Bugün Abdülhamid Han'nın 166. doğum yılı.1842 yılında dünyaya gelen, 1876-1909 yılları arasında tam 33 yıl bizleri yöneten, imparatorluğun ömrünü uzatan kimilerine göre kızıl sultan, ama gerçekte Ulu Hakan'nın doğum günü diyebiliriz.
Sultan II. Abdülhamid'in diğer padişahlardan en önemli farkı sıklıkla gündemimizde olması.Yeri geliyor hükümeti Abdülhamid ile ilişkilendiriyoruz,yeri geliyor kavgalarımıza alet ediyoruz.Bu ülkede yüzyıldır var olan iki kesimin kavgalarında hep merkezde hep Abdülhamid oluyor.Bazımız 27 Nisan 1909'da Sultan'ın tahtan indirilmesine darbe, diğerimiz ihtilal diyor.Peki sorun kim de?
Sorunun kim de olduğundan aslında daha önemlisi sorunun ne olduğu.Sorunun ne olduğunu ise tarihe bakarak görebiliriz aslında.Ama renkli gözlüklerle değil de ideolojimizi, öfkemizi bir kenara bırakarak.Sultan Abdulhamid ve muhaliflerini, doğrularıyla ve yanlışlarıyla tahlil etmeliyiz muhakkak.Mesela işe patron medyasının sıklıkla dile getirdiği Abdülhamid'in medyaya uyguladığı sansür ile başlayabiliriz.Sansür elbette yazar için düşünce insanı için oldukça kötü bir siyaset.Ancak Abdülhamid'in sansür politikasını, o dönemin durumu ile birlikte düşündüğümüzde politikanın ne kadar doğru olduğunu görebiliyorsunuz.Çünkü dışarıya karşı mücadele eden bir ülke eğer içerisindeki dinamikleri,sesleri kontrol edemiyorsa başarılı olamaz.Abdülhamid başarıyı mümkün kılmak için oluşturduğu medya kanalları ile gündem oluşturup, birliğe ve bütünlüğe zarar verecek sesleri ise sansürleyerek ülkeyi ayakta tutmaya çalışmıştır.Bunu Kurtuluş Savaşı'nda Atatürk'te yapmıştır.Ülke içinde milli hareket lehine gazeteler ve yayınlar çıkartarak bağımsızlık fikrini yurdda hakim kalmasını sağlamaya çalışmıştır.Abdülhamid'in sansür politikasının haklılığını da şöyle de izah edebiliriz.Mesela Türkiye önemli ve sıcak bir savaşa girse,ülkeyi yöneten hükümetin ve ordunun medyaya savaş sırasınca hakim olması zaruridir.Çünkü ülkede seferberliği sağlayacak olan medyadır, ancak kötü kullanımda ülke içinde savaş sırasında ayrışmaya da yol açacak olan medya olacaktır.Ülke içinde fikirsel bir bütün olamazsa dışarıdaki güçlere tam karşı koyamaz.Abdülhamid Han, sansür politikasının merkezinde ülke bütünlüğü vardı.Nitekim Meclisi 1878'de meclisi kapatmasının sebebi; mecliste tartışılan bağımsız Ermenistan, bağımsız Kürdistan gibi birliği ve bütünlüğü bozacak konuların tartışılmasıydı.
Kısacası Abdülhamid, uyguladığı politikalarla ülkeyi 33 yıl istikrar içinde yönetmiştir.Hatta Abdülhamid'in bu istikrar dönemi olmasaydı, imparatorluğun yüzyıl başlarında son bulacağı pek çok tarihçi tarafından dile getirilen bir gerçektir.Bir de şöyle düşünelim, 1900 lü yılların başında Atatürk daha genç bir subay olacaktı.Belki Kurtuluş Savaşı hiç olmayacaktı.O zaman biz ne olacaktık?Bu ülkenin kurulmasında,kurtulmasında Abdülhamid'in payını görmenizi istiyorum.
Sultan Abdülhamid, hepimizin padişahıdır.Bu ülkenin 70 milyon vatandaşı gökten zembille inmedi.Bir gidin nüfus müdürlüğüne 3-4 kuşak öncenizi bir araştırın.Osmanlı-Türkiye ayrımını artık unutalım.Biz yaklaşık bin yıllık bir devletin vatandaşlarıyız.Beynimizi 1923 yada 1299 ile sınırlandırmayalım.1923'de kurulan ya da yıkılan bir devlet yok.Değişen sadece iktidar, Osmanlı'yı öteki olarak görmeyelim çünkü biz ta kendisiyiz.
Sultan II. Abdülhamid'in diğer padişahlardan en önemli farkı sıklıkla gündemimizde olması.Yeri geliyor hükümeti Abdülhamid ile ilişkilendiriyoruz,yeri geliyor kavgalarımıza alet ediyoruz.Bu ülkede yüzyıldır var olan iki kesimin kavgalarında hep merkezde hep Abdülhamid oluyor.Bazımız 27 Nisan 1909'da Sultan'ın tahtan indirilmesine darbe, diğerimiz ihtilal diyor.Peki sorun kim de?
