1917 Şubat İhtilâlinin yankıları Osmanlı başkentine olaydan birkaç gün sonra ulaşmıştır. Ancak Harbiye Nazırlığı, Almanya aracılığı ile elde edilen bilgileri askerî sansür mülahazaları sebebiyle hemen duyurmadığını görmekteyiz. Bundan dolayı Osmanlı basınında ihtilâl haberleri ancak 20 Mart tarihinden itibaren çıkmaya başladığını görmekteyiz.Devrin en önemli gazeteleri olan “İkdam”, “Tasvir-i Efkâr”, “Vakit”, ve “Tanin” de çıkan yazılarda Rusya’nın iç hadiseleri hakkında doğru dürüst bir bilgi bulunmamaktadır.
Yukarıda adlarını verdiğimiz gazetelerde kesin bir bilgi bulunmamasının sebeplerine baktığımız zaman; Türkiye’de uygulanan askerî sansür, alınan haberlerin Alman ve Avusturya makamlarının süzgecinden geçirilmesi ve haberlerin çoğu defa gerçeklerden uzaklaştırılması düşünülebilir.
Bununla beraber şurası gayet iyi bilinmekteydi ki Osmanlı’nın ebedî düşmanı olan Çarlık Rusya’sında büyük bir çatlak meydana gelmişti ve bu Osmanlı halkı üzerinde (Rum ve Ermeniler hariç) büyük bir sevinç kaynağı olmuştu. Çünkü Osmanlılar bu sayede savaştan en az bir yara ile ve İstanbul ve boğazları Rusya’ya kaptırmadan çıkabilecekti . Rusya’nın savaştan geri çekilmesi ve savaş öncesi emellerinden vazgeçtiğini bildirmesi Osmanlı Devleti açısından son derece önemli idi. Rus İhtilâlinin (Mart İhtilâli) önemi Osmanlı basınında daha çok bu açıdan incelenmeye başlanmış bu yönde gazetelerde haberler çıkmaya başlamıştır. Dönemin en önemli gazetelerinden biri olan Tasvir-i Efkar’da “Rus İhtilâlinin mahiyeti”, “Osmanlının Çarlık Rusya’sının tehlikesinden kurtulma ümitleri” nin belirtildiğini görmekteyiz. Her ne kadar Yunus Nadi Bey yazılarında bu gibi pasajlar vermekteyse de İhtilâl Rusya’sında henüz böyle bir emare görülmemekteydi. Çünkü Rusya’daki İhtilâl hükümetinin harp ve barış hakkında ne düşündükleri hakkında İstanbul doğru bir habere ulaşmış da değildi. Osmanlıların Berlin Büyükelçisi Hakkı Paşa’dan Nisan ayında alınan telgrafa göre Rusya’nın barış taraftarı olduğu belirtildikten sonra Rus İhtilâli hakkında İstanbul’da daha geniş haberler çıkmaya başlamıştır. Dönemin gazetelerinde olaylar hakkında verilen geniş bilgilerin yanında Lenin ve Rus İşçi ve Asker Cemiyeti gibi tabirler de geçtiği gibi, Lenin’in adı da ilk defa Tasvir-i Efkâr gazetesinde 18 Nisan 1917’de verilmiştir. Aynı gazetede Lenin’in 30 kadar arkadaşıyla İsviçre’den hareketle Almanya’ya ve oradan da Rusya’ya geldiği yönünde haberler yer almaktaydı. Yine aynı gazetenin 18 Nisan 1917 tarihli “Yeni Rusya’da Amele ve Hükümet” adlı makalede Rusya’da amelelerin hakim duruma gelişi ve bundan böyle toprak ilhakına izin verilmeyeceği yönünde beklentilere yer verilmekteydi. Bu beklentiler bütün Türklerin beklentisi olarak değerlendirilmekte ve amele hakimiyeti Osmanlılar açısından olumlu değerlendirilmekteydi . İhtilâl yapan gruplar içerisinde Lenin’in önderliğini yaptığı Bolşeviklerin kısa sürede sivrilmesi ile birlikte Rusya dışındaki haberlerde de sık sık “Amele ve Asker Sovyetleri” abiri görülüyordu . Bu tabir Türkiye’de ilk defa 4 Mayıs 1917 tarihinde kullanılmıştır. “Lenin ve Asker Amele Cemiyeti” başlığı ile çıkan bir yazıda Yunus Nadi Bey, Lenin’in Rus asker ve amelesi üzerinde gittikçe artan nüfuzundan bahsetmektedir. Bundan sonra Lenin ve Asker Amele Cemiyeti’nden, Osmanlı basınında sık sık söz edildiği gibi bu cemiyetin ileri sürdüğü görüşlerin Türkiye açısından faydalı olacağı kanaati yerleşmeye başlayacaktır . Ancak Rusya’daki hükümetin dışişleri bakanı Milükov ve Harbiye vekili Güçkov “zafere kadar savaş kararı” vermişti ve boğazların Rusya’ya ait olduğunu ileri sürmekteydi. Böyle olunca da geçici hükümete sempati beslenemezdi .
