Ardan ZENTÜRK
Medyamızda hak ettiği kadar yer aldı mı, tartışma konusudur, ama, İran’ın nükleer silah programını 2003 yılında durduğuna ilişkin CİA raporu, 2008 sonrasındaki yaşamımızı kökten etkileyecek önemdedir.
Rapor, İran hakkında ‘ölümcül kampanya’ sürdüren İsrail’in bu alandaki tüm çabalarına ağır darbe oldu ve belki de Amerika-İsrail ilişkilerinde tarihte hiç görülmemiş bir krize yol açtı.
İran ise, raporu bir ‘zafer’ havasında karşıladı. Haklıdır. Çünkü, rapor, İsrail’in beklentisinin dışında, bu ülkeye karşı bir Amerikan askeri müdahalesini minimum düzeye indiriyor, uluslararası ticari ambargo riskini ise neredeyse sıfırlıyor.
Son beş yıldır Türk dış politikasında çok önemli bir yeri olan uzman dostumuzu belki de bu nedenle, telefonun diğer ucunda hayli rahatlamış buluyorum...
‘Eğer, başka ülkelerin tartışmalı istihbarat raporlarına göre dış politikasını belirleyen bir devlet olsaydık, şu anda düşebileceğimiz hazin durumu düşünebiliyor musunuz sayın Zentürk? Biz, Suriye ve İran ile komşu ülkeler politikamızı, ikili ilişkilerin en üst düzeyde verimliliğine oturturken, tabii ki, yakın müttefikimizden, hatta Avrupa Birliği’nden çok ciddi uyarı mesajları aldık. Ama, önceliği çevre ülkeler politikamıza verdik. Bugün durum ortadadır. Suriye Ortadoğu için yapılan Annapolis Zirvesi’ne katıldı. İran ise nükleer programını Uluslar arası Atom Enerjisi Kurumu’nun raporları doğrultusunda yürüttüğünü ispatladı. Biz de bunları düşünüyorduk zaten...’
Uzman, bu arada, Türk dış politikası açısından önemli notların da altını çiziyor:
‘Biz Suriye ile ilişkileri geliştirirken yürütülen aleyhte kampanya medyamızda da ses bulmuştu. Aynı durumu, İran’la enerji anlaşmaları imzaladığımızda da yaşadık. Oysa, biz, özellikle, İran konusunda ikili ilişkileri geliştirirken küresel sorunlara uzak kalmadık. 2006 YILINDA İRAN İLE AVRUPA BİRLİĞİ ARASINDA YAPILAN TÜM GÖRÜŞMELER TÜRKİYE ÜZERİNDEN GERÇEKLEŞMİŞTİR. NİTEKİM, GÖRÜŞMELER KESİLDİKTEN SONRA, AVRUPALI TEMSİLCİ SOLANA’NIN İRANLI MUHATABI LARİCANİ İLE ANKARA’DA BULUŞMASI BUNU GÖSTERMEKTEDİR. Yani, biz, aynı zamanda bölgesel ilişkilerimizi küresel krizlerin derinleşmemesi için kullandık ve bu konuda önemli bir başarı elde ettik...’
Pekiyi, ya, 2008? Bu yeni şartlar çerçevesinde neler bekleniyor...
‘Kabul ediyorum. İran meselesi, bizim Batılı müttefiklerimizle ilişkilerimizde bir sıkıntıydı. Biz Türk ekonomisinin geleceğini de düşünerek ambargoya karşı çıkıyorduk. Aynı zamanda muhtemel bir askeri müdahalede İncirlik başta bazı askeri havalimanlarının kullanımı konusunda da baskı vardı. Son gelişme, bu iki hayati riski ortadan kaldırdı. Bölgesel diplomatik çözümleri öne çıkardı. Bu açıdan baktığınızda Türkiye, 2008’e çok rahat bir atmosferde giriyor diyebiliriz.’
Anladığımız kadarıyla, bütün bu gelişmeler sadece Türkiye’yi değil, bütün bölgeyi, hatta, Irak’taki savaş kıskacından kazasız-belasız kurtulmayı amaçlamış Amerika’daki pek çok çevreyi de rahatlatmış durumda.
Ya İsrail? O bugünlerde biraz sinirli gibi...Uzman dostumuz ise soğukkanlı...
‘Evet. Ulusal bir manevralarının yarı yolda kaldığına inanıyor olabilirler. Ama biz onlara sürekli, bizim İran ve Suriye ile kurduğumuz ilişkilerden yararlanmalarını, hiç değilse diplomatik kanallarını açık tutmalarını tavsiye ediyoruz. İran konusunda değil ama, zaman zaman Suriye konusunda bu kanalların açıklığının ne kadar işe yaradığını onlar da görmeye başladılar. ‘
Son gelişmeler, Ankara’yı hayli rahatlatmış durumda...
