12 Kasım 2007 Pazartesi

Çin: Hızlı büyüme-Yüksek riskli liberalizyon


Değiştir

James Petras


Çin: Hızlı büyüme-Yüksek riskli liberalizyon tek alternatif mi?

Çin'in dünya ekonomisinde ekonomik süper güç statüsüne doğru gidişi son yıllarda hızlanmıştır. Çin ekonomisi küreselleştikçe, finanssal piyasalardaki temel değişimler, hem deniz aşırı ülkelerde genişleme fırsatları hem de finanssal kriz risklerinin artışını getirmiştir

Giriş:

Dinamik büyüme büyük çaplı finanssal spekülasyon ve deniz aşırı ülkelerde genişleme; sürdürülebilir büyüme ve politik istikrarı zayıflatabilecek, daha derin ve her tarafa daha çok nüfuz eden sosyal ve ekonomik problemlerle birlikte gelmiştir.

Çin'in dinamik ekonomisi ve finanssal büyüme:

Şu ana dek dünya, Çin'in GSMH, ihracat, imalat ve diğer ekonomik sektörlerdeki bugüne kadar görülmemiş, uzun süredir devam eden çift haneli büyüme oranlarının farkında. Ekonomistler ve Merkez Bankaları, Çin'in 1.5 trilyonluk rezervini, 3 trilyon dolarlık tasarrufunu ve süratle büyüyen milyonerlerini ve milyarderlerini önemsemişlerdir. Bundan başka, 2007 ortalarında Birleşik Devletlerin ve Avrupa'nın finanssal piyasaları karışıklık içindeyken, Çin'in ticaret dengesi Temmuz 2007'de neredeyse rekor seviyede 24.4 milyar dolardı; petrol ithalatındaki artışa, ihracatçılara ödenen ıskontolardaki kısıntıya ve faiz oranlarındaki artışa rağmen Çin'in ihracatı %34 büyüdü. Çin'in GSMH'sinin 2007 için yaklaşık %11 büyüyeceği tahmin edildi (Financal Times, 20.07.2007); bu büyüme oranı yeni bin yılın en yüksek büyüme oranıdır.

Birleşik Devletler politikacıları, uzmanlar ve sendika patronları Çin'in düşük maaş avantajına (ucuz işgücü) ve 'adil olmayan' ticaretine öfkelenmeye devam ederken, Pekin kapitalizmin yeni, daha ileri bir aşamasına doğru ilerliyor -Araştırma ve Geliştirme(AR&GE) alanında uzun vadeli büyük ölçekli yatırımlar, Afrika, Asya ve Birleşik Devletler'de uzun vadeli özel ve kamu yatırımları ve imalatla ilişkili yüksek teknoloji endüstrilerde büyük yatırımlar- Çin'in büyük bankalarının ve şirketlerinin 'halka açılması', -özel yatırımcılara hisse senedi arzı ve bu senetlerin 2007'in ilk 6 ayında 52 milyar dolara yükselişi- Çin'i hisse arzında dünyanın önde gelen merkezi yapıyor (Financal Times, 05.07.2007). Liberalizasyon genişledikçe aşağı yukarı 1,300 milyar dolarlık Çin tasarrufu küresel tahvil ve menkul kıymetler piyasasına akıyor. (Financal Times, 28.08.2007). Bugün Çin Borsası (Hong-Kong dahil) Japonya'dan daha büyük (FT, 29.09.2007). Çin'in sermaye piyasası dünya piyasasıyla entegrasyona ilerliyor ve Çin'in uluslararası şirketleri ve yatırımcıları, mal piyasasında AB-ABD hakimiyetiyle mücadeleye hazırlanıyorlar. Gelecek on yıl sonra Çin şirketleri Boing ve Airbus ile ticari uçak üretiminde yarışacaklar. Demokratların önde gelen başkanlık adaylarından yükselen korumacılık samimiyetsizliğine karşın, Çin ithalatı 2004'de 512 milyar dolardan, 2006'da 792 milyar dolara yükseldi ve 2007/2008'de 1 trilyona ulaşacak. Çin'in teknoloji alanındaki yatırımlarda sadece ABD'ye 134 milyar dolar tahsis ederek ikincidir. GSMH'ye oranıyla (%4.9) ABD'den birkaç kat öndedir.