Sorunun kim de olduğundan aslında daha önemlisi sorunun ne olduğu.Sorunun ne olduğunu ise tarihe bakarak görebiliriz aslında.Ama renkli gözlüklerle değil de ideolojimizi, öfkemizi bir kenara bırakarak.Sultan Abdulhamid ve muhaliflerini, doğrularıyla ve yanlışlarıyla tahlil etmeliyiz muhakkak.Mesela işe patron medyasının sıklıkla dile getirdiği Abdülhamid'in medyaya uyguladığı sansür ile başlayabiliriz.Sansür elbette yazar için düşünce insanı için oldukça kötü bir siyaset.Ancak Abdülhamid'in sansür politikasını, o dönemin durumu ile birlikte düşündüğümüzde politikanın ne kadar doğru olduğunu görebiliyorsunuz.Çünkü dışarıya karşı mücadele eden bir ülke eğer içerisindeki dinamikleri,sesleri kontrol edemiyorsa başarılı olamaz.Abdülhamid başarıyı mümkün kılmak için oluşturduğu medya kanalları ile gündem oluşturup, birliğe ve bütünlüğe zarar verecek sesleri ise sansürleyerek ülkeyi ayakta tutmaya çalışmıştır.Bunu Kurtuluş Savaşı'nda Atatürk'te yapmıştır.Ülke içinde milli hareket lehine gazeteler ve yayınlar çıkartarak bağımsızlık fikrini yurdda hakim kalmasını sağlamaya çalışmıştır.Abdülhamid'in sansür politikasının haklılığını da şöyle de izah edebiliriz.Mesela Türkiye önemli ve sıcak bir savaşa girse,ülkeyi yöneten hükümetin ve ordunun medyaya savaş sırasınca hakim olması zaruridir.Çünkü ülkede seferberliği sağlayacak olan medyadır, ancak kötü kullanımda ülke içinde savaş sırasında ayrışmaya da yol açacak olan medya olacaktır.Ülke içinde fikirsel bir bütün olamazsa dışarıdaki güçlere tam karşı koyamaz.Abdülhamid Han, sansür politikasının merkezinde ülke bütünlüğü vardı.Nitekim Meclisi 1878'de meclisi kapatmasının sebebi; mecliste tartışılan bağımsız Ermenistan, bağımsız Kürdistan gibi birliği ve bütünlüğü bozacak konuların tartışılmasıydı.
Kısacası Abdülhamid, uyguladığı politikalarla ülkeyi 33 yıl istikrar içinde yönetmiştir.Hatta Abdülhamid'in bu istikrar dönemi olmasaydı, imparatorluğun yüzyıl başlarında son bulacağı pek çok tarihçi tarafından dile getirilen bir gerçektir.Bir de şöyle düşünelim, 1900 lü yılların başında Atatürk daha genç bir subay olacaktı.Belki Kurtuluş Savaşı hiç olmayacaktı.O zaman biz ne olacaktık?Bu ülkenin kurulmasında,kurtulmasında Abdülhamid'in payını görmenizi istiyorum.
Sultan Abdülhamid, hepimizin padişahıdır.Bu ülkenin 70 milyon vatandaşı gökten zembille inmedi.Bir gidin nüfus müdürlüğüne 3-4 kuşak öncenizi bir araştırın.Osmanlı-Türkiye ayrımını artık unutalım.Biz yaklaşık bin yıllık bir devletin vatandaşlarıyız.Beynimizi 1923 yada 1299 ile sınırlandırmayalım.1923'de kurulan ya da yıkılan bir devlet yok.Değişen sadece iktidar, Osmanlı'yı öteki olarak görmeyelim çünkü biz ta kendisiyiz.
2 Yorum yapılmış.
tebrik ediyorum güzel bi yazı olmuş.Ama yine de ben bu yazının bazı şeyleri görmek istediği gibi görenlerin yani bu yazıyı at gözlüklerini çıkarmadan okuyan insanların fikirlerini değiştirebileceğine inanmıyorum.çünkü sizin gibi düşünmeyen ve tarafsız olmayı beceremeyen pek çok insan var maalesef.
İlginiz için teşekkür ediyorum.Ben de bu yazıyı yazarken aynı düşünceler aklımdan geçiyordu.Birilerinin gözlerine geçirilen at gözlüklerini ne olursa olsun çıkarmasının çok zor olacağını biliyordum.Ancak gerçekleri anlaması gerekenler anlamasalarda bazı gerçekleri haykırmak gerekiyor.Tarih ile siyaseti halen birbirine karıştıranlar, 1923 öncesini görmezlikten gelenler, bir gün belki anlarlar.
Yorum Gönder
*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.