her türlü ‘karlılık gösteren’ mali uygulamaları devreye sokmalı.
3. En önemlisi: Bir ülke, patent ve fikir haklarını koruma konusunda en üst düzeyde güvenilir olmak zorunda...
Bu son madde çok önemli...Bütün bu uygulamaları yapan Singapur’un A-STAR fonu Başkan Yardımcısı Dr.Andre Wan ‘a, ‘Buraya çektiğiniz ünlü ilaç firmalarına verdiklerinizi Türkiye dahil bütün ülkeler yapabilir, sizi bizlerden ayıran ne’ dediğimizde cevabı, ‘Fikir haklarını en az Amerika kadar büyük bir titizlik ve gizlilikle koruyor olmamız. Burada bir ilaç keşfeden ve bunu seri üretime sokan bir firma, kendilerinden aldığımız formüllerin sonsuza kadar saklanacağını çok iyi biliyor...’ yönündeydi...
21’nci yüzyıl, sanayi devriminin altın çağını yaşadığı 20’nci yüzyıldan çok farklı olacak. Geçen yüzyılda, politikacı, kamu yöneticileri, askerler, istihbarat elemanları, bankacı, borsacı ve sanayicilerin yaşam biçimleri ve güvenlikleri stratejik önem gösteriyordu.
Bilgi çağında bilim insanlarının... Onların arkasına sermaye koyan, iyi yaşatan, beyin üretimini paraya çevirebilen ve çok iyi koruyan toplumların her zaman önde olacağı bir çağı yaşıyoruz...
Böyle bir çağda, Türkiye için en stratejik bilimsel çalışmaları yürüten altı değerli insanın birlikte aynı uçakta olması, ülkemizin bu alanda hızla yapılanmaya ihtiyaç duyduğunu işaret ediyor... Biopolis ‘ten edindiğim izlenim esas olarak budur...
Star Gazete Online
Tam, Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AIFD)’nin öncülüğünde gittiğimiz Singapur’un bilim merkezi Biopolis ile ilgili ana izlenimlerimizi, burada görev alan bilim adamlarına yaklaşımları aktarmaya hazırlanıyorduk, Isparta’da uçak kazası...
Günümüzün en stratejik maddelerinden toryum üzerinde uzmanlaşmış, dünyanın en önemli fizik merkezlerinden CERN’de tarihi deneylere katılmış Prof. Dr. Engin Arık, kıymetli meslektaşı Prof. Dr. Fatma Şenel Boydağ başta, altı çok önemli bilim insanının toplu kaybı...
Türkiye’nin bilim yüzyılı 21’nci yüzyıldaki kaderini belirleyecek insanlardan söz ediyoruz... Tıpkı, ASELSAN bünyesinde son derece stratejik alanlarda çalışırken birden intihar eden iki değerli ve genç uzmanın kayıpları gibi... Veya TÜBİTAK ulusal kodlama sisteminde çalışırken, bundan dört yıl önce Çanakkale yolunda esrarengiz bir kazada kaybettiğimiz bir başka değerli bilim insanı örneği...
Oysa, tüm uluslar, insanlığın yaşamakta olduğu yeni dönemde serveti yaratan tek kaynağın ‘bilgi’ olması nedeniyle bilim adamlarını gözleri gibi koruyorlar... Bırakın korumayı, bir de transfer ediyorlar...
Biopolis, bunun tipik bir örneği. Singapur hükümetinin (buraya dikkat) Ticaret Bakanlığı bünyesinde ‘bilimsel yatırım fonu’ var... Bu fonlar, dünyada genellikle eğitim bakanlıkları veya üniversiteler bünyesinde olurlar. Ama eğer bilgi ‘servet kaynağı’, bilim insanı da ‘serveti yaratan’ ise Singapur fonu, ticaret bakanlığı bünyesine kaydırmış bile...
Yılda 5.1 milyar dolarlık bir AR-GE fonundan söz ediyoruz. Bu fonla kurulmuş olan Biopolis, dünyanın önde gelen hemen tüm ilaç şirketlerinin araştırma laboratuarlarını kurdukları, dört bin bilim insanı istihdam ederek yeni ilaçlar ürettikleri ve (şimdi sıkı durun) sadece 2006 yılında toplam 23 milyar dolarlık ihracat yapılan bir ‘organize bilim bölgesi...’
‘Organize bilim bölgesi’ kavramının perde arkasında önemli boyutlar var:
1. Ülkeyi yönetenler iş hayatına ‘dost’ bir beyin kimyasına sahip olmalılar.
2. Bu beyin kimyası, doğrudan yabancı yatırımı belli üst teknoloji üretimleri için ülke topraklarına çekmek amacıyla her türlü ‘karlılık gösteren’ mali uygulamaları devreye sokmalı.
3. En önemlisi: Bir ülke, patent ve fikir haklarını koruma konusunda en üst düzeyde güvenilir olmak zorunda...
Bu son madde çok önemli...Bütün bu uygulamaları yapan Singapur’un A-STAR fonu Başkan Yardımcısı Dr.Andre Wan ‘a, ‘Buraya çektiğiniz ünlü ilaç firmalarına verdiklerinizi Türkiye dahil bütün ülkeler yapabilir, sizi bizlerden ayıran ne’ dediğimizde cevabı, ‘Fikir haklarını en az Amerika kadar büyük bir titizlik ve gizlilikle koruyor olmamız. Burada bir ilaç keşfeden ve bunu seri üretime sokan bir firma, kendilerinden aldığımız formüllerin sonsuza kadar saklanacağını çok iyi biliyor...’ yönündeydi...
21’nci yüzyıl, sanayi devriminin altın çağını yaşadığı 20’nci yüzyıldan çok farklı olacak. Geçen yüzyılda, politikacı, kamu yöneticileri, askerler, istihbarat elemanları, bankacı, borsacı ve sanayicilerin yaşam biçimleri ve güvenlikleri stratejik önem gösteriyordu.
Bilgi çağında bilim insanlarının... Onların arkasına sermaye koyan, iyi yaşatan, beyin üretimini paraya çevirebilen ve çok iyi koruyan toplumların her zaman önde olacağı bir çağı yaşıyoruz...
Böyle bir çağda, Türkiye için en stratejik bilimsel çalışmaları yürüten altı değerli insanın birlikte aynı uçakta olması, ülkemizin bu alanda hızla yapılanmaya ihtiyaç duyduğunu işaret ediyor... Biopolis ‘ten edindiğim izlenim esas olarak budur...
Star Gazete Online
0 Yorum yapılmış.
Yorum Gönder
*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.