7 Ekim 2007 Pazar

Çin'in Teknolojik Atılımının Öteki Tarafı:Sanayi Casusluğu


Değiştir
Ali KÜLEBİ (Tusam Başkanvekili)

Konu ile ilgili; Çin'in 4 Buluşu


Teknolojide ileri olan Batılı ülkelerin son zamanlardaki en önemli sorunu, yıllar boyu çalışıp geliştirdikleri buluşların, uygulamaların çalınıp başkalarınca kullanılması. Geçmişte özellikle savunma ve uzay sanayinde Amerikan teknolojik sistemlerini çalanlar Ruslardı. Hatta bir ara iş o boyutlara varmıştı ki, Sovyetler Birliği’nin bazı uçaklarının görüntüsü bile Amerikan platformlarının aynısıydı.
Endüstriyel casusluk hemen her iddialı ülke tarafından teknolojik yönden gelişmiş her ülkede gerçekleştiriliyorsa da, günümüzün bu konudaki şampiyonunun açık ara ile Çin olduğu çok yaygın bir kanı. Çin’in sanayi sıçramasının her alanda çok ileri teknolojik atılımlar yapıyor olması da bu bakımdan bir rastlandı değil. Çin başta ABD, Almanya, Japonya ve Fransa hemen her yerde, bu ülkelerin yıllar boyunca endüstrinin her alanında gerçekleştirdikleri teknolojik gelişmeleri yeri gelince birkaç dakika, saat veya günde kopya edip üretime, uygulamaya sokuyor olması bugünlerde artık açıkça sözü edilen bir husus.
Bir anlamda Çin’in dünyaya egemen olma hedefine ait politikalarının en hızlı aracı ve yöntemi bu. Ama işin bir başka ilginç, komik yönü var ki o da, Batılıların geçmişte Çinlilerin buluşu olan barut, porselen gibi teknolojik yenilikleri onlardan çalmış olmaları. Yani bir anlamda bugün Çinliler geçmişin öcünü onlardan misliyle alıyorlar.

