Hasan KANBOLAT
24 Kasım’da partisinin kurultayına katılan Gürcistan Devlet Başkanı Mikheil Saakaşvili 26 Kasım’da görevinden istifa ederek, 5 Ocak 2008 tarihinde yapılacak olan devlet başkanlığı seçimlerinde aday olduğunu ve seçim kampanyası çalışmalarına başladığını açıklamıştır. Gürcistan Parlamentosu’nda yapılan oylamada da 148’e karşı yalnızca bir milletvekilinin 'hayır' oyu ile 5 Ocak 2008 tarihinde devlet başkanlığı seçimlerinin yapılması, yeni devlet başkanı seçilinceye kadar anayasa gereği başkanlık yetkilerinin Parlamento Başkanı Nino Burcanadze'ye devredilmesi, seçimlere kadar parlamento başkanlığı görevini Parlamento Başkan Yardımcısı Mikheil Maçavariani’nin yürütmesi onaylanmıştır. Merkez Seçim Komisyonu Başkanı Levan Tarhnişvili’nin yaptığı açıklamaya göre devlet başkanının en geç 26 Kasım'a kadar istifa etmesi ve devlet başkanlığı seçimlerinin de bu tarihi izleyen 45 gün içinde yapılması öngörülmektedir. Devlet başkanı seçimine katılacakların adaylıklarının kabul edilebilmesi için 10 gün içinde 50 bin taraftarının imzaladığı onay listelerini ibraz etmeleri gerekmektedir. Komisyon, devlet başkanlığı seçimini izlemek için çok sayıda yabancı gözlemcinin ülkeye gelmesinin beklendiğini de bildirmiştir.
Muhaliflerin, yolsuzlukla ve yetkileri tek elde toplamaya çalışmakla suçlayarak istifasını istedikleri Saakaşvili, 17 Kasım’da da Başbakan Zurab Nogaydeli’yi görevden alıp yerine Gürcistan Bankası Genel Müdürü Lado Gurcenidze'yi atamış, Kasım başındaki muhalif gösterilerde çıkan olaylardan sonra uygulamaya konulan olağanüstü hal de kaldırılmıştı. Ancak, bu değişiklik muhalifleri tatmin etmemiş ve atamanın, 'hükümetin imajında herhangi bir farklılık oluşturmayacağını' öne sürerek, Saakaşvili'nin istifası için ısrarlı tutumlarını sürdürmüşlerdi.
Saakaşvili ABD’de hukuk eğitimi almış ve bir süre New York'ta bir hukuk şirketinde çalıştıktan Saakaşvili, bir süre de Fransa'da yaşamıştır. Taraftarlarının Mişa lakabı taktığı Saakaşvili, Gürcistan'a döndükten sonra Ekim 2000’de Şevardnadze tarafından Adalet Bakanı olarak atanmış ve Şevardnadze bu genç avukatı uzun süre himaye etmişti. Saakaşvili'nin bir Bakanlar Kurulu toplantısında bazı bakanların verilen hileli ihaleler karşılığında pahalı villalara sahip olduklarını gösteren belgeleri masaya getirmesi büyük bir gürültü koparmıştı. 2002'de hükümetin bir üyesi olarak kalmayı ahlak anlayışına uyduramadığını söyleyerek istifa etmişti. Bunun ardından ‘Ulusal Hareket’ adını verdiği muhalefet partisini kurmuş ve ülke nüfusunun üçte birinin yaşadığı başkent Tiflis'in belediye başkanlığına seçilmişti. Partisi yönetime karşı hoşnutsuzluk duyanların adresi olmuştu. Gül Devrimi’nden önceki kamuoyu yoklamaları son iki yıldır Saakaşvili'yi en popüler lider olarak göstermekteydi. Bunun en önemli nedenlerinden biri, Saakaşvili'nin yolsuzlukla ve yoksullukla mücadele alanlarına verdiği önemi her fırsatta vurgulamasıydı. Gürcistan’da 2 Kasım 2003'deki seçimler sırasında yaygın usulsüzlükler yapıldığı gündeme gelince Saakaşvili her gün geniş katılımlı protesto gösterileri düzenlemişti. 22 Kasım 2003’te muhalefetin parlamentoyu işgali ve 23 Kasım 2003’te Şevardnadze’nin istifasının ardından 4 Ocak 2004’te yapılan devlet başkanlığı seçimlerinde sivil darbenin genç lideri Mikheil Saakaşvili, rakiplerini açık farkla geçerek seçimleri kazanmıştı 2 Kasım 2003’te yapılan ve darbe sonrası iptal edilen parlamento seçimleri 28 Mart 2004’te yenilenmiş ve bu seçimler sonucunda Saakaşvili güçlü bir parlamento desteğine sahip olmuştu. Böylece, yeni yönetime yapmayı düşündüğü reformlar açısından kolaylık sağlanmıştı. Muhaliflerine göre Saakaşvili popülist bir demagog ve iktidar söz konusu olunca, eski akıl hocası Şevardnadze'yi bile bir kalemde silecek kadar hırslı bir politikacı.
