11 Eylül 2007 Salı

"Anlaşma önerisini reddettik"


Değiştir
Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, Türkiye'nin PKK'ya karşı işbirliği yapılması konusunda hazırladığı anlaşma metnini imzalamayı reddettiklerini belirtti, Kuzey Irak'taki Kürt yönetiminin sürecin dışında bırakılmasını eleştirdi.
Bağdat'taki ofisinde CNN TÜRK'e özel açıklamalar yapan Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, geçtiğimiz ay Ankara'ya gelen Irak Başbakanı Nuri El Maliki'nin ziyaretinde Kuzey Irak'taki PKK varlığına karşı somut adım atılamaması konusunda Türkiye'yi suçladı. Zebari, "Türk hükümeti PKK'ya karşı mücadele edilmesi konusunda bir anlaşma metni imzalanmasını önerdi. Ancak bu metin iyi hazırlanmamıştı ve metni reddettik. Türkiye, uzmanlar arasında bir çalışma başlatılmasını önerdi. Herhangi bir ülkenin dayatmasını kabul edemeyiz. Anlaşma bu yüzden gecikti" dedi. Bakan Zebari'ye göre Türkiye, Kuzey Irak'taki Kürt yönetimini diyalog sürecinin dışında tutarak bir hata yapıyor. Irak Dışişleri Bakanı, merkezi hükümetin gücünü Irak'ta istikrarın sağlanması konusunda harcadığını, Kuzey Irak'ta PKK'ya karşı mücadele edecek olanın bölgedeki Kürt otoritesi olduğunu söyledi. Hoşyar Zebari, Kerkük'ün statüsü ile ilgili tartışmalarda Türkiye'nin tutumundan duydukları rahatsızlığı da şu sözlerle ifade etti: "
Bu Irak hükümetinin egemenliğinin altındaki bir konu. Türkiye Yunanistan'ın İzmir'in nasıl düzenlenmesi konusundaki müdahalesine tahammül etmez. Bunu kabul eder misiniz?
" Irak Dışişleri Bakanı, Kerkük'ün statüsünü belirleyecek referandumun gecikmeli olsa da mutlaka gerçekleştirileceğini belirtti. Röportajın tam metni: Yunus Şen: Türkiye ve Irak arasındaki sorunlar ile ilgili konulara girmek istiyorum. En önemli iki konu PKK ve Kerkük. Bunlar iki ülke arasındaki ilişkileri olumsuz etkiliyor. İlk olarak PKK’yı sormak istiyorum. Geçen ay Sayın Maliki Ankara ziyaretini gerçekleştirdiği zaman, PKK’nın terör örgütü olduğunu açıkladı ve bir çeşit memorandum imzaladı. Teröre karşı iki ülke arasında bir anlaşma imzalanacaktı. Irak İçişleri Bakanı da iki hafta içinde Ankara’yı ziyaret edecekti ama bu gerçekleşmedi. O zamandan beri ne oldu? Hoşyar Zebari: "Ankara ziyareti sırasında Başbakan'ın yanında ben de vardım. Bir mutabakat belgesi konusunu tartıştık. Güvenlik ve PKK’nın yanında birçok alanı kapsayacaktı. Ekonomi ve enerji konularında işbirliği, ikili ilişkiler. Sonuçta bir uzlaşma deklarasyonuna ulaştık. Irak hükümetinin Türk hükümeti ile PKK konusunda yakın bir çalışma içine girmesi, tüm terör örgütlerine ve faaliyetlerine karşı PKK da dahil olmak üzere mücadele edilmesi. Bunun tek taraflı değil, ortak yapılması gerekiyor. İkinci olarak da hiçbir şey yapmamak ile PKK’ya karşı silahlı mücadele yürütmek arasında geniş bir yelpaze var. Bu iki uç arasında birçok ara yöntemin tartışılması mümkün. Bu birlikte çalışma ortamı ancak müzakereler sonucu gerçekleştirilebilir. Irak ve Türk hükümetleri arasında ikili müzakereler yapılmalı. Ankara’da üzerinde anlaştığımız buydu. Evet, Türk hükümeti bir anlaşma imzalama önerisinde bulundu. Terör ve PKK ile mücadele konusunda, Türk hükümeti bu planlamayı iyi yapmamıştı. Delegasyonun bize sunduğu dokümanı biz reddettik."
