Deniz ALTINBAŞ
Danimarka’da Hz. Muhammed’in başında bomba şeklinde bir sarıkla karikatürize edilmesinin, Müslümanların tepkilerinin protesto gösterilerine dönüşmesinin ve krizin bütün Avrupa ile Orta Doğu’ya yayılmasının üzerinden iki yıl geçmedi. Bu kez İsveç’te bir heykelin eskizi olarak Nerikes Allehanda adlı gazetede yayımlanan resim Danimarka’daki karikatürden çok daha ağır. Türbanlı ve sakallı bir insan başının köpek vücutlu olarak tasarlandığı ve bir yol kavşağına konulması planlanan heykele verilen isim önemli: “Göbekli Kavşak Köpeği Olarak Muhammed”.
Danimarka’daki karikatüre dünyadaki Müslümanların tepkileri üzerine, diğer Avrupa ülkelerinin de aynı resmi yayımladıkları gibi saygısızlığı sürdüren ve tahrik etmeye yönelik davranışın aynısı bu sefer de sergilendi. Diğer gazetelerin de “ifade özgürlüğü” çerçevesinde aynı çizimi yayımlamaları ülke içindeki gösterileri arttırırken, İran ve Pakistan’ın İsveç’i resmî düzeyde protesto etmelerine kadar ulaştı.
Editör, yaptığı açıklamada, bunun için özür dilemeyeceğini ve Müslümanların kendisinden istediği ‘bir daha aynı şeye yapmama sözünü’ veremeyeceğini ifade ederken, tüm dinler gibi İslam’ın da mizah malzemesi olarak kullanılmasına izin verilmesi gerektiğini belirtti. Diğer taraftan, geçen yılki olaylara da değinerek bu çizimlerin Danimarka’nın Jyllands-Posten gazetesinde yayımlanmış olan karikatür gibi “kalitesiz” olmadığını vurguladı.
İsveç Başbakanı Fredrik Reinfeldt, İsveç’in farklı inançlara sahip insanların karşılıklı saygı içinde birlikte yaşadığı, aynı zamanda, gazetede yayımlananlarla ilgili siyasi karar almamayı da temsil eden ifade özgürlüğüne bağlı bir ülke olduğunu söyledi. Böylece başbakan, resmî düzeydeki protesto, kınama ve uyarılara yolu kapatmış oldu; çünkü yayınlar konusunda hükümetin müdahalesinin asla olamayacağı açıkça ifade edildi.
Açıklamaların en ilginci ise heykeltraş Lars Vilks tarafından yapıldı. Köpek temalı bir sergiye katılması için kendisine gelen davet üzerine söz konusu “eser”i tasarladığını ileri sürdü. Aslında köpek temasına eleştirel bir boyut getirmek üzere yola çıktığını ancak çalışmasının yön değiştirdiğini belirten Vilks, neden bütün dinleri eleştiriyoruz da İslam dinini eleştiremiyoruz sorusunu sordu. Protesto olabileceğini beklediğini ancak Müslümanlara hakaret etme amacında olmadığını, kendisinin İslam ya da yabancı düşmanı bir kişiliğe sahip olmadığını ifade etti.
Pek çok sanat galerisinin Vilks’in çalışmalarını reddettiği biliniyor. Ülkede sanatta özgürlüğün sınırları tartışılırken, Hristiyan ve Yahudi simgelerinin mizah malzemesi yapılabildiği, aynı durumun Müslümanlar için de geçerli olması gerektiği ağırlıklı olarak ileri sürülen nokta.
İslam dininde peygamberin resmedilmesinin yasaklanmış olması bir tarafa, bir dinin aşağılanması ve hakarete uğraması söz konusu. Danimarka’da Hz. Muhammed’i terörist gibi resmeden karikatürü yayımlayan gazeteye 2003 yılında bir okur tarafından gönderilen Hz. İsa karikatürünün “Hristiyanları rencide edeceğinden çekinerek” basılmamış olduğu ileri sürülüyordu. Avrupa’da Nazi sembollerinin kullanımı yasak; Yahudilere yönelik soykırım yapılmadığını savunmak suç. Avrupa gazetelerinin, rahipleri eşcinsel olarak resmetmesi yasak olmamakla birlikte, “toplumsal değerlere uygun olmadığından” kabul görmeyecek, tepki alacak bir durum. Avrupa’da ifade özgürlüğü, hem kanunlarla hem de normlarla zaten sınırlı. Bu bakımdan, Avrupa’nın ifade ve basın özgürlüğünün arkasına sığınmasının, gerçekçi olmadığı iddia edilebilir.
İslam dininin Hristiyanlıktan sonra gelmesi, Hz. Muhammed’in son peygamber olması ve Kur’an-ı Kerim’de Hz. İsa’nın yer alması iki dinin birbirine bakışında büyük etkiye sahip. Müslümanlar, Hristiyanların değerlerini ve peygamberini tanırken ve bu dinin mensupları ile simgelerine saygı gösterirken, benzer bir tanıma karşı taraf için söz konusu olmadığından aynı derece saygı ve kabulü görememekte. Tarih boyunca yabancı kültürleri; cüzzamlı, fahişe, eşcinsel gibi marjinalleri ve kendilerinden olmayanları ya asimile ya da imha etme yoluna gitmiş olan Avrupa’nın Müslümanlarla birlikte yaşamayı ve ifade özgürlüğü ile saygı arasındaki çizginin nasıl korunacağını öğrenmesi daha zaman alacak gibi görünüyor.