Şüphesiz Çin'in makro ekonomik başarısı ve Çin'i ABD ve Avrupa Birliği gibi daha eski emperyalist güçlerden ayıran farkı kapatma becerisi; düşmanlığı, endişeyi ve Çin'in karşılaştırmalı üstünlüklerini zayıflatan çabaları canlandırmıştır. Batı'ya ve Japonya'ya göre eşit veya daha fazla uygulanması istenen çevre, ürün güvenliği ve sendikal haklar (ABD'deki özel sektör çalışanlarının %91'den fazlası sendikasızlaştırılmış ve çoğu kamu sektörü çalışanın grev hakkı ya kısıtlanmış ya da yoktur) ile ilişkili yükselen şikayetlerle, ABD ve AB, Çin'in dünyada ekonomik bir güç olarak ortaya çıkmasını engellemeye yeltenmiştir. Düşük ücretli bölgelerle ve ileri teknoloji sahibi ülkelerle zorlu rekabetine, dışarıdan gelen politik baskıya ve içerideki sosyal gerilimine rağmen Çin'in sürdürülebilir büyümesi, (desteksiz felaket senaryoları öngören) dışarıdaki eleştirmenler ile mevcut ekonomik modelin savunucuları tarafından şu ana kadar dillendirilmemiş tartışmaları büyütmüştür.

Ekonomik merdiveni emek yoğun, düşük katma değerli üretimden; yüksek teknoloji, kalifiye ve yarı kalifiyeye üretime ve hizmetlere tırmanmasıyla yeni gelişecek mücadeleler kesin olarak rejimin ekonomik başarısıyla ilgilidir. Çin, montaj sanayinden dışsal teknolojiye dayanan imalat sanayine tam entegre olmuş endüstri girdisine yüksek bağımlılıktan kurtuldukça, Çin'in vasıfsız, geçici fazla işgücü gereksiz hale geliyor; aynı zamanda kalifiye işçilerin kıtlığı, kalifiye işçilerin pazarlık gücünü yükseltiyor.

Çin ticaretini çeşitlendirdikçe, ABD'ye daha az bağımlı (ve daha az kırılgan) hale gelecek ve Rus-Asya-Afrika-Latin Amerika-Ortadoğu ekonomileri ile daha çok entegre olacaktır. Çin'in finanssal sektörü yerel ve küresel olarak geliştikçe ve Çin sermaye ithal eden ülke konumundan sermaye ihraç eden ülke konumuna geçtikçe yeni mücadeleler ve yeni risklerle karşılaşacaktır. Dalgalı borsası, yüksek riskli denizaşırı yatırımları, Çin'in 'reel ekonomisi' üzerinde ciddi sonuçlara neden olacak büyük kazançlara ve aşırı zararlara götürebilir. Bu riskler, Çin hükümeti'nin liberalizasyon programı hızlandıkça ve ekonominin tüm sektörlerine yayıldıkça büyüyor.

Çin'in finanssal liberalizasyonu ve ABD'nin dış ekonomik stratejisi

1970'lerin sonundan günümüze Çin'in liberalizasyon politikaları için teşvikin, hükümetin en yüksek kademelerinde alınan iç politika kararlarının ürünü olduğu konusunda hiç şüphe yoktur. Bunun yanında, dış güçler, esasen ABD hükümeti özellikle 1980'den beri Çin'in ekonomisinin kurumsal yapısının üzerinde baskı kurmak için gayret sarf etmiştir. ABD politikası sıkıştırmış, baskı kurmuş, tehdit etmiş, kandırmış ve Çin'in ekonomi politikasındaki ve son çeyrek yüzyıldaki yapılarındaki marjinal fakat çeşitli değişiklilerin yapılmasını sağlamıştır.

ABD'nin politik hedefleri ve göreceli başarıları ve başarısızlıkları özetlenirse:

1. Çin'i büyük ölçekli, uzun dönemli yabancı yatırımlara ve çoğunluk mülkiyetine açmak
2. Ticaret engellerinin büyük ölçüde azaltılması
3. Patent ve lisans anlaşmaları ve 'fikri' mülkiyet haklarının savunulması ve uygulamaları
4. ABD ekonomisinin karlı spesifik sektörlerinde Çin yatırımlarının kısıtlanması
5. Ücretlerin ve üretim maliyetlerin yükselmesi için iş yasası
6. Afrika'da (Sudan), Güneybatı Asya'da (İran) , Ortadoğu'da (Körfez Ülkeleri) insan hakları tartışmasını yükseltmeyi seçerek Çin'in ekonomik genişlemesini sınırlandırmaya çalışmak
7. Çin'in finanssal piyasasına, bankalarına, tasarruflarına, kredilerine ve yatırım şirketlerine ABD girişi için daha az engel amacıyla şiddetli bir baskı sürdürme

