Ardan ZENTÜRK
Dünyanın ‘bir numaralı’ kanser araştırmacısı Prof. Dr. Neal Copeland star’a konuştu: ‘Trilyonlarca doları petrol savaşına yatıran, bilimsel araştırma bütçelerini kısıtlayan Bush ile daha fazla birarada yaşayamazdım...’
Yaşam bazen, gerçekten ilginç ve bir o kadar da ‘hoş’ sürprizlerle dolu... Sağolsun...
Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği Genel Sekreteri Engin Güner dostumuz, memleketin bozuk plak gibihep aynı havadan çalan gündeminden dört günlüğüne de olsa bizi çekti, çıkardı, dünyanın öte ucu Singapur’a götürdü...
Hani...
Biz buralarda başarılı bir şekilde sürdürdüğümüz ‘organize sanayi bölgeleri’ kavramı ile -haklı olarak- övünüyoruz ya, bu gezi, dünyanın diğer uçlarında ‘orgenize bilim bölgeleri’ gerçeğinin yaşandığını, bilim adamlarıyla sermayenin biraraya gelmesiyle 21’nci yüzyılın yeni yapılanmalarının doğduğunu gösterdi...
Singapur’un orta yerinde dünyanın önde gelen dört bin bilimadamının arkasına milyarlarca dolarlık sermaye birikimini koyan ve bu yatırımlardan yılda milyarca dolar gelir elde eden Biopolis bilim kenti bunun en son örneklerinden...
Dünya oralarda şekilleniyor... İlerleyen günlerde izlenimlerini aktarmayı sürdüreceğim... Ama bugün, özellikle bir bilim karakterinden söz etmek istiyorum...
Prof. Dr. Neal Copeland... Eşi, Nancy Jenkins ile birlikte dünyanın en önde gelen kanser araştırmacısı bilim adamı ünvanını taşıyan bir karakter...
2006’nın başlarında eşiyle bir karar verdi ve son 20 yıldır çalışmalarını sürdürdüğü Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü’nden ayrılıp Singapur’daki Moleküler ve Hücre Biyolojisi Enstitüsü’nün başına geçti... Bu transfer, TİME dergisinin 13 Şubat tarihli nüshasında, ‘Amerika bilim dünyasındaki üstünlüğünü kaybediyor mu’ başlığıyla yer alıyordu...
Pro. Copeland fareler üzerinde yaptığı genetik çalışmalarla insanlarda kanseri tetikleyen genleri ve bu genlerin birbirleri arasındaki son derece karmaşık ilişkileri ortaya çıkartan isim olarak yazıldı insanlığın ortak bilim tarihine...
Singapur’da geleceği şekillendiren bir bilimadamı ile tanışmak büyük bir sürprizdi... Ve bakın, o buluşmamızda neler söyledi...
‘Ülkem Amerika’dan kopup Singapur’a yerleşmemin ana nedeni, Başkan Bush’tur. Amerikan hazinesinin trilyonlarca dolarını bir petrol savaşını harcarken, özellikle bilimsel araştırma projeleri için büyük kısıtlamalar yapan bir insandan söz ediyoruz. Bush yönetimi altındaki Amerika Birleşik Devletleri’nde bilimsel araştırma yapmak, bunu, insanlığın ortak malı haline getirmek mümkün değildir. Singapur gibi bir ülke, her yıl milyarlarca dolarını bilimsel araştırmalara ayırdı. Benim gibi, dünyanın önde gelen bilim insanları da buraya gelmeyi tercih ediyor. Bush döneminin bitmesinden sonra Amerika’nın eski günlerine döneceğini ümit etmekten başka çaremiz kalmadı...’
Bu sözlerin sahibi, şu anda, dünyada kanseri yenebilecek iki-üç isimden biri olarak adlandırılıyor!.. Ve saldırgan siyasi hesapların o ülkenin insanları için ne büyük felaketler yarattığını gösteriyor...
İnsanlığın kanserle mücadelede 30 yıl öncesine oranla ancak bilim-kurgu filmlerde olabilecek kadar ilerlediğini fakat bu mücadeleyi kazanması için daha çok yol kat etmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Neal Copeland, bana bir dönem Nazi Almanya’sından kaçmak zorunda kalmış Yahudi bilimadamlarını hatırlattı!..