Ne yaptınız?
"Biz reddettik, çünkü incelemedik. Uzmanlarımızla, avukatlarımızla incelemedik. Bu yüzden uzmanlar düzeyinde toplantılar olması gerektiği üzerinde anlaşmaya vardık. Böylece Irak ve Türk tarafları ortak bir anlayışa varabilir. Başka bir ülkeden bir dayatmayı kabul edecek pozisyonda değiliz. Yaklaşık 2-3 ay içinde iki ülke uzmanlarının Bağdat ya da Ankara’da bir araya gelmesi konusunda mutabakata vardık. Bu konunun profesyonel bir şekilde tartışılması ve bir anlaşma gerçekleşmesi için uzlaştık. Bu yüzden gecikme meydana geldi. Yeterli hazırlık yapılmamıştı. Anlaşmanın belli unsurlarını beğenmedik. O yüzden, “Hayır biz bunu imzalayamayız” dedik." Meclisinizin Kürt üyeleri olarak PKK’nın bir terör örgütü olarak nitelendirilmesine itiraz ettiniz mi? "Yo, hayır. Bu Irak hükümetinin duruşudur. Bu hükümetin içinde her şeyden önce biz Iraklıyız. Bu uzlaşmanın en iyi yol olacağına biz karar verdik. İki dost ülkenin birbiriyle çalışması için en mantıklı yöntem budur." PKK’ya karşı neden sert bir tutum almıyorsunuz? Dağda PKK’ya karşı savaşamayabilirsiniz, ama liderlerine karşı harekete geçebilirsiniz. Kuzey Irak’taki şehirlerde bunu yapabilirsiniz. Türk halkı bunu neden gerçekleştirmediğinizi anlamıyor. "Türk hükümeti doğru kişilerle konuşmaya istekli değil."
Bundan neyi kastediyorsunuz?
"Size bunu izah ederim ama hepsini yayınlamanızı istiyorum. Hiçbir kısmını kesmeyin. Üçlü bir güvenlik komisyonu kurma kararı aldık. Türkiye, Irak ve ABD arasında… PKK’ya karşı çıkmak için bu komisyonun birlikte çalışması son derece önemli. Bölgesel Kürt makamların da bu komisyona katılması çok önemli. Çalışmanın çoğunu onlar yapacak. Onları dışarıda tutmak iyi bir fikir olmaz. Onlar da Irak delegasyonunun bir parçası olacak. Irak bayrağının altında oturacaklar. Bizim teröre karşı Bağdat sokaklarında verdiğimiz bir savaş var. Oradaki birliklerimizi buraya gönderemeyiz. Bu yüzden Bölgesel Kürt Yönetimi kuzeyde yapılacak operasyonlara katılmak zorunda. Maalesef Türk hükümeti bunu reddetti. Onları bypass etmek istediler. Bu bir sorun. Iraklı siyasetçiler PKK’nın eylemlerine karşı çıkıyor. Biz sorunlarımızdan kaçmıyoruz. Bu bir zaman sorunu. Hazır olduğumuz zaman harekete geçeceğiz. Üçüncü olarak, PKK’ya karşı girişilecek harekatların ortak zeminde tartışılması gerekli. Siz bilmeyebilirsiniz ama bölgede halen bir çok Türk askeri var. Bölgede birçok Türk istihbarat birimi de mevcut. Onlar durumu izliyorlar ve PKK’ya karşı atılan adımlar da var. Ancak bunlar Türkiye’de açıklanmıyor. Türk kardeşlerimiz Mahmur kampının bir terörist üssü olduğundan şikayetçi. Biz Bağdat’tan müdahale ettik ve orayı askerden arındırıp insani yardım merkezi haline gelmesini sağladık. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ve Kızıl Haç ile birçok başka hükümetle çalıştık. Söylendiği gibi serbestçe hareket etme yeteneğine sahip değiller. Onları kısıtladık. Ben burada PKK eylemlerini haklı çıkartma iddiasında değilim. Türkiye’nin menfaatine karşı hiçbir hareketi de onaylamıyorum. Ama bu konular gerektiği şekilde görüşülmeli. Daha önce de yapıldığı gibi, bu şekilde bir sonuç alınabilir."
