Abdullah AYMAZ
Miladi 711'den, yani Tarık bin Ziyad'ın İspanya'ya çıkışından çok önce Müslümanların İspanya'ya gittikleri, son kazılarda Valencia'da bulunan Arapça yazılı bir mezar taşının miladi 628 tarihli olup bir Müslüman'a ait olmasıyla anlaşıldı.
Evet, İspanya Kültür Bakanlığı'nın koruması altında olan bu tarihî belgeden anlıyoruz ki; Müslümanlar İspanya'ya çok önceden gitmişler. İznik Konsili'nde (325) Aryüs grubunun teslisi kabul etmedikleri gibi İspanya'da da tevhidi kabul edip üçlemeyi reddedenler vardı. Onun için İslâmiyet'in tevhid inancı onlara ters gelmiyordu. Halk içinde böyle bir sempatinin olması, Tarık bin Ziyad'a kolaylık sağlamıştır. Çünkü onun askerlerini halk, evlerine kabul etmişlerdir. Büyük bir engel görmeden Tuleytula (Toleda)'ya giren Tarık bin Ziyad, orada bir mescid yapmıştı. Belki buna 'İspanya'da ilk mescid' diyebiliriz.
Ama İspanya'da ihtilaflar çok erken başladı. İhtilaflar çok çeşitliydi. Önce Araplarla Berberîler arasında sonra Araplar içinde Yemenliler ile Mudarlılar arasında çatışmalar başladı. Daha sonra bunlara bir de İspanyol asıllı Müslümanlarla diğerleri arasındaki çekişmeler ilave olacaktı...
En sonunda 1492'de Müslümanlar hâkimiyetlerini tamamen kaybederek başkalarının hâkimiyeti altında horlanan ikinci sınıf mânasına müdeccen kesim haline geldiler. Daha sonra sürgünler, işkenceler, idamlar başladı. 1502'de II. Bayezıd, Kemâl Reis komutasında bir donanmayı Akdeniz'e gönderdi.
Müslüman-Yahudi, mağdur-mazlum kimi buldularsa kurtarmaya çalıştılar.
II. Selim, Kıbrıs derdiyle ve hac engellemeleriyle uğraşmasına rağmen 16 Nisan 1569'da Cezayir Beylerbeyi'ne yardım için emir gönderdi. I. Ahmed, Avusturya ve İran ile uğraşırken, Endülüs mazlum ve mağdurları için Fas, İngiltere, Fransa ve Venedik devletlerine elçiler gönderip, "Sığınmak isteyenlere yardımcı olun" diye iradesini bildirdi.
Bu kısa tarih hatırlatmasından sonra gezimize başlayalım. Madrid'e indik. Yıllarca İspanya'da kalmış, tahsilini orada yapmış tanıdıklarla dolaştık... İslâm kültüründen İspanyollara pek çok şey kalmış. Meselâ, İspanyollar inşallah yerine (bizim telaffuzumuz ve yazımızla) "ohallah" diyorlar. Üç binden fazla Arapça kelime dillerine girmiş. Bu kelimeler bir kitapta toplanmış. "Şer zannettiğimizden hayır doğabilir" meâlindeki âyet gibi pek çok âyet ve hadis meali atasözü olarak konuşmalarına katılmış ve dillerine bir edebî zenginlik katmış... Üniversitede derste bir İspanyol profesör, Pisa Kulesi'nin, Sicilya'da yıkılan camilerin kalıntısından yapıldığını söylemiş...
İspanya'da uzun zaman Müslümanların alfabesi kullanılmış. Yani İspanyolca bu alfabe ile yazılıp okunmuş. Klâsik İspanyol eserlerinin çoğu "Elhamiyado" denilen bu yazı ile yazılmıştır. Numûne eserler mevcuttur. Sonradan bugünkü yazılarına geçmişlerdir. Kurtuba'da El-Vâdil-Kebir (Büyük Vadi) ismi duruyor. Beynel-Medine... Al-Bacete (El-Basit yani düz arazi) Al-Abadia (El-Ebediye, dükkan ismi olarak) Al-Hamr (Bar ismi, şarap mânasına). Cueva (Kueva, kûh, kehf, mağara mânasına), el-batan (vatan)... Medine soyadlı çok İspanyol var. Alcazaba (kasaba), el-califa (halife, otel ismi), mihrab (kafe ismi)... Kale kelimesi de aynen kullanılıyor. Yolculuk ve ziyaretlerimizde gördüğüm ve aklımda kalan bu kelimeleri bir misal olarak yazdım.
Aslında geçmişi bir düşmanlık ve kavga vesilesi yapmadan olanları ibret için tarihin sayfalarına bırakıp, "Kültürlerin kaynaşmasından insanlık lehine ve dünya barışı adına neler yapabiliriz?" diye meselenin bu tarafından bakmaya çalışmamız lâzım. İspanyolların ve bütün Avrupalıların Endülüs medeniyetine bir düşman medeniyet olarak bakmaması gerekir. Bilakis Müslüman olsun olmasın birçok İspanyol'un da emeğinin bulunduğu bu harika medeniyete ortak paydamız insanlığın güzel bir hediyesi olarak bakmaları hatta sahip çıkmaları lâzımdır. İnanıyorum ki; kültürlerin kaynaşmasından yepyeni sentezlere gidilebilir. Bu yeni terkip, dünya barışına taze bir kan olabilir. Yeniliklere, güzelliklere, dostluklara, engin ufuklu bakışlara vesile olabilir.
Meselelere niçin olumlu açılardan bakmaya çalışmıyoruz?