ABD'nin finanssal girişi ve genişlemesi, Washington'un Çin'e uygulanan dış ekonomi politikasının uzun dönemli ve stratejik hedefidir. Gerçekten Çin üzerine ABD'nin şikayetleri ve talepleri, Çin'in finanssal sektörünün kesin olarak açılmasını güvenceye almada pazarlık payı olarak görülebilir. ABD'nin finanssal emperyalist stratejisini özetlersek; finanssal grupların hisse alması için 'açıklığa' Çin'in boyun eğdirmek ve diğerleri arasından bankalar, finanssal merkezler ve yatırım danışmanlıklarını, yani her bir 'köprü başındaki' alt sektörü ele geçirmek ilk adımdır. Buna ileride offshore yatırımlarının liberalizasyonu olduğu kadar büyük özel ABD fonları tarafından 'in shore' yatırımları da (buy-outs; bir şirketin hisse senetlerini o şirketin denetimini ele geçirecek oranda satın almak; -çevirenin notu) eşlik edebilir. ABD'nin finans devleri, üçüncü adımda yerel imalat, ticari, teknolojik ve finanssal şirketlere yatırım yapmak –Çin'in stratejik ekonomik sektörlerini kontrol etmek- için yüz milyarlarca dolarlık tasarrufa (özel ve devlet) erişimini kullanarak dahil olabilir. Son olarak politik rejim üzerinde doğrudan baskı kurmak için finanssal manivelayı buy outs, birleşmeler ve intisaplar aracılığıyla güvenceye almak ABD'nin emperyalist karına hizmet eder.

Finanssal sektör en çok politik nüfuza sahip ve ABD ekonomisinde baskın ekonomik sektördür. Goldman Sachs'ın eski CEO'su, ABD Hazine Sekreteri Paulson'un Uzak Doğu'da, kritik adam olarak ve ABD imparatorluğunun en önemli ekonomi stratejisti olarak hizmet etmesi hiç şaşırtıcı değildir. Finans ve bankacılık sektöründe ABD'nin girişini ve sonuç olarak kontrolünü sağlamak için bu sektörlerde bir 'açılma' hususunda Çin imtiyazlarını güvenceye almak amacıyla bir pazarlık aracı olarak ABD imalatçısının korumacı taleplerini ve demagog politikacılarının sesini yükseltmesi Poulson'un taktiğidir. Bugün finansın, bankacılığın ve ilgili 'bölümlerin' önde gelen üyeleri ABD'yi yöneten sınıf içinde baskın grup olarak imalatçıların yerinin aldı. Paulson kariyerine Wall Street ile bağlantılı olarak başladı -ve hem Gold Sach için CEO olarak ve hem ABD ekonomi politikasının çarı olarak Çin'in finanssal piyasalarının daha çok liberalizasyonunun takipçisi olup bağlılığını göstermiştir. Wall Street ve ABD emperyalizminin politika yapıcıları, Çin'in dış rezervleri üzerinde, doğrudan kurumsal varlığı ve dolaylı etki ile Çin'in denizaşırı yatırım oyuncularının tuttuğu fonlar üzerinden tasarruflara ve yatırımlara erişim kazanma ve sonuç olarak onları kontrol etmek için Çin'in finanssal sektörünün liberalizasyonunun gerektiği konusunda hemfikirlerdir.

Çin'in finanssal piyasaların liberalizasyonu

Çin'in ekonomik politika yapıcıları ABD ve yabancı sermaye için finanssal piyasayı açma doğrultusunda aşamalı olarak küçük küçük çok sayıda adımlar attılar. Finanssal sektörün liberalizasyonu, tartışmalarla ve muhalefetle kolay olmamıştır fakat zaman geçtikçe liberalizasyonun ideologları zemin kazanmışlardır. Liberalizasyondaki gelişme azar azar fakat yüksek risk içermesine rağmen artarak olmuştur. 1990'ların Japon krizi, 1997'nin büyük Asya Krizi ve sonucu daha belli olmamış 2007'nin Haziranında başlayan ABD-AB kriziyle ispatlanan finanssal liberalizasyonun yüksek dereceden olumsuz sonuçları, Çin'in krizlere bağışık olduğuna inanan Çin liberallerini engellemeye yetmemiştir. Daha önceki finanssal krizlerden, sermaye kontrolü, yabancı finanssal mülkiyetin sınırlandırılması, sıcak (spekülatif) fonlar üzerindeki yasaklar yüzünden, Çin kesinlikle etkilenmemiştir. Devlet düzenleyici finanssal kontrollerin ders verici etkilerine rağmen, Çin'in liberal eliti şunları tartışarak finanssal liberalizasyonu geliştirmiştir:

