Taha AKYOL
Milliyet Gazetesi
12 Eylül döneminde MHP davasından tutuklanmıştık. Hepimiz elbette tepkiliydik ama bazı arkadaşların tepkisi şöyleydi:
- Türk ordusu solcuları değil, milliyetçileri tutukluyor! Milliyetçilik suç oldu!
Solculardan kasıt, CHP’lilerdi.
Ben ve diğer hukukçu arkadaşlarımız, böyle düşünmenin yanlış olduğunu, bize hangi fiiller isnat ediliyorsa, onların geçersizliğini ortaya koymamız gerektiğini söylerdik. Sonunda beraat etmiştik.
Şimdi de Ergenekon soruşturması konusunda “Yurtseverler hapiste, cumhuriyetçiler tutuklanıyor, sindiriliyor” diyenler var! Hatta Baykal, “Cumhuriyet kurulurken saltanatçılar tutuklanırdı, şimdi cumhuriyetçiler tutuklanıyor! Nereden nereye geldik!” diyebiliyor!
Bu genellemeler de kesinlikle yanlıştır. Ergenekon soruşturmasında kimse cumhuriyetçi, yurtsever falan olduğu için gözaltına alınmış veya tutuklanmış değildir!
Darbe amaçlı, yasadışı bir organizasyon bulunduğuna dair kuvvetli şüphe sebepleri ortaya çıktığı için soruşturma yapılmaktadır!
Soruşturma açmak
Soruşturma açıldığı içindir ki, Hurşit Tolon Paşa, sözde “Darbe Günlükleri” denilen belge konusunda “Benimle ilgili bölümlerde bir yanlışlık olmadığı için tekzip etmedim” diye ifade vermiştir.
Soruşturma açıldığı içindir ki, Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt hakkında bile “fişleme” yaptıkları ortaya çıkarılmıştır! Ülkenin Genelkurmay Başkanı hakkında “fişleme” yapmak normal bir şey mi?!
Şüphe sebepleri konusunda basına yansıyanların çok uzun bir listesi çıkarılabilir. Savcının dosyasında henüz bilmediğimiz şeyler de vardır tabii. Nihayet, dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün Fikret Bila’ya söyledikleri:
“Darbe girişimi var da demem, yok da demem... Ceza da varsa cezayı çekmek insanı rahatlatır...”
Kim soruşturma açılmasaydı diyebilir?! Baykal “Soruşturma açılmasaydı” diyebilir mi?!
Sorun şudur: Soruşturma “hukukun makul sınırları” içinde yürütülüyor mu?!
Bu aşamada bu soruya hiç kimse için “evet” veya “hayır” cevabı verilemez çünkü delilleri tam bilmiyoruz; kararı da yargı verecek üstelik.
Hukukun doğruları
Bu aşamada, bir hukukçu olarak, ‘hukukun doğruları’nı vurgulamak isterim:
- Demokrasilerde herkes iktidardaki partiyi, hükümeti yıpratmaya, hatta siyasi ahlaka aykırı olmakla birlikte, ülkeyi yönetemez hale getirmeye çalışma hürriyetine sahiptir! Bunun sınırı, “yasallık”tır, “legalite”dir: Darbe organizasyonu yapamazsınız, şiddete başvuramazsınız!
- Teorik örnek olarak, günlerce orduyu “anayasal görevini yapmaya” çağıran manşetler atılmış, bildiriler yayımlanmış olabilir! Demokrasinin ruhuna aykırı bu fiiller hukuken suç sayılamaz! Amma ve lakin... Bir darbe planının uygulaması olarak bunların yapıldığına dair somut kanıtlar ortaya çıkarsa, o zaman suç olur!
Evet, bazen yasallık ile yasadışılık arasındaki çizgi bu derecede ince ve kritiktir!
Onun için suçlarken de aklarken de dengeli ve dikkatli olmalıyız.
Hukukta “dolaylı da olsa” diye iddianame yazılamaz! Soruşturma savcısı da Yargıtay Başsavcısı da bu mantığa başvuramaz.
Ergenekon davasının iddianamesi “dolaylı da olsa” mantığına dayandığı ölçüde zayıf olacak, tepki çekecek... “Doğrudan” kanıtlara dayandığı ölçüde güçlü ve itibarlı olacaktır.
Bekleyip göreceğiz.
