Saul Landau ve Farrah Hassen
"Kötü Yönetim" mi veya başlangıçtan başarısızlığın belli olması mı?
Irak'ın işgal edilmesi ve savaşı her türden entrikacıyı cezp etti. Kenneth Pollock, Saddam Hüseyin'in Kitle İmha Silahları'na sahip olduğuna bizi ikna etti. Sonradan hatasını kabul etti. Şimdi Pollock ve Michael O'Hanlon kazanabileceğimiz ilan ediyorlar.
Bağdat'ın yeşil hattında rehberler eşliğinde bir gün geçirerek kendileri için bunu belirginleştirdiler.
Başkanlık adayı senatör Joe Biden, Irak'ın sınırlarını tekrar çizmek için bir plan keşfetti. Hillary, bataklıktan dolayı kukla Irak hükümetini suçlamak için başarıya ulaşamamış Yönetim yetkililerine katıldı. Bush, Irak'tan geri çekilme zamanı istediklerinden dolayı Demokratları suçluyor.
24 Ağustos'ta aşırı şahin olan Kansas Dış Savaşlar Gazileri'ne yaptığı bir konuşmada başkan dolaylı olarak ABD'nin zamanı gelmeden Vietnam'dan geri çekilişinin dehşetlerinden bahsetti. Acaba Bush çekilmeden önce daha fazla Amerikan askerinin ölmesi gerektiğini mi yoksa daha fazla Vietnamlı sivilin ölmesi gerektiğini mi kastetti?
Üniversitedeyken de Bush'un ne tarih ne de yönetim bilimi notu iyiydi. Robert Dallek (Nixon ve Kissinger: Yönetimdeki Ortaklar, 2007) Bush'un çarpıtmaları "aklımın sınırlarını zorluyor" dedi. Dallek, Washington Post'a "Biz 10 yıl Vietnam'daydık. Vietnam'a, II. Dünya Savaşı'nda gerçekleştirilen bombardımanlarda kullanılan bombalardan daha fazla bomba bıraktık. Bir dış çatışmada ikinci büyük kayıp olarak 58,700 amerikan askerini kaybettik. Ve istediğimizi elde edemedik." dedi. Dallek, "Biz, II. Dünya Savaşı'nda savaştığımızdan zaman olarak daha uzun bir süredir Irak'tayız. Bu bir felakettir. Fakat bu felaket oradan çıkışımızın değil oraya girişimizin sonucu olan bir felakettir" şeklinde bir eklemede bulundu. Bazı Bush eleştirmenleri oraya "giriş" kısmından söz etmekten kaçınıyorlar ve sadece Bush'un işgal sırasındaki "aptallığı" üzerinde yoğunlaşıyorlar.
Yeni bir belgesel, imparatorluk okulunu etkili yönetmeyi yansıtıyor. "Son Görünmüyor" adlı belgeselde Charles Ferguson, "keşke doğru bir şekilde yönetilseydi"nin savunusunu yapıyor. Modern belgeselleri simgeleme noktasına gelen bir tarzda--video üzerinde power point sunumları--Ferguson, Bush ve arkadaşlarının savaşı ve savaş sonrası yeniden yapılandırma çalışmalarını kabaca kötü yönettiklerinin savunusunu yapmak için Irak savaş ve işgaline katılanların ikna edici bir heyetini bir araya getiriyor. ABD işgalinin başlangıcında Bağdat'ta çalışan ve 1997 ile 2001 yılları arasında Yemen büyükelçiliği yapan Barbara Bodine "yeniden inşayı yanlış yapmanın 500 yolu ve iyi yapmanın iki veya üç yolu var" dedi. "Anlayamadığımız şey, biz yanlış olan 500 yoldan da geçiyorduk."
Nisan 2003'te Bağdat'ın düşmesinin ardından ABD güçleri, Arapça konuşabilecek personel yetersizliklerini, yetersiz telefon servisini ve Bağdat'ın tahkim edilmiş Yeşil Bölge'sinin dışındaki Iraklıların gönüllerini ve zihinlerini kazanmaya yönelik bir planlarının olmadığını fark ettiler.