Star Gazete Online
Medyamızda hak ettiği kadar yer aldı mı, tartışma konusudur, ama, İran’ın nükleer silah programını 2003 yılında durduğuna ilişkin CİA raporu, 2008 sonrasındaki yaşamımızı kökten etkileyecek önemdedir.
Rapor, İran hakkında ‘ölümcül kampanya’ sürdüren İsrail’in bu alandaki tüm çabalarına ağır darbe oldu ve belki de Amerika-İsrail ilişkilerinde tarihte hiç görülmemiş bir krize yol açtı.
İran ise, raporu bir ‘zafer’ havasında karşıladı. Haklıdır. Çünkü, rapor, İsrail’in beklentisinin dışında, bu ülkeye karşı bir Amerikan askeri müdahalesini minimum düzeye indiriyor, uluslararası ticari ambargo riskini ise neredeyse sıfırlıyor.
Son beş yıldır Türk dış politikasında çok önemli bir yeri olan uzman dostumuzu belki de bu nedenle, telefonun diğer ucunda hayli rahatlamış buluyorum...
‘Eğer, başka ülkelerin tartışmalı istihbarat raporlarına göre dış politikasını belirleyen bir devlet olsaydık, şu anda düşebileceğimiz hazin durumu düşünebiliyor musunuz sayın Zentürk? Biz, Suriye ve İran ile komşu ülkeler politikamızı, ikili ilişkilerin en üst düzeyde verimliliğine oturturken, tabii ki, yakın müttefikimizden, hatta Avrupa Birliği’nden çok ciddi uyarı mesajları aldık. Ama, önceliği çevre ülkeler politikamıza verdik. Bugün durum ortadadır. Suriye Ortadoğu için yapılan Annapolis Zirvesi’ne katıldı. İran ise nükleer programını Uluslar arası Atom Enerjisi Kurumu’nun raporları doğrultusunda yürüttüğünü ispatladı. Biz de bunları düşünüyorduk zaten...’
Uzman, bu arada, Türk dış politikası açısından önemli notların da altını çiziyor:
‘Biz Suriye ile ilişkileri geliştirirken yürütülen aleyhte kampanya medyamızda da ses bulmuştu. Aynı durumu, İran’la enerji anlaşmaları imzaladığımızda da yaşadık. Oysa, biz, özellikle, İran konusunda ikili ilişkileri geliştirirken küresel sorunlara uzak kalmadık. 2006 YILINDA İRAN İLE AVRUPA BİRLİĞİ ARASINDA YAPILAN TÜM GÖRÜŞMELER TÜRKİYE ÜZERİNDEN GERÇEKLEŞMİŞTİR. NİTEKİM, GÖRÜŞMELER KESİLDİKTEN SONRA, AVRUPALI TEMSİLCİ SOLANA’NIN İRANLI MUHATABI LARİCANİ İLE ANKARA’DA BULUŞMASI BUNU GÖSTERMEKTEDİR. Yani, biz, aynı zamanda bölgesel ilişkilerimizi küresel krizlerin derinleşmemesi için kullandık ve bu konuda önemli bir başarı elde ettik...’
Pekiyi, ya, 2008? Bu yeni şartlar çerçevesinde neler bekleniyor...
‘Kabul ediyorum. İran meselesi, bizim Batılı müttefiklerimizle ilişkilerimizde bir sıkıntıydı. Biz Türk ekonomisinin geleceğini de düşünerek ambargoya karşı çıkıyorduk. Aynı zamanda muhtemel bir askeri müdahalede İncirlik başta bazı askeri havalimanlarının kullanımı konusunda da baskı vardı. Son gelişme, bu iki hayati riski ortadan kaldırdı. Bölgesel diplomatik çözümleri öne çıkardı. Bu açıdan baktığınızda Türkiye, 2008’e çok rahat bir atmosferde giriyor diyebiliriz.’
Anladığımız kadarıyla, bütün bu gelişmeler sadece Türkiye’yi değil, bütün bölgeyi, hatta, Irak’taki savaş kıskacından kazasız-belasız kurtulmayı amaçlamış Amerika’daki pek çok çevreyi de rahatlatmış durumda.
Ya İsrail? O bugünlerde biraz sinirli gibi...Uzman dostumuz ise soğukkanlı...
‘Evet. Ulusal bir manevralarının yarı yolda kaldığına inanıyor olabilirler. Ama biz onlara sürekli, bizim İran ve Suriye ile kurduğumuz ilişkilerden yararlanmalarını, hiç değilse diplomatik kanallarını açık tutmalarını tavsiye ediyoruz. İran konusunda değil ama, zaman zaman Suriye konusunda bu kanalların açıklığının ne kadar işe yaradığını onlar da görmeye başladılar. ‘
Son gelişmeler, Ankara’yı hayli rahatlatmış durumda...
Star Gazete Online
0 Yorum yapılmış.
Yorum Gönder
*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.