Star Gazete Online
Dünyanın ‘bir numaralı’ kanser araştırmacısı Prof. Dr. Neal Copeland star’a konuştu: ‘Trilyonlarca doları petrol savaşına yatıran, bilimsel araştırma bütçelerini kısıtlayan Bush ile daha fazla birarada yaşayamazdım...’
Yaşam bazen, gerçekten ilginç ve bir o kadar da ‘hoş’ sürprizlerle dolu... Sağolsun...
Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği Genel Sekreteri Engin Güner dostumuz, memleketin bozuk plak gibihep aynı havadan çalan gündeminden dört günlüğüne de olsa bizi çekti, çıkardı, dünyanın öte ucu Singapur’a götürdü...
Hani...
Biz buralarda başarılı bir şekilde sürdürdüğümüz ‘organize sanayi bölgeleri’ kavramı ile -haklı olarak- övünüyoruz ya, bu gezi, dünyanın diğer uçlarında ‘orgenize bilim bölgeleri’ gerçeğinin yaşandığını, bilim adamlarıyla sermayenin biraraya gelmesiyle 21’nci yüzyılın yeni yapılanmalarının doğduğunu gösterdi...
Singapur’un orta yerinde dünyanın önde gelen dört bin bilimadamının arkasına milyarlarca dolarlık sermaye birikimini koyan ve bu yatırımlardan yılda milyarca dolar gelir elde eden Biopolis bilim kenti bunun en son örneklerinden...
Dünya oralarda şekilleniyor... İlerleyen günlerde izlenimlerini aktarmayı sürdüreceğim... Ama bugün, özellikle bir bilim karakterinden söz etmek istiyorum...
Prof. Dr. Neal Copeland... Eşi, Nancy Jenkins ile birlikte dünyanın en önde gelen kanser araştırmacısı bilim adamı ünvanını taşıyan bir karakter...
2006’nın başlarında eşiyle bir karar verdi ve son 20 yıldır çalışmalarını sürdürdüğü Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü’nden ayrılıp Singapur’daki Moleküler ve Hücre Biyolojisi Enstitüsü’nün başına geçti... Bu transfer, TİME dergisinin 13 Şubat tarihli nüshasında, ‘Amerika bilim dünyasındaki üstünlüğünü kaybediyor mu’ başlığıyla yer alıyordu...
Pro. Copeland fareler üzerinde yaptığı genetik çalışmalarla insanlarda kanseri tetikleyen genleri ve bu genlerin birbirleri arasındaki son derece karmaşık ilişkileri ortaya çıkartan isim olarak yazıldı insanlığın ortak bilim tarihine...
Singapur’da geleceği şekillendiren bir bilimadamı ile tanışmak büyük bir sürprizdi... Ve bakın, o buluşmamızda neler söyledi...
‘Ülkem Amerika’dan kopup Singapur’a yerleşmemin ana nedeni, Başkan Bush’tur. Amerikan hazinesinin trilyonlarca dolarını bir petrol savaşını harcarken, özellikle bilimsel araştırma projeleri için büyük kısıtlamalar yapan bir insandan söz ediyoruz. Bush yönetimi altındaki Amerika Birleşik Devletleri’nde bilimsel araştırma yapmak, bunu, insanlığın ortak malı haline getirmek mümkün değildir. Singapur gibi bir ülke, her yıl milyarlarca dolarını bilimsel araştırmalara ayırdı. Benim gibi, dünyanın önde gelen bilim insanları da buraya gelmeyi tercih ediyor. Bush döneminin bitmesinden sonra Amerika’nın eski günlerine döneceğini ümit etmekten başka çaremiz kalmadı...’
Bu sözlerin sahibi, şu anda, dünyada kanseri yenebilecek iki-üç isimden biri olarak adlandırılıyor!.. Ve saldırgan siyasi hesapların o ülkenin insanları için ne büyük felaketler yarattığını gösteriyor...
İnsanlığın kanserle mücadelede 30 yıl öncesine oranla ancak bilim-kurgu filmlerde olabilecek kadar ilerlediğini fakat bu mücadeleyi kazanması için daha çok yol kat etmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Neal Copeland, bana bir dönem Nazi Almanya’sından kaçmak zorunda kalmış Yahudi bilimadamlarını hatırlattı!..
Star Gazete Online
0 Yorum yapılmış.
Yorum Gönder
*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.