Danimarka’daki karikatüre dünyadaki Müslümanların tepkileri üzerine, diğer Avrupa ülkelerinin de aynı resmi yayımladıkları gibi saygısızlığı sürdüren ve tahrik etmeye yönelik davranışın aynısı bu sefer de sergilendi. Diğer gazetelerin de “ifade özgürlüğü” çerçevesinde aynı çizimi yayımlamaları ülke içindeki gösterileri arttırırken, İran ve Pakistan’ın İsveç’i resmî düzeyde protesto etmelerine kadar ulaştı.
Editör, yaptığı açıklamada, bunun için özür dilemeyeceğini ve Müslümanların kendisinden istediği ‘bir daha aynı şeye yapmama sözünü’ veremeyeceğini ifade ederken, tüm dinler gibi İslam’ın da mizah malzemesi olarak kullanılmasına izin verilmesi gerektiğini belirtti. Diğer taraftan, geçen yılki olaylara da değinerek bu çizimlerin Danimarka’nın Jyllands-Posten gazetesinde yayımlanmış olan karikatür gibi “kalitesiz” olmadığını vurguladı.
İsveç Başbakanı Fredrik Reinfeldt, İsveç’in farklı inançlara sahip insanların karşılıklı saygı içinde birlikte yaşadığı, aynı zamanda, gazetede yayımlananlarla ilgili siyasi karar almamayı da temsil eden ifade özgürlüğüne bağlı bir ülke olduğunu söyledi. Böylece başbakan, resmî düzeydeki protesto, kınama ve uyarılara yolu kapatmış oldu; çünkü yayınlar konusunda hükümetin müdahalesinin asla olamayacağı açıkça ifade edildi.
Açıklamaların en ilginci ise heykeltraş Lars Vilks tarafından yapıldı. Köpek temalı bir sergiye katılması için kendisine gelen davet üzerine söz konusu “eser”i tasarladığını ileri sürdü. Aslında köpek temasına eleştirel bir boyut getirmek üzere yola çıktığını ancak çalışmasının yön değiştirdiğini belirten Vilks, neden bütün dinleri eleştiriyoruz da İslam dinini eleştiremiyoruz sorusunu sordu. Protesto olabileceğini beklediğini ancak Müslümanlara hakaret etme amacında olmadığını, kendisinin İslam ya da yabancı düşmanı bir kişiliğe sahip olmadığını ifade etti.
Pek çok sanat galerisinin Vilks’in çalışmalarını reddettiği biliniyor. Ülkede sanatta özgürlüğün sınırları tartışılırken, Hristiyan ve Yahudi simgelerinin mizah malzemesi yapılabildiği, aynı durumun Müslümanlar için de geçerli olması gerektiği ağırlıklı olarak ileri sürülen nokta.
İslam dininde peygamberin resmedilmesinin yasaklanmış olması bir tarafa, bir dinin aşağılanması ve hakarete uğraması söz konusu. Danimarka’da Hz. Muhammed’i terörist gibi resmeden karikatürü yayımlayan gazeteye 2003 yılında bir okur tarafından gönderilen Hz. İsa karikatürünün “Hristiyanları rencide edeceğinden çekinerek” basılmamış olduğu ileri sürülüyordu. Avrupa’da Nazi sembollerinin kullanımı yasak; Yahudilere yönelik soykırım yapılmadığını savunmak suç. Avrupa gazetelerinin, rahipleri eşcinsel olarak resmetmesi yasak olmamakla birlikte, “toplumsal değerlere uygun olmadığından” kabul görmeyecek, tepki alacak bir durum. Avrupa’da ifade özgürlüğü, hem kanunlarla hem de normlarla zaten sınırlı. Bu bakımdan, Avrupa’nın ifade ve basın özgürlüğünün arkasına sığınmasının, gerçekçi olmadığı iddia edilebilir.
İslam dininin Hristiyanlıktan sonra gelmesi, Hz. Muhammed’in son peygamber olması ve Kur’an-ı Kerim’de Hz. İsa’nın yer alması iki dinin birbirine bakışında büyük etkiye sahip. Müslümanlar, Hristiyanların değerlerini ve peygamberini tanırken ve bu dinin mensupları ile simgelerine saygı gösterirken, benzer bir tanıma karşı taraf için söz konusu olmadığından aynı derece saygı ve kabulü görememekte. Tarih boyunca yabancı kültürleri; cüzzamlı, fahişe, eşcinsel gibi marjinalleri ve kendilerinden olmayanları ya asimile ya da imha etme yoluna gitmiş olan Avrupa’nın Müslümanlarla birlikte yaşamayı ve ifade özgürlüğü ile saygı arasındaki çizginin nasıl korunacağını öğrenmesi daha zaman alacak gibi görünüyor.


0 Yorum yapılmış.
Yorum Gönder
*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.