Irak hükümetinin ikili bir mekanizma hazırladığı söyleniyor. PKK’ya karşı… Bu doğru mu? İkili bir mekanizma… Türkiye ve Irak arasında…Irak ve Türkiye’nin delegasyonlar göndererek bu konuyu çözmesi için….Biz hazırız… Bu yol ancak diyalog ile açılır. Irak ve Türkiye arasında… Bu konunun görüşülmesi konusunda hiçbir tereddüdümüz olmadı. Böyle bir teklif olmadı mı?
"Hayır. Olmadı." Kerkük konusuna dönecek olursak.. Referandum için belirlenen zaman çizelgesi, iki önemli adım gerçekleşmediği için işe yaramadı. Nüfus sayımı konusunda sorun yaşandı. Şimdi ne olacak? "
Türkiye neden Kerkük ile bu kadar ilgili?
" Neden olduğunu düşünüyorsunuz? "Hayır, ben size sordum…"
Kerkük bir Türk şehri mi?
"Hayır. Ama bu önemli bir sorun. Sizinle açık konuşayım. Neden Türkiye’nin Kerkük ile alakası olsun?"
Söyleyeceğiniz bu kadar mı?
"Evet!. Bu bir Irak kenti. Anayasal bir süreç var. Bu süreçte şehirdeki hiçbir topluluğa karşı ayrımcılık yapılmayacak. Şeffaf olacak. Açık olacak. Adaletsizlik yapıldı. Bu adaletsizliğin yeniden ele alınması gerekli. Hepsi Anayasamız uyarınca. O yüzden ülkemin bir parçası Türk siyasetçileri, gazetecileri hatta generalleri tarafından mevzu bahis edilince biz de çok duyarlı oluyoruz. Aynı zamanda Türkiye’de Irak’ın toprak bütünlüğüne ve birliğine saygı göstereceğini söylüyor. Bu tür ifadeleri duyduğumuz zaman insanların siniri bozuluyor. Bu Irak hükümetinin egemenliğinin altındaki bir konu. Türkiye Yunanistan’ın İzmir’İn nasıl düzenleneceği konusundaki müdahalesine tahammül etmez… Bunu kabul eder misiniz?" Ama gazeteci benim soruları ben soruyorum!! "
Ben de size bunu soruyorum… Böyle bir şeyi kabul eder miydiniz?
" Benim bunu yanıtlamam gerektiğine inanmıyorum… Ben gazeteciyim ve soruları ben soruyorum… "Ama bu aynı şey… Sadece ben değil… Her Irak vatandaşı aynı şeyi hissediyor. Başka bir ülkenin Irak’ın egemenliğine karışması kesinlikle kabul edilemez."
Referandum yıl sonuna kadar gerçekleşecek mi?
"Hayır, hayır. Bazı adaletsizliklerin giderilmesi lazım. Saddam’ın haksız yere Kerkük’e getirdiği insanların, Baas rejimin yerleştirdiklerinin geri gitmesi gerekli. Bu doğal bir göç olmadı. Zorlanan bir ırkçı siyasetle Kerkük’te bölgenin demografik bileşeni değiştirilmeye çalışıldı. Bu bir gerçek. Bu belgelendi… Devlet başkanının verdiği kararlar var. Bunun düzeltilmesi gerekli. İkinci olarak… Kerkük’te sayım yapılması gerekiyor. Üçüncü olarak referandum yapılır. Zamanlama olarak 2007 sonu kararlaştırılmıştı. Ama süreç gecikti. Normalleşmeye yönelik adımlar atıldı ama tamamlanmadı. Sayım olması gerekiyor ondan sonra referandum yapılabilir. Hükümet görevlileri de size aynı şeyi söyleyecektir. Anayasa ne diyorsa o uygulanır. Meclisin referandumu 2008’e kadar ertelediği söyleniyor.