Bununla beraber şurası gayet iyi bilinmekteydi ki Osmanlı’nın ebedî düşmanı olan Çarlık Rusya’sında büyük bir çatlak meydana gelmişti ve bu Osmanlı halkı üzerinde (Rum ve Ermeniler hariç) büyük bir sevinç kaynağı olmuştu. Çünkü Osmanlılar bu sayede savaştan en az bir yara ile ve İstanbul ve boğazları Rusya’ya kaptırmadan çıkabilecekti . Rusya’nın savaştan geri çekilmesi ve savaş öncesi emellerinden vazgeçtiğini bildirmesi Osmanlı Devleti açısından son derece önemli idi. Rus İhtilâlinin (Mart İhtilâli) önemi Osmanlı basınında daha çok bu açıdan incelenmeye başlanmış bu yönde gazetelerde haberler çıkmaya başlamıştır. Dönemin en önemli gazetelerinden biri olan Tasvir-i Efkar’da “Rus İhtilâlinin mahiyeti”, “Osmanlının Çarlık Rusya’sının tehlikesinden kurtulma ümitleri” nin belirtildiğini görmekteyiz. Her ne kadar Yunus Nadi Bey yazılarında bu gibi pasajlar vermekteyse de İhtilâl Rusya’sında henüz böyle bir emare görülmemekteydi. Çünkü Rusya’daki İhtilâl hükümetinin harp ve barış hakkında ne düşündükleri hakkında İstanbul doğru bir habere ulaşmış da değildi. Osmanlıların Berlin Büyükelçisi Hakkı Paşa’dan Nisan ayında alınan telgrafa göre Rusya’nın barış taraftarı olduğu belirtildikten sonra Rus İhtilâli hakkında İstanbul’da daha geniş haberler çıkmaya başlamıştır. Dönemin gazetelerinde olaylar hakkında verilen geniş bilgilerin yanında Lenin ve Rus İşçi ve Asker Cemiyeti gibi tabirler de geçtiği gibi, Lenin’in adı da ilk defa Tasvir-i Efkâr gazetesinde 18 Nisan 1917’de verilmiştir. Aynı gazetede Lenin’in 30 kadar arkadaşıyla İsviçre’den hareketle Almanya’ya ve oradan da Rusya’ya geldiği yönünde haberler yer almaktaydı. Yine aynı gazetenin 18 Nisan 1917 tarihli “Yeni Rusya’da Amele ve Hükümet” adlı makalede Rusya’da amelelerin hakim duruma gelişi ve bundan böyle toprak ilhakına izin verilmeyeceği yönünde beklentilere yer verilmekteydi. Bu beklentiler bütün Türklerin beklentisi olarak değerlendirilmekte ve amele hakimiyeti Osmanlılar açısından olumlu değerlendirilmekteydi . İhtilâl yapan gruplar içerisinde Lenin’in önderliğini yaptığı Bolşeviklerin kısa sürede sivrilmesi ile birlikte Rusya dışındaki haberlerde de sık sık “Amele ve Asker Sovyetleri” abiri görülüyordu . Bu tabir Türkiye’de ilk defa 4 Mayıs 1917 tarihinde kullanılmıştır. “Lenin ve Asker Amele Cemiyeti” başlığı ile çıkan bir yazıda Yunus Nadi Bey, Lenin’in Rus asker ve amelesi üzerinde gittikçe artan nüfuzundan bahsetmektedir. Bundan sonra Lenin ve Asker Amele Cemiyeti’nden, Osmanlı basınında sık sık söz edildiği gibi bu cemiyetin ileri sürdüğü görüşlerin Türkiye açısından faydalı olacağı kanaati yerleşmeye başlayacaktır . Ancak Rusya’daki hükümetin dışişleri bakanı Milükov ve Harbiye vekili Güçkov “zafere kadar savaş kararı” vermişti ve boğazların Rusya’ya ait olduğunu ileri sürmekteydi. Böyle olunca da geçici hükümete sempati beslenemezdi .