ÇİNLİLERİN SANAYİ CASUSLUĞU ÖYKÜLERİ

Teknolojik atılımda hazıra konmak isteyen Çin, yurt dışındaki öğrenciler, akademisyenler, sanayi tesislerini ziyaret eden teknisyenler, diplomatlar gibi sayıları onbinleri bulan Çinlilerin tamamını bilgi toplamada kullanıyor. Hedef ülkeler de başta ABD, Almanya ve Japonya. Ama bu işten Rusya, Fransa ve İngiltere’nin de ciddi şekilde nasiplerini aldıkları iddia ediliyor. Çin’in içinde üretim yapan yabancı firmalar da Çin casusluğunun hedeflerinden. Yapılan araştırmalar, Çin’in sanayi casusluğu ile ilgili girişimlerinin büyük bir bölümünün Çin devlet kuruluşları, araştırma enstitüleri veya üretime dönük firmaları tarafından yapıldığı da tespit edilmiş. Özellikle ABD’nin Federal Araştırma Bürosu’nun (FBI) açıkladığı üzere olayın temelinde Amerikalıların para kazanma hırsı ile Çinlilerin bol miktardaki parasının buluşması var. Yani Çinliler, parayla da hazır bilgi satacak adamları her yerde ve özellikle ABD’de rahatlıkla buluyorlar.
Çin’in sanayi casusluğunun hızlı ve sonuçlarından zerre kadar endişe etmediği, durdurulamaz boyutlarından nasibini alan firmalar artık sonuçlara bazen bilerek de katlanıyorlar. Yapacakları fazla bir şey yok. Çünkü biliniyor ki kısa bir süre önce bizzat Alman Şansölyesi Angela Merkel’in bürosundaki bilgisayarlara insan eli girmemişse bile Çin’e ait olduğundan şüphelenilen Truva atları sokulmuştu. Hatta öteki stratejik Alman bakanlıklarının bürolarındaki bilgisayarlar da aynı akıbete uğramıştı. Geçen haftalarda benzer bir Truva atının virüs olarak Amerikan Savunma Bakanı’nın bilgisayarında da bulunduğu açıklandı. Her alanda stratejik bilgilere ulaşma amacındaki Çin’in bizzat humint (insana dayanan istihbarat) yoluyla teknoloji kopyalamasına dair de örnek olaylar anlatılıyor.
Geçmişte Çin’e rahatlıkla otobüs satan Alman NEOPLAN firması bugün artık bu olanaktan ciddi ölçülerde mahrum. Çünkü Çinliler Neoplan otobüslerinin hemen hemen aynısını Zonda diye üretmeye başladılar.
Bugünlerde Alman Siemens ve Thyssen-Krupp firmalarının mühendisleri hala şoktalar. Çünkü 2004 yılında Şanghay’daki bir fuarda gösterilen, manyetik alanda yol alan Alman Transrapid treninin bir benzerinin daha Almanya’da tam olarak işletmeye geçmeden CM1-Dolphin adıyla Çin’de birkaç ay içinde çalışmaya başlayacağı açıklandı.
Yine bir Alman teknik heyetinin Çin’de kalacakları otele yerleşmelerinin ertesi günü, Çinli muhatapları ile görüşmeye başladıklarında, yalnız kendilerinin bildikleri özel teknik ayrıntıların karşı tarafça bilindiğini öğrenmeleri de ilginç olaylar arasında sayılmakta. Bu bilgilerin tek kaynağının dizüstü bilgisayarlarında olduğu ve Almanların bir süre otel barında vakit geçirdiklerinde bilgisayarlarını odalarında bırakmış olmaları olayın perde arkasını açıklamadaki varsayım. Çinlilerin özel bilgilere sahip yabancı heyetleri, bizzat gizli işlerini hızlı halledecekleri ve bu amaçla kullandıkları otellere yerleştirdikleri de bilinen bir gerçek.
2004 yılında ABD’de FBI tarafından ortaya çıkarılan bir olayın kahramanının da bizzat Pekin’in doğrudan yönlendirmesiyle faaliyette bulunduğu tespit edilmiştir. Buna göre, 1985 yılında Amerikan vatandaşı olan 60 yaşlarındaki bir Çinli mühendis, Amerikan Donanması’nın denizaltı geliştirme programında çalışırken yüksek güvenlik soruşturmasından geçmiş olduğu halde, “uçak gemisi elektroniği” ve “denizaltı güç” sistemleri konusundaki gizli bilgileri bilgisayarına aktardıktan sonra yakalanmıştı. Bu mühendisin evinde yapılan araştırmalar, yakın arkadaşı olan bir başka Çinli mühendisin de ona aktardığı özel teknik bilgilerin ele geçmesini sağlamıştı. Boeing’de çalışan bu mühendiste başka uçak ve uzay geliştirme programlarına ait gizlilik dereceli önemli bilgiler ele geçirildi.
Yine yakın tarihte, San Jose, California’da, yakalanan iki Çinli mühendisin çalıştıkları iletişim teknolojileri üreten firmalardan çaldıkları bilgisayar yongaları ile ilgili gelişmeler de Amerikan basınında yer almıştır. İşin ilginç yanı bu iki mühendisin çaldıkları bilgilerle, bizzat kendileri tarafından, Şanghay’ın 100 mil güneybatısında kurdukları fabrikada, yonga üretimine geçmeyi planlamış olmalarıydı. Sorgulamalarındaki ifadeleriyle bu mühendisler sonradan Çin hükümeti ve araştırma çevrelerinden alacakları kredi ile teknolojik açıdan yaşamsal ve hatta Çin’in süper entegre devreler sisteminde atak yapmasını sağlamak adına bu girişimde bulunduklarını itiraf ettiler.
2005 yılında da bir Rus Roket teknolojileri firmasının üst yöneticisinin Rus Gizli Servisi (FSB) tarafından tutuklandığı açıklandı. İddialara göre bu yönetici uzayla ilgili gizli teknolojik bilgileri Çin’e satmakla suçlanıyordu. Bu bağlamda Çin’in 2005 yılındaki uzaya ikinci kez insan göndermesindeki başarının Rus uzay teknolojisi ile ilgili olduğu da iddia edilmekte. Yine aynı günlerde bir Rus fizikçisinin Rusya’ya ait teknolojik bilgileri Çin’e satmak suçlamasıyla bir Sibirya mahkemesince 14 yıl hapse mahkûm edildiği de açıklanmıştı.
Çinlilerin sanayi casusluğu konusundaki çalışmalarının çok başka ve ileri boyutlarının örneklerinden birini de, 1995 yılında Clinton hükümetinin onayıyla iki Çin firmasının, son derece sofistike manyetik rulman üreten bir konsorsiyuma ortak olmalarında görebiliriz. Özellikle balistik roketlerin yönlendirilmesinde ve denizaltıların sessiz motorlarında kullanılan bu rulmanların Çin Halk Cumhuriyeti’ne ihraçları yasak olmasına karşın, üretim teknolojisinin iki ortak Çin firması tarafından çoktan Çin’e aktarıldığı konusunda ciddi şüpheler var. Bütün bu örnekler Çin’in oyuncaktan silaha, otomobilden bilgisayara kadar her alanda hızlı bir şekilde dünyanın her yerindeki ileri teknolojilere insan eli veya bilgisayarlara virüs sokarak ulaşmadaki yöntem ve hikayelerinin bir kısmı.

