Emeti SARUHAN
Memleketimizin bütün tersanelerine girilip, bütün ordularının dağıtılıp, her köşesinin bilfiil işgal edildiği zamanlardı. Paraları, yiyecekleri, ilaçları, silahları, kurşunları yoktu ama göğüslerinde imanları vardı. Bu koşullar altında bile bu toprakları ne terkettiler, ne de terketmeyi düşündüler. Yeri geldi cepheye mermi taşıdılar, yeri geldi gencecik oğullarını vatan yolunda kara toprağın bağrında uyuttular ve hep birlikte yoksulluğun içinden yükselen bir zafer, bir destan yazdılar: Kurtuluş Savaşı destanı.
YOKSULLARIN BÜYÜK ZAFERİ
Türk tarihi konusunda yaptığı çalışmalarla tanınan araştırmacı Alptekin Müderrisoğlu, 30 yıl boyunca Türk ve yabancı kaynakları araştırarak oluşturduğu arşivinden hazırladığı "Yoksulların Zaferi" kitabında Kurtuluş Savaşı'nı anlatıyor. DenizBank Kültür yayınlarından basılan “Yoksulların Zaferi”, ülkemizin o yıllardaki maddi ve mali durumunu, yaşanan olayları ve halkımızın yaşam koşullarını fotoğraflarla belgeleyen, eşsiz direnişi tarihe adeta kazıyan bir kitap.
HAKKINI HELAL ET ANAM
Cepheye giden genç belki bir daha hiç göremeyeceği annesinden helallik istiyor. Belli ki anne ağlıyor. Vatanın haline, oğlunun gençliğine, herşeyden habersiz, öksüz kalacak çıplak torununa ağlıyor. Ama dudaklardan duadan, "vatan sağolsun"dan başka bir şey çıkmıyor.
YEDİDEN YETMİŞE
İmalat-ı Harbiye'deki hummalı çalışmadan bir sahne. Gece yarılarına kadar çalışılıyor, bir kenarda kıvrılıp birkaç saatlik uykudan sonra devam ediliyor. Yıpranmış eski makineli tüfeklerin namluları tornadan geçirilip eski tip Martin tüfeklerinin namlularıyla değiştiriliyor. Yaşı nedeniyle cephede olmayan dedemiz vazifeden kaçmamış, tüfek yeniliyor.
KOYNUMUZDA BESLEDİĞİMİZ YILANLAR
Ülkenin işgal edilmesi herkesi üzmemiş. İzmir'in Yunanlılar tarafından işgal edilmesi, yıllarca dost bildiğimiz yerli Rumları pek bir keyiflendirmiş. Osmanlı kültürünün, yaşam tarzının birer parçası olduklarının delili kıyafetleriyle bizden farklı bir görünüm sergilemiyorlar ama vatan kan ağlarken onlar
sevinçle halay çekiyorlar.
ELLERİ ÖPÜLESİ ANALARIMIZ
Eli silah tutan tüm erkekler cephede. İş başa düşmüş, analarımız kızlarını da alıp İmalat-ı Harbiye'ye koşmuş. Kınalı elleri hamur açmakla değil, cepheye kurşun yetiştirmekle meşgul. Objektife mahcubiyetle baktıkları temiz yüzlerinden umut ve inanç okunuyor.
TABİPLERDE İLAÇ YOKTUR YARAMA
İşgale karşı herkes birleşmiş. Elde avuçta yok. Kuvva-i Milliye birliklerinin ihtiyaçları halk tarafından karşılanıyor. Ne hastane, ne doktor: yaralıları kadınlarımız tedavi etmeye çalışıyor. O durumda bile silahlarını ellerinden bırakmaya yanaşmıyorlar.
EN KUVVETLİ SİLAH
Yunan ordusu Yassıhöyük'ü alıp Ankara'ya yürümeye ve Asya'da büyük imparatorluk kurma hayallerini gerçekleştirmeye hazır. Ancak hesaba katmadıkları şey iman gücü. Yunan top sesleri altında Ankara'da yapılan zafer duası. Başlar önde, kalpler Rahman'a, eller semaya doğru açılmış, silahımız dua.