1)Yabancı bankaların girişi, finanssal verimliliği artıracak, yolsuzluğu azaltacak, uluslararası finanssal ağla Çin'i bütünleştirecek ve genel olarak Çin'in finanssal uygulamalarını ve organizasyonunu geliştirecek.
2)Bankalardaki yabancı sahipliği devletin ortaklığında ve denetiminde gerçekleşecek ve bu yolla yabancı yatırımcılar Çin yasalarına uyacaklar ve ulusal hasılaya katkı sağlayacaklar.
3) Çin'in dış rezervlerinin denizaşırı özel menkul kıymetlere yatırımı, ABD Hazine bonolarını tutmaktan Çin devletine daha çok kazandıracaktır. Her halükarda tasarruflardaki 1.3 trilyon doların 'sadece' 200 milyar doları menkul kıymetler yatırımlarına ayrılıyor.
4)Deniz aşırı ülkelere yatırım yaparak Çin, hayati öneme sahip enerjinin arz zincirini, hammaddeleri ve yiyecek maddeleri sağlayabileceği gibi ticaret fazlasını ve ABD'nin ve AB'nin olumsuz baskısını azaltabilir.
5) Finanssal sektörü açarak, özellikle ABD'de korumacılara karşı Wall Street ve Londra'nın, Senatör Clinton ve Schumer ve Demokratların diğer demagoglarına karşı Paulson'ın ve Bernake'in (Merkez Bankası Başkanı) desteği sağlanabilir.

Finanssal sektörün liberalizasyonunu destekleyen bu argümanlar, Çin'in politika yapıcıları üzerinde derin bir etki yaratmıştır. Çin'in hızla büyüyen borsasına yabancı girişler artmıştır. Pekin Mayıs 2007'de ortak teşebbüs senetlerine izin verdiği konusunda karara vardı ve bu şirketlerin katılabildiği faaliyetlerin alanını genişletti (Financial Times, 25.05.2007). Yabancı bankaların kredi kartı ve bankamatik kartı emisyonu yapmasına izin verildi. Yabancı finansçıların 30 milyar dolara kadar, ki bu rakam bir önceki tavanın üç katı, yerel finanssal piyasalara yatırım yapabilmesine izin verildi. Şimdi Çin, yerel bankalardaki yabancı yatırımların üstündeki mülkiyet sınırlamasının kaldırılması ve yabancı şirketlerin yerel komisyonlardan hisse alabilmesine izin verilmesi doğrultusundaki ABD baskısına direniyor. Verili ABD ve AB varlığının büyümesine rağmen, uzmanlar, Çin liberallerinin bu sınırlamaları yakın gelecekte kaldırmasını bekliyorlar.

Çin, dünya çapında genişlemeye, şirket birleşmelerine, yabancı menkul değerler şirketlerinin azınlık hisselerindeki yatırımlarına ve devralmalara yeşil ışık yakmıştır (FT, 31.05.2007). Çin kotaları kaldırarak ve faiz ve bono fiyatlarının piyasa tarafından belirlenmesine izin vererek şirket tahvilleri piyasasını geçenlerde açmıştır (FT, 15.06.2007). 2006'da Çin yatırım bankası sektörünün açıldığı Morgen Stanley, Golden Sachs ve USB 2007'de borsada 10 kat artarak kar etmişlerdir (FT, 06.06.2007).

Girişim sermayesine olan Çin desteği, anakaradaki şirketlerin yatırımlarının 2007'de 7.3 milyar dolara kadar çıkmasına, 2005'i ikiye katlanmasına sebep olmuştur. Buna rağmen girişim sermayesi yatırım sektörü, Carlyle Group ve Texax Pacific Group gibi ABD'nin sahip olduğu büyük para kaynakları tarafından domine edilmiştir. Pekin kapılarını yabancı buy-outs'a açtı (FT, 07.06.2007).

Çin bankaları servet yönetimine itildi, daha çok varlıklı müşterilerle ilgilendiler. Bu arada mikro krediyi, düşük gelirli çiftçileri ve küçük üreticileri yok saydılar.

Çin, özel şirketlerine yabancı yatırım üstündeki bütün kısıtlamaları hemen hemen kaldırmıştır; birçok kilit sektöre yabancıların girişinin önü açılmıştır. 2007'nin ilk 5 ayı boyunca deniz aşırı bankaların karı yıllık %43 (400 milyon dolar) büyüdü (FT, 07.07.2007).