Ferguson'un konuşan eleştirel adamları, eski Dışişleri Bakanı yardımcısı Richard Armitage'den, Colin Powell'ın yaveri Albay Lawrence Wilkerson'a (2002–2005), eski Ulusal İstihbarat Konseyi Başkanı Robert Hutchings'dan Irak'ın BM nezdindeki büyükelçi vekili Faysal el-Istrabadi ve ABD deniz kuvvetlerinden subay olan Seth Moulton'a kadar uzanmaktadır. Bunların çoğu Bush'un hatalarından şikâyet ediyor: Irak'ın başlangıçtaki fethinden sonra ordu, yağmacılığı önlemek için hiç bir şey yapmadı; Bush, Baas Partisi'ni ve onu yöneten hükümet bürokrasisini dağıttı; Bush 400,000 kişilik ordunun dağıtılmasını emretti ve hemen uygun geçici bir Irak hükümet kurmadı.
Filmin yorumcuları eğer bu hatalar olmasaydı Washington'un kirli diktatörü tahtından indirip Irak'a demokrasi getirmiş olabileceğini ima ediyorlar. Onlar, Bush, Rumsfeld, Cheney ve onların Paul Wolfowitz ve Doug Feith önderliğindeki neocon entelektüelleri ile politika üreticilerini suçluyorlar. Bu cahil politika inekleri, "aşırı özelleştirme" görevi ile J. Paul Bremer'i gönderdiler. Bremer, bölgedeki tecrübeli insanlarla danışma içindeymiş gibi göründü fakat General Jay Garner, Albay Paul Hughes ve başlangıçta Bush'un istilasının diğer destekçilerine (Ferguson, büyükelçi Bodine'nin, Bush'un savaşına muhalif olduğunu iddia ediyor) göre, Bremer onlara asla kulak asmadı. Onun programı, Irak gerçekliğiyle dalga geçiyordu.
Film, Bush'un savaşa niçin girdiğinden, halkı nasıl aldattığını ve onlara nasıl yalan söylediğinden bahsetmiyor. Onlar aynı zamanda Bush'un sürekli kuralları kendi lehine değiştirmesine de değinmiyorlar: Saddam Hüseyin'i devirip Irak'a demokrasi getirmek, ABD'yi güvenli bir hale getirmek ve geri çekilmenin sonuçlarına müsamaha gösterme durumunda olmamak için Kitle İmha Silahları tehdidinin ortadan kaldırılması ve Irak'ın el-Kaide bağlarının yok edilmesi gibi bahanelere asla değinmiyorlar.
Filme iyi uyarlanmış konuşmacılar, Bağdat'ta kesin zafer ve başarıyı ifade eden Bush ve Rumsfeld'in klipleriyle aynı yayın zamanını paylaşıyorlar. Fakat film yapımcısı, kamera görüntü uzmanlarına, zengin ve bozuk bir fırlamanın—Büyük Gatsby'ın Jay ve Daisy Buchanan'ın eşyaları ve yaratıkları nasıl mahvettiklerini ve diğer insanların karmaşayı temizlemelerine izin verdiklerini hatırlayın—"bir savaş zamanı başkanı" olarak mucizevî bir şekilde karakter değiştirerek Amerikan etkinliğinin bir modeline dönüşmesinin niçin kavranması gerektiğini sormuyor. Sanki birileri etkili bir şekilde savaş yönetiyor!
Ferguson'un bu sorunla yüzleşmedeki başarısızlığı, filmin temel önerme problematiğini oluşturuyor.