Yeni Şafak Pazar
Memleketimizin bütün tersanelerine girilip, bütün ordularının dağıtılıp, her köşesinin bilfiil işgal edildiği zamanlardı. Paraları, yiyecekleri, ilaçları, silahları, kurşunları yoktu ama göğüslerinde imanları vardı. Bu koşullar altında bile bu toprakları ne terkettiler, ne de terketmeyi düşündüler. Yeri geldi cepheye mermi taşıdılar, yeri geldi gencecik oğullarını vatan yolunda kara toprağın bağrında uyuttular ve hep birlikte yoksulluğun içinden yükselen bir zafer, bir destan yazdılar: Kurtuluş Savaşı destanı.
YOKSULLARIN BÜYÜK ZAFERİ
Türk tarihi konusunda yaptığı çalışmalarla tanınan araştırmacı Alptekin Müderrisoğlu, 30 yıl boyunca Türk ve yabancı kaynakları araştırarak oluşturduğu arşivinden hazırladığı "Yoksulların Zaferi" kitabında Kurtuluş Savaşı'nı anlatıyor. DenizBank Kültür yayınlarından basılan “Yoksulların Zaferi”, ülkemizin o yıllardaki maddi ve mali durumunu, yaşanan olayları ve halkımızın yaşam koşullarını fotoğraflarla belgeleyen, eşsiz direnişi tarihe adeta kazıyan bir kitap.
HAKKINI HELAL ET ANAM
Cepheye giden genç belki bir daha hiç göremeyeceği annesinden helallik istiyor. Belli ki anne ağlıyor. Vatanın haline, oğlunun gençliğine, herşeyden habersiz, öksüz kalacak çıplak torununa ağlıyor. Ama dudaklardan duadan, "vatan sağolsun"dan başka bir şey çıkmıyor.
YEDİDEN YETMİŞE
İmalat-ı Harbiye'deki hummalı çalışmadan bir sahne. Gece yarılarına kadar çalışılıyor, bir kenarda kıvrılıp birkaç saatlik uykudan sonra devam ediliyor. Yıpranmış eski makineli tüfeklerin namluları tornadan geçirilip eski tip Martin tüfeklerinin namlularıyla değiştiriliyor. Yaşı nedeniyle cephede olmayan dedemiz vazifeden kaçmamış, tüfek yeniliyor.
KOYNUMUZDA BESLEDİĞİMİZ YILANLAR
Ülkenin işgal edilmesi herkesi üzmemiş. İzmir'in Yunanlılar tarafından işgal edilmesi, yıllarca dost bildiğimiz yerli Rumları pek bir keyiflendirmiş. Osmanlı kültürünün, yaşam tarzının birer parçası olduklarının delili kıyafetleriyle bizden farklı bir görünüm sergilemiyorlar ama vatan kan ağlarken onlar
sevinçle halay çekiyorlar.
ELLERİ ÖPÜLESİ ANALARIMIZ
Eli silah tutan tüm erkekler cephede. İş başa düşmüş, analarımız kızlarını da alıp İmalat-ı Harbiye'ye koşmuş. Kınalı elleri hamur açmakla değil, cepheye kurşun yetiştirmekle meşgul. Objektife mahcubiyetle baktıkları temiz yüzlerinden umut ve inanç okunuyor.
TABİPLERDE İLAÇ YOKTUR YARAMA
İşgale karşı herkes birleşmiş. Elde avuçta yok. Kuvva-i Milliye birliklerinin ihtiyaçları halk tarafından karşılanıyor. Ne hastane, ne doktor: yaralıları kadınlarımız tedavi etmeye çalışıyor. O durumda bile silahlarını ellerinden bırakmaya yanaşmıyorlar.
EN KUVVETLİ SİLAH
Yunan ordusu Yassıhöyük'ü alıp Ankara'ya yürümeye ve Asya'da büyük imparatorluk kurma hayallerini gerçekleştirmeye hazır. Ancak hesaba katmadıkları şey iman gücü. Yunan top sesleri altında Ankara'da yapılan zafer duası. Başlar önde, kalpler Rahman'a, eller semaya doğru açılmış, silahımız dua.
Yeni Şafak Pazar


0 Yorum yapılmış.
Yorum Gönder
*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.