Çin'deki girişim sermayesi firmalarına açılma, devam eden kısıtlamalara (azınlık hisselerinin satışını sınırlandırılması) bağlı kalmıştır. US Carlye Group finanssal bölümlerde, medyada ve imalatta başlangıç için 800 milyon dolar yatırım yapmıştır. Bir kere azınlık hissedarı olan büyük batı finanssal merkezleri daha çok hakimiyete yönelebilirler. Bazı menkul değer sahipleri ve bankerler küçük bölgesel bankaların çoğunluk hisselerini aldılar; politik karşıtlıkla sonuçlanacak daha büyük kıyı bankalarının çoğunluk hisselerini ele geçirme girişiminden uzak durdular. Ekonomik ve politik bağlantılar kurmak ve zaman geçtikçe daha geniş alan ve daha büyük karlar için içeriden iltimas bağlantılarını bulundurmak anahtar taktik idi (27.08.2007). Banka müşterilerinin toptan tasarruflarını alabilmenin temiz bir yolunu güvence altına almak bütün Anglo-Amerikan finanssal elitinin temel kaygısıdır. Barclay Bankası Çin Kalkınma Bankasına %3.1 hissesini satarak Çin finanssal piyasasına giriş için başka rota izlemiştir. Barclays şimdi Çin piyasasında bütün yetkileri almak için Çinli finanssal ortağı üzerinde etki sahibidir.

Denizaşırı yatırım kısıtlamalarını gevşetmiş Çin liberalizasyonu, sermaye ihracını, üç devlet kanalı yoluyla götürüyor. Bir mercide 90 milyar dolar diğerinde 200 milyar dolar ile başlayan Çin sermayesi, küresel piyasaya giren yaklaşık 300 milyar doları çekmek amacı ile yatırım araçlarının 'yaratılması' nedeniyle uluslararası danışmanlar için aşırı derecede karlı bir alan sağlıyor. ABD ve AB, 2006 yılında Washington'un Çin'in UNOCAL petrol şirketini alışını engellediği gibi, 'stratejik sektör' olarak tanımladığı sektörlerde Çin yatırımlarını engelleyeceğinin sinyalini çoktan vermişlerdir.

Batı ve Japon finans-kapitali Çin piyasasına iki aşamalı liberalizasyon sürecinden geçerek giriyor. İlk başta devlet enerjiyi, telekomu, imalat ve banka sektörlerini özelleştiriyor. Liberalizasyon süreci denizaşırı borsalardaki listeler yolu ile, hisselerin yatırımcılara satıldığı özel şirketlere (halka) arz ile devam ediyor. Büyük ABD bankaları ve Morgan Stanley gibi yatırım danışmanları, halka arzı organize etmek için ücret olarak yüz milyonlar topluyorlar. Bütün belli başlı, Merril Lynch, Goldman Sachs ve diğerlerinin de aralarında bulunduğu IS yatırım bankaları, Çin özel sektörünün finanssal ihtiyaçlarına yardımcı olmak için karlı ücretler belirliyorlar. Çin'in özel sektörünün hızlı büyümesi Batı finans kapitali, özellikle yatırım bankaları için büyük bir ilerleme sağlıyor. Eğer ve ne zaman büyük devlet şirketleri denizaşırı borsalara açılmaya karar veriyor, mega-milyar ücretler Wall Street ve Londra için takdim edilir.

Liberalizasyon: Riskler

Çin'deki finanssal açılma, Çin'in, uluslararası finans ve piyasa dalgalanmasına olan duyarlılığı artırıyor: denizaşırı piyasalardaki keskin düşüşler sebebiyle ortaya çıkan yatırımcı sirayeti riski Çin'in denizaşırı listelerini etkileyebilir. Çin içerisinde, firmaların hedeflediği kazanma gücüyle herhangi bir orantılı büyüme olmaksızın borsanın yaklaşık %200'e çıktığı gibi liberalizasyon spekülatif balonun büyümesiyle sonuçlanır. Borsadaki fiyat/kazanç oranı makul görünenin 4 katıdır. Çok sonra değil daha yakında bu balon patlayacak ve bütün yatırımcılar, tasarruflarını ve milyonlarını kaybedecek ve muhtemelen kitle gösterileri yoluyla kayıplarını ifade edeceklerdir.

Yabancı finanssal yatırımcılara artan ölçekteki niceliksel açılımlar, zaman içinde kümülatif niteliksel değişime götürebilir. Yabancı yatırımlar üstündeki kotaların gevşetilmesi ve yerel Çinli temsilcilerin veya 'kukla'ların önemli pozisyonlara gelmesinin yabancı sermaye için daha büyük bir gücü getirmesi kuvvetle muhtemeldir. Bugünkü manzara bu değilse de, mevcut liberalizasyon politikaları sektörler üzerinde derinleştikçe ve genişledikçe manzara rahatlıkla böyle olabilir. Gerçek şu ki, herhangi bir 'açık piyasada' Çinli yerel bankaları ve bankacıları tamamen dışarıda bırakmak için yabancı finans kapital, fonlara, organizasyon gücüne ve piyasa hakimiyetine sahiptir.