Gürcistan’da iktidarın yeni ve genç bir kuşak tarafından teslim alınması, belirli fırsatlar getirdiği gibi, potansiyel riskleri de gündeme getirmişti. Çünkü, Güney Kafkasya coğrafyasının karmaşık jeostratejik dengelerini gözetebilmek ve bütün etki unsurlarını iyi hesaba katabilmek, belirgin siyasal ve kişisel deneyime sahip olmayı gerektirmektedir. Şevardnadze gibi bir duayenin yokluğu, bu meyanda potansiyel zikzaklar ve belirsizlikler ihtimalini artırmıştı.
Saakaşvili, dört yıl önce Gül Devrimi’ni gerçekleştirirken yoksul, parçalanmış, istikrarsız ve gelecekten umudunu yitirmiş bir ülke devralmıştı. Gürcistan’da sınıflar arasındaki gelir uçurumunu gidermeyi, refah düzeyini arttırmayı, istikrarı sağlamayı, Avrupa-Atlantik dünyası ile bütünleşmeyi, NATO’ya ve AB’ye üye olmayı, dondurulmuş çatışma bölgeleri olan Abhazya ve Güney Osetya sorunlarının bitirilmesini, Acaristan’da Aslan Abaşidze yönetimine son verilmesini vaat etmişti. Dört yıllık iktidarı boyunca vaatlerinden bazılarını gerçekleştirebildi. Örneğin, ülkede rüşvet büyük ölçüde ortadan kalktı, istikrar sağlandı, Abaşidze tasfiye edilerek Türkiye’nin garantörlüğüne rağmen Acaristan’ın özerkliğinin içi boşaltıldı. Avrupa-Atlantik dünyası ile bütünleşme yönünde önemli adımlar atıldı. Ancak, söz konusu gelişmeler Gürcü halkı için yeterli bulunmadı. Gürcü halkı hükümetin işsizlikle mücadele programını yeterli görmedi. Refah düzeyinin artması ve Batı ile bütünleşme için beklemek istemedi. Dondurulmuş çatışma bölgelerinin Gürcistan’ın geleceğine ipotek koymasından ve belirsizlikten sıkıldı. Bunların yanında, Saakaşvili’nin, Gül Devrimi’ni birlikte gerçekleştirdiği arkadaşlarını yönetimden uzaklaştırması ve devrim arkadaşlarının muhalefete geçmeleri muhalefetin güçlenmesine neden oldu. İktidarının ilk yıllarında Şevardnadze yönetimini suçlayan ve enkaz devraldığını söyleyen Saakaşvili, günümüzde ise dört yıl önce kendisini iktidara getiren Gül Devrimi’nden bu yana düzenlenen en büyük muhalif gösteriler karşısında eski devrim arkadaşlarını ve kuzey sınırındaki dev komşusu Rusya Federasyonu’nu suçluyor. Rusya Federasyonu’nda Aralık ayında yapılacak genel seçimler ve 2008 Mart’ındaki devlet başkanlığı seçimleriyle, muhalefetin gösterileri arasında paralellik kuruyor.