Ferguson, Bush bir yeniden yapılandırma programına sahip olmadığı için dünya, günlük kargaşa içindeki bir ülkeyi seyrediyor imasında bulunuyor. Film, Bush, Cheney ve Rumsfeld'in, Ekim 2001'de Saddam sonrası bir Irak planlamak için başlanan Dışişleri Bakanlığı'nın kapsamlı "Irak'ın Geleceği" projesini nasıl görmezden geldiklerinden bahsediyor. Bu projeyi bir rehber olarak kullanmakla sanki Bush, Irak'ı "onarabilirmiş" gibi kamera 13 ciltlik çalışmaya zumlanıyor.
Diğer önemli kusurlarının arasında, söz konusu çalışmanın yazarları, Iraklıların "Sünni", "Şii", "Kürt" ve "Türkmen" olarak bölüneceklerinden bahsetmemeleri de var. Dışişlerinin "bilginleri" mezhep savaşlarını öngörmediler. Bush ve Rumsfeld gibi onlar da istiladan sonra Iraklı kimliğinin bozulmamış olarak kalmaya devam edeceğini varsaydılar. Fakat onlar "Irak halkına yeni bir gelecek söz verildi ve onlar bu sözün sonuçlarını hemen görmek isteyeceklerdir. Yeni rejimin ve ABD'nin güvenilirliği bu verilmiş olan sözlerin ne kadar kısa zamanda gerçekliğe dönüştürüldüklerine bağlı olacaktır" şeklinde uyarıda bulundular.
"Irak'ın Geleceği" projesi—Bush yönetimi gibi—aralarında mülteci krizi, Irak'taki, İran nüfuzu, mezhepçi şiddet ve Irak'ta el-Kaide'nin ortaya çıkmasının da olduğu daha büyük güvenlik meselelerini dikkate almadı. İdeal yeniden yapılandırma planları bile asıl günahı ortadan kaldıramaz: bu günah Irak'a karşı girişilen gayri meşru savaştır.
Filmin en iyi kısımları, Iraklı sivillerin ve ABD askerlerinin düşüncelerini veriyor fakat işgalin ilk günlerini gösterdiğinde (aktör Campbell Scott'ın anlatısını aşırı kullanarak) power pointe geri dönüyor. Bununla birlikte ilgili Kongre Üyeleri, ABD'yi Irak'tan koparmak için "Son Görünmüyor"u mühimmat cephaneliklerine eklemelidirler. Savaşını uzatmak için Bush destek ararken bu film onun yönetiminin beceriksizliklerini ve onun günlük faaliyetlerinin aptallığını gösteriyor.
Film, ABD'nin Irak'ta nasıl bir usul izlemesi gerektiği sorusuna değinmeyen "gerekli" tanıklıkların koleksiyonudur: Irak'tan derhal veya aşamalı çekilmek veya süresiz olarak kalmak ve "ilerleme"nin olmamasından dolayı kukla hükümeti ve İran'ı suçlamak. Beceriksizliğe iki saatlik tanıklıktan sonra, biz Gabriel Kolko'nun gözlemini hatırladık: savaşlar farz edildikleri gibi olmazlar. Neşesiz görünen teğmen Seth Moulton "Siz bana Amerika'nın yapabileceği şeyin bu olduğunu mu söylüyorsunuz?" diye soruyor.
Cevap "evet"tir.
Vietnam da, ABD ordusu dört milyon Vietnamlıyı öldürdü ve savaşı kaybetti. Irak'ı kimin daha iyi "yöneteceği" tartışmasına devam etmektense Demokrat başkanlık adayları Irak savaşını, Kore ve Vietnam savaşlarının ışığında düşünüp savaşmanın kendisiyle ilgili değerlendirmeleri hakkında tekrar düşünmelidirler.
Saul Landau'nun yeni kitabı "Bir Bush ve Pürüzsüz Dünya"dır. Politik Çalışmalar Enstitüsü'nün burslu araştırmacısıdır. Farrah Hassen, Politik Çalışmalar Enstitüsü'nün bir Seymour Melman burslu araştırmacısıdır.
0 Yorum yapılmış.
Yorum Gönder
*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.