Benzer riskler Çinlilerin denizaşırı yatırımlarında da mevcut: ABD'li ve Britanyalı yatırım bankaları ve danışmanlık birimleri kararları, bankaların ve şirketlerin aldıkları karlı ücretlerden başka, Çin Yatırım Şirketi'ne (CIC), şirketin ilk denizaşırı teşebbüsünde şimdiden bir ayda 400 milyon dolarlık yatırım kaybına mal olmuştur: Blackstone'nun halka arzı hisse başına 31 dolardan CIC'e 3 milyar dolara mal olmuştur. En tepedeki CEO'ları Steve Schwartzmann ve Peter Peterson kar getiren yarım milyardan fazla hisseyi nakde çevirdi. İçerdekilerin satışıyla, Blackstone hisseleri hisse başına 25 doların altına düştü (Ağustos 2007'nin sonunda 23 dolar) ve Çin hükümeti yasal fakat soru işaretleriyle dolu Blackstone'un liderliği operasyonunda sandığından çok daha fazlasını kaybetti. Çin'in yabancı hisse senedi sahipliğindeki kısa kariyeri %22'lik kayıpla sonuçlanmıştır. ABD'nin finans sektöründeki nüfuzlu işadamlarının ellindeki yüksek riskli/büyük kayıplı yatırımı, bu CIC pratiği, sadece buzdağının görünen yüzüdür. Hem sermayenin girişleri ve hem de çıkışları ile ilişkili bütün liberalizasyon süreci Çin'in endüstriyel büyüme fikrini tehlikeye sokmaktadır. Çin'in finanssal sermayesi Çin'in ihracat fazlasından sağlanan fonlar üstünden spekülasyon yaptıkça ve riskli finanssal enstrümanlara yöneldikçe, milyonlar daha büyük ekonomik güvensizlikle karşı karşıya kalırlar. Aynı zamanda içerideki finanssal çemberin kapsadığı yüz milyonlar, düşük-ücretlerin ve yüksek maliyetli, özelleştirilmiş eğitim ve sağlık hizmetlerinin sonuçlarından zarar görmeye devam ederler. Bu sırada orta ve daha üst sınıf Çinliler borsadan veya offshore hesaplarına çevrilmiş tasarruflardan kazandıkları veya kaybettikleri ihtiyari paraları göze alabilir fakat, -Çin 'in büyümesinin bel kemiği- Çinli işçi ve köylülerin çoğu, piyasanın kumarbazlarının akılcı olmayan davranışlarından dolayı ortaya çıkan şiddetli dalgalanmaların sonuçlarının zararlarını çekecektir.

Daha fazla liberalizasyonun alternatifleri

Çin'in finanssal sektörünün liberalizasyonu ABD ekonomik çarı, Hank Paulson'un stratejik hedefidir. Financial Times'ta belirtildiği gibi "ABD finanssal hizmetleri grupları için dünyanın en hızlı büyüyen ülkesine girişin ganimeti ABD Hazine Sekreterliği'nin görünür tek uğraşı, onun Çin'in 1.3 milyarlık müşterisine ulaşmayı hedefleyen endüstriden memnun olması kışkırtan bir tenkit". (FT, 24.04.2007) Belli başlı ABD'li finans uzmanları aynı fikirde. Finanssal Hizmet Forumun'dan Robert Nichols şu noktanın altını çiziyor: "Sekreter Paulson Çin ile olan ekonomik ilişkilerimizi oldukça çok gündeme almıştır". Yazıda değindiğimiz gibi, çok sayıda cephede Paulson başarıyla liberalizasyonu dayatmıştır: Çin, komisyonculuğa yatırım yapacak yeni şirketler üzerindeki kısıtlamaları kaldırmış ve Renminbi üzerinden yürüyen yerel piyasaya doğrudan yatırım yapabilecek yabancı yatırımcılar için olan kotayı 10 milyar dolardan 30 milyar dolara çıkarmıştır.

Çin yabancı sigorta şirketleri için lisans alımını kolaylaştırmıştır; milyarlık personel sigortası piyasasını büyük batı sigortacılarına açmıştır. Pekin ayrıca yabancı hisse senedi firmalarının gayrimenkul ticareti ve fon yönetimini içine alan operasyonları genişletmesine izin vermiştir (FT 24.04.2007). Çin Renminbi üzerinden yürüyen kredi ve bankamatik kartlarının kendi öz markasını piyasaya açmak için yabancı yatırım bankalarına izin vererek milyarlarca dolarlık kredi kartı sektörünü yabancı bankalara açmıştır.