Ülkede son dört yıl içinde tanık olunan en geniş katılımlı eylemlerde artık başlıca hedef Saakaşvili'yi istifaya zorlamak haline gelmiştir. Eylemler karşısında önce başkentte, daha sonra, Rusya Federasyonu’nu kışkırtıcılıkla suçlayıp ülke genelinde, olağanüstü hal ilan eden Saakaşvili, muhalefetin gösterilerini güç kullanarak bastırdı. Hükümet karşıtı televizyon kanalının yayınları durduruldu. Bundan dolayı en güvendiği Batı dünyasının da tepkisini çekti. Saakaşvili, baskılara dayanamadı ve sonbahardaki devlet başkanlığı seçimlerinin 5 Ocak 2008’de yapılacağını açıkladı. Böylece var olan sorunları da ötelemiş oldu. Ancak, yapılacak ilk seçim genel seçim değil, devlet başkanlığı seçimi olacak. Saakaşvili bu şekilde seçmenlerin güvenini tazeleyerek yola devam etmeyi hedefliyor. Genel seçimlerin tarihi ise aynı gün yapılacak bir referandum ile belirlenecek. Söz konusu açıklamalar, Saakaşvili’nin iktidarı kolay bırakmayacağını gösteriyor. Ancak, 5 Ocak seçimlerinin şeffaf olmaması durumunda Gürcistan’ı çok zor bir kışın beklediğini tahmin etmek zor görünmüyor.
Gürcistan modeli, Sovyet eğitimli yöneticilerin sivil darbe ile tasfiyesi, Batı eğitimli ve devlet başkanının akrabası olmayan genç yöneticilerin iktidarı ele geçirmesi, ülkede demokratikleştirilme sürecinin başlatılması, Batı dünyasına entegrasyonun hızlandırılması ve eski bir Sovyet cumhuriyetinde Batı tipi demokrasinin inşa edilmesi olarak özetlenebilir. Ancak, söz konusu Gürcistan modelinin başarılı olup olamayacağı, büyük ölçüde Gürcistan’da 5 Ocak 2008 tarihinde yapılacak olan devlet başkanlığı seçimlerinin adil bir şekilde yapılıp yapılmamasına, Saakaşvili iktidarının Batı tipi demokrasiye mi yoksa Batı destekli tek adam yönetimine mi yönelip yönelmeyeceğine, Saakaşvili’nin Gürcistan’da tek adam yönetimini kurumsallaştırması durumunda Türkiye, ABD ve AB’nin bu yönetimi benimseyip benimsemeyeceklerine bağlıdır.
5 Ocak seçimleri sonrası Gürcistan’da Batı destekli bir tek adam yönetiminin kurumsallaşması ihtimali, Güney Kafkasya’nın yeni bir döneme girmekte olduğuna işaret edebilir.
ASAM
24 Kasım’da partisinin kurultayına katılan Gürcistan Devlet Başkanı Mikheil Saakaşvili 26 Kasım’da görevinden istifa ederek, 5 Ocak 2008 tarihinde yapılacak olan devlet başkanlığı seçimlerinde aday olduğunu ve seçim kampanyası çalışmalarına başladığını açıklamıştır. Gürcistan Parlamentosu’nda yapılan oylamada da 148’e karşı yalnızca bir milletvekilinin 'hayır' oyu ile 5 Ocak 2008 tarihinde devlet başkanlığı seçimlerinin yapılması, yeni devlet başkanı seçilinceye kadar anayasa gereği başkanlık yetkilerinin Parlamento Başkanı Nino Burcanadze'ye devredilmesi, seçimlere kadar parlamento başkanlığı görevini Parlamento Başkan Yardımcısı Mikheil Maçavariani’nin yürütmesi onaylanmıştır. Merkez Seçim Komisyonu Başkanı Levan Tarhnişvili’nin yaptığı açıklamaya göre devlet başkanının en geç 26 Kasım'a kadar istifa etmesi ve devlet başkanlığı seçimlerinin de bu tarihi izleyen 45 gün içinde yapılması öngörülmektedir. Devlet başkanı seçimine katılacakların adaylıklarının kabul edilebilmesi için 10 gün içinde 50 bin taraftarının imzaladığı onay listelerini ibraz etmeleri gerekmektedir. Komisyon, devlet başkanlığı seçimini izlemek için çok sayıda yabancı gözlemcinin ülkeye gelmesinin beklendiğini de bildirmiştir.
Muhaliflerin, yolsuzlukla ve yetkileri tek elde toplamaya çalışmakla suçlayarak istifasını istedikleri Saakaşvili, 17 Kasım’da da Başbakan Zurab Nogaydeli’yi görevden alıp yerine Gürcistan Bankası Genel Müdürü Lado Gurcenidze'yi atamış, Kasım başındaki muhalif gösterilerde çıkan olaylardan sonra uygulamaya konulan olağanüstü hal de kaldırılmıştı. Ancak, bu değişiklik muhalifleri tatmin etmemiş ve atamanın, 'hükümetin imajında herhangi bir farklılık oluşturmayacağını' öne sürerek, Saakaşvili'nin istifası için ısrarlı tutumlarını sürdürmüşlerdi.