ÇİN’İN İSTİHBARAT AĞI

Alman “Der Spiegel” dergisinin haberine göre, Alman istihbarat örgütleri, halen Almanya’da görevli 250 kadar elçilik ve konsolosluk çalışanının yaklaşık yüzde onunun ve Çin medya kuruluşlarına ait 16 haber muhabirinden 5’inin istihbarat ve ağırlıklı olarak sanayi ve savunma sanayi alanlarındaki haber almaya yönelik çalıştıklarını bir brifingte üst kademe politikacılara aktarmış.
Ayrıca buna paralel olarak, dünya istihbarat çevrelerinin tahminleri de dünyada 800.000 kadar Çinli’nin bir şekilde Çin sanayi istihbaratına hizmet ettiklerine işaret etmekte. Bunlara, yurt dışındaki bütün Çinli öğrenciler, işadamları, üretim tesislerine bilimsel ziyaret veya staj için gelen mühendisler de dahil ve bunlar bir şekilde Çin Komünist Partisi’nin hizmetindeler.
Almanya’daki en büyük yabancı öğrenci grubunu 27 bin öğrenciyle Çinlilerin oluşturuyor olması ve bunların hemen hepsinin parasal ve pasaport gibi bürokratik evrak yönlerinden Çin Konsolosluklarına bağımlı ve dolayısıyla istenileni yerine getirme durumunda olmaları da Çin istihbarat sisteminin işini kolaylaştırıyor. Bütün bu kişilerin bilgileri ve konumları, öğrenim durumları, geçmişte ve halen çalıştıkları yerler ve kapasiteleri Çin’in istihbarat örgütlerince veri bankalarına depolanmış. Bu amaçla da çalışan ve öteki işlevlerinin yanı sıra bilimsel ve sanayi casusluğunu da yürüten Çin istihbarat örgütleri; Devlet Güvenlik Bakanlığı (dış ve iç istihbarat ile görevli), Askeri Gizli Servis (askeri iç ve dış istihbarat ile görevli), Elektronik Dinleme Dairesi (haberleşme ve elektronik istihbarat ile görevli) şeklindedirler.
Bu örgütler, özellikle yurt dışında öğrenim gören Çinli öğrencileri bütün bilimsel araştırma ve geliştirme çalışmalarında bilgi toplama amacıyla kullanmaktadır. Bunların çalışmasının temeli; “hiçbir bilgi önemsiz değildir” şeklindeki ana fikirle bütünleşir. Bunlar için çevrelerindeki bütün görsel veya bilgisayarların içerdiği bilgiler ele geçirilmeye adaydır. Bunu da anında başarıyla elde etme becerisini öğrenmişlerdir. Özellikle Batı ülkelerinde kahve molalarında bilgisayarların genelde kapatılmaması hususu bu amaçlı kişilere önemli ölçüde yardımcı olur. Batılı teknoloji firmalarının çoğu genelde korunması gereken bilgilere sahip olduklarını ifade etseler de bunları koruma konusunda çoğunun güvenilir konsepti olmadığı da bilinmektedir.