Finanssal liberalizasyon ilerledikçe Wall Street ve Londra 'ödülünü' kazanmaya yaklaşıyor; Çin'in finanssal marketlerine kitlesel giriş ve kontrolü. Çin finanssal sektörü büyüyen risklerin çok türlülüğüne uzanıyor. Derinleşen liberalizasyona dayanan riskler şunları içeriyor: finanssal manivela üzerinde yabancı kontrolün büyümesi yoluyla ekonomi politikalarında kontrolü kaybetmek; tecrübesizliğe dayalı deniz aşırı yatırım yapmanın riski, yatırım danışmanları ve şirketler arasında işbirliği ve bilgi eksikliği.

'Yüksek getirili' denizaşırı menkul değerlere, bonolara ve tahvillere yatırma vasıtasıyla Çin'in büyük kaybının riski, 'sub-prime' mortgagelerin satışı ile alevlenen ve şimdi 'prime' mortgagelere ve menkul değerlere yayılan mevcut dünya finans krizinde görülmüştür.

Ekonomik girişten sonra politik gücün takip edeceği herkes tarafından bilinen genel önerme Çin için uygulanabilir. ABD ve Avrupa finans sektörü Çin bankaları ile 'ortaklığa' geldiğinde, muhtemelen ortaklarını bünyesine katmak için manivelalarını kullanacaktır; daha fazla liberalizasyon ile Çin hisselerine, bonolarına, menkul değerlere, tasarruflarına yabancı girişini genişletecek ve sonunda stratejik finanssal sektörlere sahip olabilmek için yerel memurlara ve devlet memurlarına rüşvet verecekler ve baskı yapacaklardır.

Çin, ekonomik ve politik kontrol kaybı ve yatırım kayıplarının (Blackstone'daki CIC yatırımındaki 400 milyon dolarlık kaybın kanıtladığı) yüksek risklerinin aksine uzun dönemli, büyük ölçekli büyümenin olabileceği bir ulusal ekonomide düşük-riskli yatırım fırsatlarının da sesi olabilir.

Çin, her yıl kamu halk sağlığının bozulmasıyla ilişkili ciddi ekonomik kayıplardan zarar görüyor. Sağlığın özelleştirilmesi ve Çin'in en fakir, sayıları yüz milyonları bulan köylü ve kırsal göçmenlerin üzerindeki tıbbi korumanın kalkması, kapitalizme dönüşün en büyük telefatlarından biridir (Financial Times, 30.08.2007). Profesyonel doktorlar ve hemşireler, düşük maliyetli ilaçlar ve temel tıbbi teknolojiyle donatılmış elli milyar dolarlık yatırım, verimliliği ve harcamaları (şu anda tıbbi acil durumlar için saklanan) artırabilir, ithalatın artmasıyla sıkıntılı ticaret fazlası azaltılabilir ve yaşam standardı yükseltilebilir. (OECD China 2005, sayfa 12). Bu ayrıca kız çocuklarının öldürülmesini azaltmaya ön ayak olabilir. Emeklilikten sonra tıbbi bakım güvencesizliği, kırsal ailelerin sadece erkek çocuğu tercih etmelerinin temel nedenlerinden biridir.

Çin'in ilk ve orta dereceli okul sistemi özelleştirilmiştir; yerel ve eyalet hükümetleri ücretleri açıklamışlardır. Sonuç on milyonlarca fakir Çinli çocuk arasından okulu bırakanların büyüyen oranıdır. "Son beş yıl sonunda, okuyup, yazamayan Çinli sayısı 30 milyondan 116 milyona yükseldi, yılların kazanımı tamamen yok oldu" (China Daily, 02.04.2007). Çin'in düşük nitelikli emek yoğun ekonomiden daha çok gelişmiş teknoloji toplumuna geçişi temel eğitim yeteneklerinin eksikliğine engel olmuştur. En az 20 milyarlık kamu harcaması (200 milyarlık yatırım fonlarından) düşük riskli, çok verimli ve istihdam yaratıcıdır. Evrensel parasız kamu eğitimi milyonlarca öğretmeni, müdürü, okul çalışanlarını ve okulları yapacak ve tamir edecek inşaat çalışanlarını istihdam edecektir ve ilgili birimlerde, kitap, bilgisayar ve okul malzemeleri imalatı için yerel talep genişleyecektir.