Saakaşvili ABD’de hukuk eğitimi almış ve bir süre New York'ta bir hukuk şirketinde çalıştıktan Saakaşvili, bir süre de Fransa'da yaşamıştır. Taraftarlarının Mişa lakabı taktığı Saakaşvili, Gürcistan'a döndükten sonra Ekim 2000’de Şevardnadze tarafından Adalet Bakanı olarak atanmış ve Şevardnadze bu genç avukatı uzun süre himaye etmişti. Saakaşvili'nin bir Bakanlar Kurulu toplantısında bazı bakanların verilen hileli ihaleler karşılığında pahalı villalara sahip olduklarını gösteren belgeleri masaya getirmesi büyük bir gürültü koparmıştı. 2002'de hükümetin bir üyesi olarak kalmayı ahlak anlayışına uyduramadığını söyleyerek istifa etmişti. Bunun ardından ‘Ulusal Hareket’ adını verdiği muhalefet partisini kurmuş ve ülke nüfusunun üçte birinin yaşadığı başkent Tiflis'in belediye başkanlığına seçilmişti. Partisi yönetime karşı hoşnutsuzluk duyanların adresi olmuştu. Gül Devrimi’nden önceki kamuoyu yoklamaları son iki yıldır Saakaşvili'yi en popüler lider olarak göstermekteydi. Bunun en önemli nedenlerinden biri, Saakaşvili'nin yolsuzlukla ve yoksullukla mücadele alanlarına verdiği önemi her fırsatta vurgulamasıydı. Gürcistan’da 2 Kasım 2003'deki seçimler sırasında yaygın usulsüzlükler yapıldığı gündeme gelince Saakaşvili her gün geniş katılımlı protesto gösterileri düzenlemişti. 22 Kasım 2003’te muhalefetin parlamentoyu işgali ve 23 Kasım 2003’te Şevardnadze’nin istifasının ardından 4 Ocak 2004’te yapılan devlet başkanlığı seçimlerinde sivil darbenin genç lideri Mikheil Saakaşvili, rakiplerini açık farkla geçerek seçimleri kazanmıştı 2 Kasım 2003’te yapılan ve darbe sonrası iptal edilen parlamento seçimleri 28 Mart 2004’te yenilenmiş ve bu seçimler sonucunda Saakaşvili güçlü bir parlamento desteğine sahip olmuştu. Böylece, yeni yönetime yapmayı düşündüğü reformlar açısından kolaylık sağlanmıştı. Muhaliflerine göre Saakaşvili popülist bir demagog ve iktidar söz konusu olunca, eski akıl hocası Şevardnadze'yi bile bir kalemde silecek kadar hırslı bir politikacı.
Gürcistan’da iktidarın yeni ve genç bir kuşak tarafından teslim alınması, belirli fırsatlar getirdiği gibi, potansiyel riskleri de gündeme getirmişti. Çünkü, Güney Kafkasya coğrafyasının karmaşık jeostratejik dengelerini gözetebilmek ve bütün etki unsurlarını iyi hesaba katabilmek, belirgin siyasal ve kişisel deneyime sahip olmayı gerektirmektedir. Şevardnadze gibi bir duayenin yokluğu, bu meyanda potansiyel zikzaklar ve belirsizlikler ihtimalini artırmıştı.