Bolşevik İhtilâlinden sonraki gelişmelere baktığımızda Lenin’in idare ettiği komünist partisi 7 Kasım 1917’de Petrograd’da yaptıkları hükümet darbesiyle Kerensky’i devirerek iktidarı ele geçirmişti. Rusya’da meydana gelen bu İhtilâl İstanbul’a ilk defa Stockholm’de bulunan Esat Bey tarafından duyurulmuştu. Esat Bey telgrafında yeni hükümetin tazminatsız ve ilhaksız barış yanlısı olduğu belirtilmekteydi . Bolşevik İhtilâline ait Osmanlı basınında ilk yazı Ahmet Emin Yalman’ın başyazarlığını yaptığı Vakit Gazetesi’nde 9 Kasım 1917’de çıkmıştır. “Kerensky yerine Lenin” başlığını taşıyan bu yazıda Petrograd’da cereyan eden olaylar hakkında kısaca bilgi verilmekte ve iktidarın Lenin tarafından ele geçirildiği belirtiliyordu . İhtilâlin ertesi günü yapılan
kongrede Lenin’in yayınladığı sulh kararı ile bütün savaşan devletlere tazminatsız ve ilhaksız sulh teklif edilmekte ise de bu teklif Lenin’in iktidarı tam olarak tanınmadığı için diğer devletler tarafından pek hesaba alınmaz iken İstanbul basınında büyük bir yankı yapmıştır . Yunus Nadi Bey, Tasvir-i Efkâr gazetesinde başyazarlık yaptığı dönemde 10 Kasım 1917 tarihinde “Bolşevik İhtilâli” ve 12 Kasım 1917 tarihli “Sulh Emelin Galebesi” adlı iki ayrı makalesiyle hem barış teklifini tasvip etmekte hem de Lenin’in fikirlerini makul ve mutedil bulmaktaydı. Yine aynı yazar “Rus İhtilâlinde Tekâmül” adlı makalesinde ise Lenin’in barışçı prensiplerini uzun uzadıya övmekte bu suretle Ekim İhtilâli’nden birkaç gün sonra İstanbul gazetelerinin belli başlı yazarları bu ihtilâli benimsemişler ve Bolşevik idaresinin kurucusu Lenin’in barışçı icraatını sempati ile karşılamışlardır. İhtilâl önderlerinin 23 Kasım’da Pravda ve İzvestia gazetelerinde Çarlık Rusya’sının yapmış olduğu gizli anlaşmaları yayınlamaları üzerine olay ertesi günkü İngiliz basınında bir bomba gibi patlamıştır. Bu haber üç dört günlük bir gecikme ile Osmanlı basınında da geniş bir şekilde yer almaya başlamıştır. Bolşeviklerin, Kasım ayının son haftası ve Aralık ayı boyunca Osmanlı kamuoyundaki kredisinin arttığını görmekteyiz . Gizli anlaşmalarla ilgili ilk haberler 27 Kasım tarihli Vakit gazetesinde yer aldığını görmekteyiz. Bu haberde verilmek istenen belli başlı bilgiler Rusya’nın gizli anlaşmaları “Sarı Kitap” adı altında yayınlayacağından bahsedilmekteydi. Osmanlı Devleti’ni ilgilendiren gerçek haberler 28-30 Kasım tarihlerinde kamuoyunun bilgisine sunulmuştur . 28-30 Kasım tarihinden 1 Aralık tarihine kadar çıkan yazılarda “bütün hırslar ve rezaletler ortaya çıktı” şeklinde değerlendirmeler yapılmaktaydı . Bu açıklamalardan sonra gazetelerde ihtilâle ve liderlerine yer veren detaylı haberler çıkmaya başlamıştır. Bolşevik liderlerine ait ilk detaylı bilgiler 1917 Kasım sonları ile Aralık ayının başlarında yazılar yazılmakla birlikte Bolşevik liderlerin fotoğraflarda çoğu zaman karıştırıldıkları da görülmektedir. Örneğin; Lenin’e Troçki, Troçki’ye de Lenin adının verildiği görülmektedir. Liderlere ilişkin bu haberlerde bile Osmanlı basınının barış teklifini ön plana çıkardığı görülmekteydi . Rusya’daki yeni yönetimin ateşkes ve barış istemesinin ardından gizli anlaşmaları açıklayarak bu konudaki kararlılığını göstermesi itilaf ülkelerinin Osmanlı Devleti ile tek başına barış yapmak ya da savaşı sürdürmek tercihinden birini seçmek durumunda bulunmalarına rağmen barış umudunu gerçekten de arttırmıştı. Aralık ayı içerisindeki gazete yayınlarında Barış ve Rusya Ahvali adlı bölümler gazete sütunlarının satırlarının bir hayli büyük bir kısmını işgal etmekteydi. Hemen hemen her gün birinci sayfada yeni bir haberin yanı sıra ikinci sayfada ise “Rusya’da” veya “Rusya İşleri” başlıklar altında pek çok haber yer almaktaydı.
Kaynak:
1917 BOLŞEVİK İHTİLÂLİNİN TÜRK DÜNYASINDAKİ YANSIMALARI
Ahmet Gündüz-Gazi Üniversitesi
4 Yorum yapılmış.
lütfen kısaltın bişi anlamadım
bencede kısaltn
anlamadıysanız bence bu yazının kısaltılmasını istemek yerine kısa ilkokul hikayeleri var onları okuyun ve yavas yavas arttırın
oz zaman anarsınız
sadece nette okumakla bırseyler anlasılmaz kitaplar edinmelisiniz kendınıze bu konu o kadar zor degıl ben tez yazıyorum bu konu ustune
Yorum Gönder
*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.