"Yo… Hayır…"
Bu hedefler ne zaman gerçekleşecek?
"Komisyonlar hazırlandı. Bir bakan komisyonu yönetiyor. Irak Anayasası dışında hiçbir dayanak yok. Bu Anayasa için 10 milyon insan oy verdi."
Yani referandumun kesin bir tarihi yok mu?
"Adımların referanduma gelene kadar birer birer izlenmesi gerekiyor. Herhangi bir gecikme açıklaması yapılmadı. Bu önlemler alınmasa da referandum gene de yapılır… İptal edilmez."
Hala gündemde o zaman…
"Evet."
Yeni bir konuya geçelim. ABD komutanı David Petraeus ilerleme raporu hazırladı. Rapor Irak hükümetini mezhep ayrımcılığı yapmakla suçluyor. Bu mezhep kavgası da siyasi uzlaşmayı engelliyor. Böylece ülkenin tümündeki güvenlik etkileniyor.
"Rapor bugün açıklanacak. Yargıya varmak için çok erken. Bana söylediğiniz şeyleri duymadım. Bu önemli bir değerlendirme raporu. Güvenlik durumu, ABD’nin tutumu, siyasi açıdan da ABD kongresine ilerlemeleri anlatan bir rapor, ulusal uzlaşma, yasama gibi konular rapora yansıyacaktır. Bu önemli bir rapor ama hazır, sihirli çözümler sunmuyor. Durum halen zor. Askeri açıdan başarılar var, direnişçiler Bağdat’ın bir çok yerinden uzaklaştırıldı, El Anbar gibi bölgelerde istikrar sağlandı, insanlar teröristlerin yanından ayrılıp hükümetin saflarına katıldı, kendi silahları ile kontrolü ele alanlar oldu, ama siyasi önlemler ve hizmetler ile bu desteklenmezse, hükümet görevini yapıp boşluğu doldurmazsa, Irak güvenlik güçleri devreye girmezse, bu durum fazla uzun sürmez. Ayrıca ABD birlikleri 2008 yılında bile yeniden konuşlandırılabilir. 2008 seçim yılı olduğu için ABD bazı askerleri geri çekebilir. Amerikan kamuoyu askeri yükümlülüklerinin açık uçlu olmasını istemiyor. Bugün bu raporun nasıl çıkacağını göreceğiz ve Irak hükümeti olarak bizim de söyleyeceklerimiz olacak. Petrol kanunu, Baas üyelerinin listesi ve yerel seçimler gibi konular da çözülemedi… Kıstaslar Iraklılara ait, Amerikalılara değil… Kıstaslar ülkemizin geleceği ile ilgili… Refahın paylaşılması… Anayasal reform… ABD’nin iç politikasının zaman baskılarına tabi olamazlar. Biz bunu yüzde 50 + 1 gibi basit çoğunlukla yapmıyoruz… Aksi takdirde hepsini Meclis'ten geçirirdik. Ulusal uzlaşma istiyoruz. Bu hep gündeme geliyor, demokratik kurallar uyarınca çalışsaydık, bir haftada hallederdik."
Petrol kanunu ne zaman Meclisten geçecek? Ne gibi değişiklikler getiriyor?
"Meclis'teki bloklar arasında bir anlaşma var. Bu tamam. Büyük bir ihtimalle geçecek. Petrol ve gaz zenginliği tüm Iraklıların malı. Tüm gelirler merkeze gelecek. Nüfus ve gereksinimler uyarınca yeniden dağıtılacak. Federal bir kurul tüm anlaşmaları kontrol edecek. Petrol sözleşmelerinin onayında sözü geçecek. Bu dengeli bir yasa, ülkenin birliğini bozmuyor. Adil olarak zenginlikler tüm bölgelere eşit bir şekilde dağılacak. Herkes kazanacak."
Irak ordusu ve polisi ülkeye ne zaman hakim olacak?