Saakaşvili, dört yıl önce Gül Devrimi’ni gerçekleştirirken yoksul, parçalanmış, istikrarsız ve gelecekten umudunu yitirmiş bir ülke devralmıştı. Gürcistan’da sınıflar arasındaki gelir uçurumunu gidermeyi, refah düzeyini arttırmayı, istikrarı sağlamayı, Avrupa-Atlantik dünyası ile bütünleşmeyi, NATO’ya ve AB’ye üye olmayı, dondurulmuş çatışma bölgeleri olan Abhazya ve Güney Osetya sorunlarının bitirilmesini, Acaristan’da Aslan Abaşidze yönetimine son verilmesini vaat etmişti. Dört yıllık iktidarı boyunca vaatlerinden bazılarını gerçekleştirebildi. Örneğin, ülkede rüşvet büyük ölçüde ortadan kalktı, istikrar sağlandı, Abaşidze tasfiye edilerek Türkiye’nin garantörlüğüne rağmen Acaristan’ın özerkliğinin içi boşaltıldı. Avrupa-Atlantik dünyası ile bütünleşme yönünde önemli adımlar atıldı. Ancak, söz konusu gelişmeler Gürcü halkı için yeterli bulunmadı. Gürcü halkı hükümetin işsizlikle mücadele programını yeterli görmedi. Refah düzeyinin artması ve Batı ile bütünleşme için beklemek istemedi. Dondurulmuş çatışma bölgelerinin Gürcistan’ın geleceğine ipotek koymasından ve belirsizlikten sıkıldı. Bunların yanında, Saakaşvili’nin, Gül Devrimi’ni birlikte gerçekleştirdiği arkadaşlarını yönetimden uzaklaştırması ve devrim arkadaşlarının muhalefete geçmeleri muhalefetin güçlenmesine neden oldu. İktidarının ilk yıllarında Şevardnadze yönetimini suçlayan ve enkaz devraldığını söyleyen Saakaşvili, günümüzde ise dört yıl önce kendisini iktidara getiren Gül Devrimi’nden bu yana düzenlenen en büyük muhalif gösteriler karşısında eski devrim arkadaşlarını ve kuzey sınırındaki dev komşusu Rusya Federasyonu’nu suçluyor. Rusya Federasyonu’nda Aralık ayında yapılacak genel seçimler ve 2008 Mart’ındaki devlet başkanlığı seçimleriyle, muhalefetin gösterileri arasında paralellik kuruyor.
Ülkede son dört yıl içinde tanık olunan en geniş katılımlı eylemlerde artık başlıca hedef Saakaşvili'yi istifaya zorlamak haline gelmiştir. Eylemler karşısında önce başkentte, daha sonra, Rusya Federasyonu’nu kışkırtıcılıkla suçlayıp ülke genelinde, olağanüstü hal ilan eden Saakaşvili, muhalefetin gösterilerini güç kullanarak bastırdı. Hükümet karşıtı televizyon kanalının yayınları durduruldu. Bundan dolayı en güvendiği Batı dünyasının da tepkisini çekti. Saakaşvili, baskılara dayanamadı ve sonbahardaki devlet başkanlığı seçimlerinin 5 Ocak 2008’de yapılacağını açıkladı. Böylece var olan sorunları da ötelemiş oldu. Ancak, yapılacak ilk seçim genel seçim değil, devlet başkanlığı seçimi olacak. Saakaşvili bu şekilde seçmenlerin güvenini tazeleyerek yola devam etmeyi hedefliyor. Genel seçimlerin tarihi ise aynı gün yapılacak bir referandum ile belirlenecek. Söz konusu açıklamalar, Saakaşvili’nin iktidarı kolay bırakmayacağını gösteriyor. Ancak, 5 Ocak seçimlerinin şeffaf olmaması durumunda Gürcistan’ı çok zor bir kışın beklediğini tahmin etmek zor görünmüyor.
Gürcistan modeli, Sovyet eğitimli yöneticilerin sivil darbe ile tasfiyesi, Batı eğitimli ve devlet başkanının akrabası olmayan genç yöneticilerin iktidarı ele geçirmesi, ülkede demokratikleştirilme sürecinin başlatılması, Batı dünyasına entegrasyonun hızlandırılması ve eski bir Sovyet cumhuriyetinde Batı tipi demokrasinin inşa edilmesi olarak özetlenebilir. Ancak, söz konusu Gürcistan modelinin başarılı olup olamayacağı, büyük ölçüde Gürcistan’da 5 Ocak 2008 tarihinde yapılacak olan devlet başkanlığı seçimlerinin adil bir şekilde yapılıp yapılmamasına, Saakaşvili iktidarının Batı tipi demokrasiye mi yoksa Batı destekli tek adam yönetimine mi yönelip yönelmeyeceğine, Saakaşvili’nin Gürcistan’da tek adam yönetimini kurumsallaştırması durumunda Türkiye, ABD ve AB’nin bu yönetimi benimseyip benimsemeyeceklerine bağlıdır.
5 Ocak seçimleri sonrası Gürcistan’da Batı destekli bir tek adam yönetiminin kurumsallaşması ihtimali, Güney Kafkasya’nın yeni bir döneme girmekte olduğuna işaret edebilir.
ASAM
0 Yorum yapılmış.
Yorum Gönder
*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.