Belli başlı her çevreci grup, ulusal ve uluslararası politik lider, on milyonlarca Çinli işçi ve sakin sağlıksız nüfusa, verimlilik kaybına ve ekilmiş alanların, içilebilir suyun, temiz havanın kaybına dayanarak kirliliğin yüksek maliyetine işaret etmiştir. Çin alternatif enerji kullanımına, enerji idareli binalara ve endüstriyel ve kimyasal kirleticileri düzenlemeye ve son vermeye 100 milyar dolar yatırabilir. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, her yıl Çin'de kirli hava ve su yüzünden zamansız 705,500 insan ölüyor (World Book Report Mart 2007, Financial Times 03.07.2007'tan alıntıdır). Her erken ölüm için, kirleticiler tarafından en az birkaç yüz binin geçici veya kısmen sakat bırakıldığını farz edebiliriz. Baştaki liderler, yerel yöneticileri kendi güçleri oranında çevresel kriterlerin uygulanması hata bu kriterlerin saptanması için teşvik etmesine rağmen, kirlilik büyümeye devam ediyor. Çin'in ademi merkezi politik yapısı yerel yöneticilerin ulusal direktifleri bozmasını ve yerel kirleticileri teşvik etmeye devam ederek cesaretlendirmeye izin veriyor. Sadece ulusal direktifler ve yerel demokratik yoldan seçilmiş bağımsız tüketicileri ve kolluk gücüne sahip çevre uzmanlarını içeren komiteler tarafından yönetilen finansman aracılığıyla yerel/merkezi memurlar ile özel/devlet kirleticileri arasındaki güçlü işbirliği kırılabilir.

Çin'in dış pazarlara ve offshore yatırımlara bağımlılığı; büyük ölçüde düşük maaşların, işçi ve köylünün ücretlerinin mahsulü olarak yerel pazarın güçsüzlüğünün ve sönük alım gücünün sonucudur. Kitlesel üretilen mallar için yerel piyasanın zayıflığı, servetin ve gelirin nüfusun en üst %10'luk kısmında toplanması sonucudur; Çin (Nepal ile birlikte) Asya ülkelerinde en kötü eşitsizliğe sahiptir. Çin'deki eşitsizlik Tayvan veya Güney Kore'den %50 ve Japonya'dan daha fazladır. Asgari ücretleri yürürlüğe koymak, çalışma zamanlarını kısıtlamak ve işçi güvenliği kanunu, alım gücünü ve yerel ekonomiden yüz milyonlarca marjinalize edilmiş müşteri için uygun alış veriş zamanını artıracaktır. Çin ihracata daha az bağımlı hale gelecek, sosyal huzursuzluk ve potansiyel politik ayaklanmalar azalacaktır. Yükselen gelirde yatırım yapmak, karları, ekonomik elitlerin ve borsa spekülatörlerinin göze batan tüketimlerini düşürecektir. Ücretlerin yükselmesi ticaret fazlasını ve riskli denizaşırı yatırımlar aramayı azaltacaktır.

Çin dönüm noktasında: Devam ettirilecek liberalizasyon, çok riskli deniz aşırı yatırımlara, yerel pazar üzerindeki hakimiyet kaybına, daha büyük eşitsizliğe ve kirliliğe, daha büyük politik ve sosyal huzursuzluğa götürecektir.

Politik ve sosyal reformlar, yerel pazar için yatırımların yeniden düzenlenmesi ve tüm eğitim ve sağlık sisteminin yeniden kurulması 'Çin karakterli sosyalizmin inşası' için önemlidir. Kirleticilerin tasfiyesi için çevreci meclislere dayanan seçilmiş topluluklar, Çin'i modernize etmek ve daha ileri bir ekonomiye hazırlamak için gereklidir.

Eşitsizliği azaltmak ve lüks malların ithalatını kontrol etmek için, yükselmekte olan dış ve iç şirket elitleri üzerindeki gelir ve kurum vergilerinin artırılması gereklidir. Devletin ve özel yönetici sınıfın gücünü azaltmak, 'ortak girişim' yoluyla stratejik ekonomik sektörlerin yabancı denetimine girme riskini önler.


Çin'in özel-devlet yatırımları yoluyla dev ekonomik ilerleme programı, geniş kapsamlı, derin, geleceğinin yönü üzerinde iç tartışmaları açmıştır: Hızlandırılmış liberalizasyon ve ABD Hazine Bakanı Paulson'un tartıştığı gibi yabancı finans kapitale açık kapı veya çok sayıda Çinli işçinin istediği gibi, çok büyük ıslah veya düşük riske, yerel pazarda büyük ölçekli yatırımlara yönelen yeniden düzenleme arasında bir seçim.

Çin Batı karakterli neo-liberal reformun yolunu mu yoksa Çin karakterli sosyalist modeli mi izleyecek?

Eylül 2007
[La Haine'deki İngilizce'sinden İsmail Doğa Karatepe (doa06360636@hotmail.com) tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]
Tarih Bülteni

0 Yorum yapılmış.

Yorum Gönder

*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.

 

Tarih Bilgi Ambarı Copyright 2007-2009