Zaman
Miladi 711'den, yani Tarık bin Ziyad'ın İspanya'ya çıkışından çok önce Müslümanların İspanya'ya gittikleri, son kazılarda Valencia'da bulunan Arapça yazılı bir mezar taşının miladi 628 tarihli olup bir Müslüman'a ait olmasıyla anlaşıldı.
Evet, İspanya Kültür Bakanlığı'nın koruması altında olan bu tarihî belgeden anlıyoruz ki; Müslümanlar İspanya'ya çok önceden gitmişler. İznik Konsili'nde (325) Aryüs grubunun teslisi kabul etmedikleri gibi İspanya'da da tevhidi kabul edip üçlemeyi reddedenler vardı. Onun için İslâmiyet'in tevhid inancı onlara ters gelmiyordu. Halk içinde böyle bir sempatinin olması, Tarık bin Ziyad'a kolaylık sağlamıştır. Çünkü onun askerlerini halk, evlerine kabul etmişlerdir. Büyük bir engel görmeden Tuleytula (Toleda)'ya giren Tarık bin Ziyad, orada bir mescid yapmıştı. Belki buna 'İspanya'da ilk mescid' diyebiliriz.
Ama İspanya'da ihtilaflar çok erken başladı. İhtilaflar çok çeşitliydi. Önce Araplarla Berberîler arasında sonra Araplar içinde Yemenliler ile Mudarlılar arasında çatışmalar başladı. Daha sonra bunlara bir de İspanyol asıllı Müslümanlarla diğerleri arasındaki çekişmeler ilave olacaktı...
En sonunda 1492'de Müslümanlar hâkimiyetlerini tamamen kaybederek başkalarının hâkimiyeti altında horlanan ikinci sınıf mânasına müdeccen kesim haline geldiler. Daha sonra sürgünler, işkenceler, idamlar başladı. 1502'de II. Bayezıd, Kemâl Reis komutasında bir donanmayı Akdeniz'e gönderdi.
Müslüman-Yahudi, mağdur-mazlum kimi buldularsa kurtarmaya çalıştılar.
II. Selim, Kıbrıs derdiyle ve hac engellemeleriyle uğraşmasına rağmen 16 Nisan 1569'da Cezayir Beylerbeyi'ne yardım için emir gönderdi. I. Ahmed, Avusturya ve İran ile uğraşırken, Endülüs mazlum ve mağdurları için Fas, İngiltere, Fransa ve Venedik devletlerine elçiler gönderip, "Sığınmak isteyenlere yardımcı olun" diye iradesini bildirdi.
Bu kısa tarih hatırlatmasından sonra gezimize başlayalım. Madrid'e indik. Yıllarca İspanya'da kalmış, tahsilini orada yapmış tanıdıklarla dolaştık... İslâm kültüründen İspanyollara pek çok şey kalmış. Meselâ, İspanyollar inşallah yerine (bizim telaffuzumuz ve yazımızla) "ohallah" diyorlar. Üç binden fazla Arapça kelime dillerine girmiş. Bu kelimeler bir kitapta toplanmış. "Şer zannettiğimizden hayır doğabilir" meâlindeki âyet gibi pek çok âyet ve hadis meali atasözü olarak konuşmalarına katılmış ve dillerine bir edebî zenginlik katmış... Üniversitede derste bir İspanyol profesör, Pisa Kulesi'nin, Sicilya'da yıkılan camilerin kalıntısından yapıldığını söylemiş...
İspanya'da uzun zaman Müslümanların alfabesi kullanılmış. Yani İspanyolca bu alfabe ile yazılıp okunmuş. Klâsik İspanyol eserlerinin çoğu "Elhamiyado" denilen bu yazı ile yazılmıştır. Numûne eserler mevcuttur. Sonradan bugünkü yazılarına geçmişlerdir. Kurtuba'da El-Vâdil-Kebir (Büyük Vadi) ismi duruyor. Beynel-Medine... Al-Bacete (El-Basit yani düz arazi) Al-Abadia (El-Ebediye, dükkan ismi olarak) Al-Hamr (Bar ismi, şarap mânasına). Cueva (Kueva, kûh, kehf, mağara mânasına), el-batan (vatan)... Medine soyadlı çok İspanyol var. Alcazaba (kasaba), el-califa (halife, otel ismi), mihrab (kafe ismi)... Kale kelimesi de aynen kullanılıyor. Yolculuk ve ziyaretlerimizde gördüğüm ve aklımda kalan bu kelimeleri bir misal olarak yazdım.
Aslında geçmişi bir düşmanlık ve kavga vesilesi yapmadan olanları ibret için tarihin sayfalarına bırakıp, "Kültürlerin kaynaşmasından insanlık lehine ve dünya barışı adına neler yapabiliriz?" diye meselenin bu tarafından bakmaya çalışmamız lâzım. İspanyolların ve bütün Avrupalıların Endülüs medeniyetine bir düşman medeniyet olarak bakmaması gerekir. Bilakis Müslüman olsun olmasın birçok İspanyol'un da emeğinin bulunduğu bu harika medeniyete ortak paydamız insanlığın güzel bir hediyesi olarak bakmaları hatta sahip çıkmaları lâzımdır. İnanıyorum ki; kültürlerin kaynaşmasından yepyeni sentezlere gidilebilir. Bu yeni terkip, dünya barışına taze bir kan olabilir. Yeniliklere, güzelliklere, dostluklara, engin ufuklu bakışlara vesile olabilir.
Meselelere niçin olumlu açılardan bakmaya çalışmıyoruz?
Zaman
0 Yorum yapılmış.
Yorum Gönder
*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.