BİLGİSAYAR ORTAMINDAKİ GİRİŞİMLER

Çin’in ana hedeflerinden olan ve artık son derece rahatsız olan Almanya geçtiğimiz Mayıs 2007 yılında Şansölyelik binasında toplanan üst kademe Alman yöneticilerinin gündemine Çin’in sanayi casusluğu konusunu getirdi. Ortaya konan bilgiler şok edici nitelikteydi. Çünkü hemen her gün Çin’in Lanzu, Kanton ve Pekin şehirlerinden Alman hükümet makamlarına çeşitli Word ve Power Point dosyaları geliyordu. Bu dosyalar açıldığında ise hasım, bilgisayarınızın içine yerleşiyordu. Hasmın görünmeyen askerleri Truva Atları, görünmez izleme programları şeklinde taarruz noktasında bekliyorlardı. Güney Kore üzerinden yapılan bir yönlendirici değişimi ile gelenin künyesi tam olarak saptanamıyordu.
Çin’den gelen saldırılar yalnız hükümet sırlarını ele geçirmiyordu, ele geçirilen şeyler daha önemliydi; bunlar Alman halkının malı olarak kabul edilmesi gereken teknolojik birikim ve buluşlar (know-how) idi. Yani Alman milletinin uluslararası rekabette sahip olduğu tek doğal kaynaklardı.
Çin, teknolojik üstünlüğü olan ülkelerin yıllar, nesiller boyunca geliştirdikleri buluşlara, her yoldan saldırıya geçerek bir nesilde erişme çabasındaydı ve bunda da hemen her alanda başarı sağlıyordu. Almanlar ülkelerindeki endüstriyel casusluğun yaklaşık yüzde 60’ının Çinliler tarafından gerçekleştirildiğini açıklamak durumunda kalmışlardır. Yine Alman yetkililerin ifadesine göre geçmişte Sovyetler özellikle savunma sanayinde çok yoğun bir şekilde casusluk yaparken, Çinliler özellikle ekonomik ve bilimsel alanlarda casusluğa ağırlık vermektedirler. Halen Almanya’da büyük kurumlar artık bilgisayarlara yönelik saldırılar konusunda güvenlik sistemleri perdeleri geliştirirken, son birkaç ayda bu yolda yapılan çalışmalarla, özellikle dışişleri ve şansölyelik makamlarındaki bilgisayarlarda ciddi miktarda casus programlarının bulunup imha edilmiş olması bütün önlemlerin yeterliliği konusunda şüpheler uyandırmaktadır. Her şeye karşın bilgisayara karşı savaş başlatılmıştır ve bunda da belki göreceli başarılar sağlanacaktır. Ancak insan unsuruna dayanan istihbarat konusunda Almanların eli kolu bağlıdır. Ülkede mevcut 27 bin kadar Çinli öğrenci ile çok miktardaki bilim adamının hangisi ile uğraşacağı konusu Alman güvenlik güçlerinin daha uzun süre başını ağrıtacağa benzemektedir.
Bilgisayar ortamında yapılan casusluk Almanya ile sınırlı değil. 2005 yılında FBI tarafından yayınlanan bir rapora göre Çin, ABD için en büyük casusluk tehlikesi yaratan ülke olarak ilan edilmiştir. Yine benzer bir rapor, bizzat Amerikan Temsilciler Meclisi’nin bilgisayarlarına bile kısa bir süre içinde 16 kez girildiğini dile getirmiştir. Fransa’da da önemli bir Fransız otomobil parçaları imalatçısı firmanın örnek çalışan ilan ettiği bir Çinli teknisyenin, bir süre sonra firmanın çok gizli bilgisayar dosyalarına girerek hemen bütün otomobil tasarımlarının bilgilerine sahip olduğu da ortaya çıkarılmıştır.