Milliyet Gazetesi
12 Eylül döneminde MHP davasından tutuklanmıştık. Hepimiz elbette tepkiliydik ama bazı arkadaşların tepkisi şöyleydi:
- Türk ordusu solcuları değil, milliyetçileri tutukluyor! Milliyetçilik suç oldu!
Solculardan kasıt, CHP’lilerdi.
Ben ve diğer hukukçu arkadaşlarımız, böyle düşünmenin yanlış olduğunu, bize hangi fiiller isnat ediliyorsa, onların geçersizliğini ortaya koymamız gerektiğini söylerdik. Sonunda beraat etmiştik.
Şimdi de Ergenekon soruşturması konusunda “Yurtseverler hapiste, cumhuriyetçiler tutuklanıyor, sindiriliyor” diyenler var! Hatta Baykal, “Cumhuriyet kurulurken saltanatçılar tutuklanırdı, şimdi cumhuriyetçiler tutuklanıyor! Nereden nereye geldik!” diyebiliyor!
Bu genellemeler de kesinlikle yanlıştır. Ergenekon soruşturmasında kimse cumhuriyetçi, yurtsever falan olduğu için gözaltına alınmış veya tutuklanmış değildir!
Darbe amaçlı, yasadışı bir organizasyon bulunduğuna dair kuvvetli şüphe sebepleri ortaya çıktığı için soruşturma yapılmaktadır!
Soruşturma açmak
Soruşturma açıldığı içindir ki, Hurşit Tolon Paşa, sözde “Darbe Günlükleri” denilen belge konusunda “Benimle ilgili bölümlerde bir yanlışlık olmadığı için tekzip etmedim” diye ifade vermiştir.
Soruşturma açıldığı içindir ki, Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt hakkında bile “fişleme” yaptıkları ortaya çıkarılmıştır! Ülkenin Genelkurmay Başkanı hakkında “fişleme” yapmak normal bir şey mi?!
Şüphe sebepleri konusunda basına yansıyanların çok uzun bir listesi çıkarılabilir. Savcının dosyasında henüz bilmediğimiz şeyler de vardır tabii. Nihayet, dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün Fikret Bila’ya söyledikleri:
“Darbe girişimi var da demem, yok da demem... Ceza da varsa cezayı çekmek insanı rahatlatır...”
Kim soruşturma açılmasaydı diyebilir?! Baykal “Soruşturma açılmasaydı” diyebilir mi?!
Sorun şudur: Soruşturma “hukukun makul sınırları” içinde yürütülüyor mu?!
Bu aşamada bu soruya hiç kimse için “evet” veya “hayır” cevabı verilemez çünkü delilleri tam bilmiyoruz; kararı da yargı verecek üstelik.
Hukukun doğruları
Bu aşamada, bir hukukçu olarak, ‘hukukun doğruları’nı vurgulamak isterim:
- Demokrasilerde herkes iktidardaki partiyi, hükümeti yıpratmaya, hatta siyasi ahlaka aykırı olmakla birlikte, ülkeyi yönetemez hale getirmeye çalışma hürriyetine sahiptir! Bunun sınırı, “yasallık”tır, “legalite”dir: Darbe organizasyonu yapamazsınız, şiddete başvuramazsınız!
- Teorik örnek olarak, günlerce orduyu “anayasal görevini yapmaya” çağıran manşetler atılmış, bildiriler yayımlanmış olabilir! Demokrasinin ruhuna aykırı bu fiiller hukuken suç sayılamaz! Amma ve lakin... Bir darbe planının uygulaması olarak bunların yapıldığına dair somut kanıtlar ortaya çıkarsa, o zaman suç olur!
Evet, bazen yasallık ile yasadışılık arasındaki çizgi bu derecede ince ve kritiktir!
Onun için suçlarken de aklarken de dengeli ve dikkatli olmalıyız.
Hukukta “dolaylı da olsa” diye iddianame yazılamaz! Soruşturma savcısı da Yargıtay Başsavcısı da bu mantığa başvuramaz.
Ergenekon davasının iddianamesi “dolaylı da olsa” mantığına dayandığı ölçüde zayıf olacak, tepki çekecek... “Doğrudan” kanıtlara dayandığı ölçüde güçlü ve itibarlı olacaktır.
Bekleyip göreceğiz.
0 Yorum yapılmış.
Yorum Gönder
*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.