"Bir zaman çizelgesinden bahsetmek zor. Bu bir süreç. Yeni orduyu yaratmakta ilerlemeler kaydettik. İçişlerinde sorunlarımız var. Polisin, özel birliklerin temizlenmesi gerekiyor. Mezhepçi, organize suça bulaşmış unsurların uzaklaştırılması lazım. Bu birimler doğru standartlarla kurulmadı. Ama ülkenin bir çok yerinde Irak güvenlik güçleri kontrolde, ABD değil. 8 il tamamen Irak kontrolünde. Kuzeyde de güneyde bu halen devam eden bir süreç bu. Tam kontrolü almaya henüz hazır değiliz. İçeride ve dışarıdaki bazı odaklar güven eksikliği yaratıyor. İyi teçhiz edilmiş, kendini savunabilen bir Irak ordusu henüz yok."
Irak’ın geleceğinde nasıl bir manzara var? Birçokları ülkenin bölüneceğini söylüyor.
"Demokratik bir ülke olacak. Federal ve birleşik bir Irak olacak. Bu vizyon Anayasamızda yazılı. Çok uluslu birlikler aniden çekilirse Irak parçalanır. İç veya mezhepler arası savaş çıkarsa bölünür. Bölgesel savaş da bu sonucu verir. Türkiye, İran ve diğer Arap ülkeleri gibi komşu ülkeler müdahale ederse, kesinlikle parçalanır. Terörün Irak’ı ele geçirmesi de diğer bir tehdit. Kimse ülkemizin parçalanmasını istemiyor. Türkiye’de ve dünyanın bir çok yerinde Kürtlerin Irak’ın ulusal birliğine yönelik bir tehdit olduğu iddia ediliyor. Halbuki biz Irak’ın ulusal birliğini bir arada tutan bir güç olduk. Birçok yanlış anlaşma var."
Sizce tüm mezhep ve dinler Irak’ta yan yana yaşayabilir mi?
"Tüm siyasi liderler Irak’ın toprak bütünlüğü ve birliği için çalışıyor. Demokratik, Federal ve birleşik bir Irak istiyoruz. Çoğunluk bu hislere sahip. Küçük bir azınlık her şeye muhalefet ediyor. Amerikalılara karşı savaşmak adı altında bunu yapıyorlar. Aslında kimse ülkenin bölünmesini istemiyor. Irak ancak birlik içinde kurtulabilir."
Kuzeydeki Kürtler de bunu istiyor mu?
"Evet, onların seçilmiş liderleri var. Sokaktaki insanların ne dediğinden bağımsız olarak, bu seçilmiş görevliler birleşik bir Irak istiyor ve bu yönde çalışıyorlar."
Son sorum: bölünmenin kaçınılmaz olduğunu varsayalım, özellikle Türkiye, İran ve Suriye gibi komşu ülkeler açısından bunun sonuçları ne olur?
"Dün burada yer alan konferansta da söylendiği üzere, Irak projesi başarısız olursa, bölge de başarısız olur. Hiç kimse, Irak zor bir zaman geçiriyor, izleyelim ve hiçbir şey yapmayalım diyemez. Her ülke etkilenir.
Ekim’de İstanbul’da yapılacak olan Dışişleri Bakanları toplantısından ne tür beklentileriniz var?
"Dün bu toplantının İstanbul’da yapılması kararını aldık. Türk delegasyonu bu öneriyi yaptı. Dolu bir gündemimiz var. Güvenlik, enerji, göçmenler konusundaki komisyon raporları sunulacak. Komşularımızdan eylem bekliyoruz, laf değil. İçten destek ve bağlılık istiyoruz. Türkiye ile ilişkilerimiz her zaman iyi olmuştur. Sadece PKK’ya karşı savaşmakta değil, ticaret, ekonomi, yeniden inşaat, yakıt ve enerji, elektrik, su gibi bir çok ortak çıkaralanımız var. Karşılıklı saygıya dayalı bir çalışma ortamını çok istiyoruz. İstikrarlı ve müreffeh bir Irak’ın Türkiye’ye de büyük yararı dokunacaktır." Sayın Zebari Teşekkür ederim...
Tarih Bülteni

0 Yorum yapılmış.

Yorum Gönder

*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.

 

Tarih Bilgi Ambarı Copyright 2007-2009