ÇİN’E KARŞI ÖNLEMLER

Çin’in bu organize eylemlerinden özellikle rahatsız olan Almanya’nın bizzat Şansölyesi ağzıyla bu rahatsızlığı dile getirmesiyle belki de Çin bir süre bu konularda daha dikkatli davranacaktır. Nitekim bu konuda Çin Patent Bürosu SIPO dışarıya karşı duyarlılık gösterisi olarak daha etkin çalışmaya başlatılmıştır. Yine bu bağlamda Çin hükümetinin de ilgili patent ve taklit yasalarını Batılı ülkeler düzeyine getirmeye çalıştığı da söylenmektedir. SIPO’nun emrinde 4 bin kadar memurun çalışması bu konuda bir şeyler yapıldığının belirtisi midir, yoksa çalışmalar göstermelik midir sorusunun cevabı hala olumlu bir bakış açısı içermemektedir. Çünkü hala birçok Çinli firma taklit mal yapma yolunda süratle çalışmaktadır. Esasen Alman bilgisayarlarını kırarak girenlerin Çinli olduğu gerçeği varken (bu konu Çinli yetkililerce spekülasyon olarak nitelendirilirse de) Çinlilerin bu çalışmaları ciddiye alacakları düşündürücü olacaktır. Kaldı ki Çin’de hızlı kalkınma ve para kazanma hırsındaki sanayicilerin bu konuda yalnız olmadığı ve onlara adeta bir devlet politikası şeklinde, bütün mülki yöneticiler, polisler, valiler, belediyeciler ve hatta hakimlerin yardımcı oldukları da iddia edilmektedir. Ceza olarak da yasaların öngördüğü parasal yaptırımların gülünç düzeylerde olduğu ve verilen cezaların 2003 yılı ortalamasının 900 Avro düzeyinde kaldığı söylenmektedir.
Kaldı ki Çin ile mücadele endüstrinin her alanında giderek güçleşmektedir. Çin bugün elindeki 1,3 trilyon Avro kadar parayla dünyanın hemen her yerinde, doğal kaynak çıkaran firmaları satın aldığı gibi, artık giderek dünyanın önde gelen araştırmacı- üretici ileri teknoloji firmalarını da satın alma konumuna gelmiştir. Yani kapıdan da kovsanız Çin artık mali gücüyle bacadan girecek hale gelmiştir.
Almanların ve benzeri büyük sanayi ülkelerinin Çin ile mücadele etmeleri veya bu ülkeye yaptırım uygulamada karşılaşabilecekleri sıkıntılar da bu ileri teknoloji üreten firmaları iki kere düşünmeye sevk etmektedir. Çünkü hemen bütün endüstri ülkeleri Çin’i hala çok büyük bir Pazar olarak görmekte, bu ülkeye makine ve hatta komple tesisler kurmaktadırlar. Yani bu ülkeler Çin’den kısa vadede bir miktar kazanç elde etmek ve pazar yaratmak uğruna uzun vadede kendilerine, Çin’e hazır teknoloji verdikleri için, rakip yaratmaktadırlar. Örneğin Çin’in manyetik tren projelerini kopya etmesini şikayet eden Alman firmaları biraz bağırıp, çağırdıktan sonra susmaya mecbur kalmışlardır. Çünkü bizzat kendileri halen onlarca büyük fabrikayı Çin’de kurmak için çalışmaktadırlar. Fazla ses çıkarmak onları, işlerinin yürümesinden ve gelecekte de bu pazardan pay almaktan mahrum edecektir. Halen Çin Almanya’ya 48,8 milyar Avro tutarında mal satarken, Alman firmalarının da Çin’e 27,5 milyar Avro’luk çeşitli sanayi malı satmakta olmaları ve bu rakamın Almanya’yı, dış ticaretini riske sokmamak açısından önemli olduğu ortadadır.
Tarih Bülteni

4 Yorum yapılmış.

Adsız dedi ki...

slm güzel ama biraz daha kısa olsa iyi olur

Unknown on 18 Ekim 2007 08:00 dedi ki...

güzel ama kısa olsun

Unknown on 27 Ekim 2007 23:23 dedi ki...

Arkadaşlar doğru söylemiş.Konu güzel!

Adsız dedi ki...

çin teknolojisi ile ilgli daha çok bilgi istiyoruz

Yorum Gönder

*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.

 

Tarih Bilgi Ambarı Copyright 2007-2009