4 Kasım 2007 Pazar

Sözle yönetilmek


Değiştir


Yöneticilerimiz ve medyamız, ellerinde mercek, diğerlerinin ne söylediğini inceliyor ve buna göre tavırlarını belirliyor. Kimin PKK’yı kollayan bir söz söylediğine, Ermeni tasarısı için ne dediğine bakıyoruz ve tepkimiz dile getiriyoruz. Aslında sadece tepki göstermekle kalmıyor politikamızı da buna göre belirliyoruz. Ben karşımızdakilerin yerinde olsaydım bir demeç bürosu kurar, Türkiye’nin nasıl davranmasını istiyorsam ona göre demeçler hazırlatırdım. Barzani PKK’ ya terörist demiyorsa düşman listesine dahil ediliyor ve ona karşı da harekete geçilmesi isteniyordu. Oysa birisi çıkıp PKK’yı tasfiye etse Barzani bunu şölenlerle kutlar, bir rakibinden kurtulduğu için şükreder ama dışarı çıkıp PKK’nın arkasından övgüler dizerdi. Böylece bu örgütün kılıç artıklarını safına katar ve diğer rakiplerine karşı kullanırdı.

Çelişkiden rahatsız olmuyoruz. İnsanların bireysel çıkarlarını en üst düzeye çıkarmak istediklerini bir doğa kanunu kabul ediyor ama Kürt kimliği üzerinden politika yapanların, bireysel çıkarları için değil ait oldukları grubun maddi olmayan hedefleri için uğraştığını, yanlış ya da doğru, bir ideal için mücadele ettiğini düşünüyoruz.

Siyasetçilerimiz ülkenin bir hedefe ulaşması için değil, kendilerinin bir yere gelmesi için uğraşıyor. Başarı bir şey yapmakla değil, bir şey olmakla ölçülüyor. Bunu bilenler halkı yönlendirecek eylemler yapıyor, medya bunları büyüterek yansıtıyor ve yönetenler konumlarını korumak için halkın bu tepkisini devlet politikası haline getiriyor.

Oysa farklı bir yol da izlenebilir. Sözün gelişi biz de bir karşı demeç bürosu kurar ve bizi nereye götürmek istediklerini tespit eder ama politikamızı bunların dışında ve onların gerçek hedeflerini tespit ederek oluşturabiliriz. Sıradan insanlar sokakta kendisine küfredene tepki gösterir ve karşılık verir. Devletin de kendisi gibi davranmasını bekler ve en azından daha okkalı bir küfürle karşılık verilmesini bekler. Oysa devlet sokakta dolaşmamaktadır ve her etkiye tepki göstermenin gerekmediğini bilmelidir.

Devlette bir makama gelmek bireysel bir başarı değildir ve buraya gelenler en yetenekliler olmayabilir ama şartlara göre, en uygun kişi seçilir. Yerini koruma endişesi bu insanlar için en kötü davranış biçimidir. O da, günün gereklerine göre, en uygunun kendisi olmadığını düşünebilmeli ve başka birinin göreve gelmesi için çaba sarf etmelidir.

Nasıl davranacağımızı sözlere değil karşımızdakilerin hedeflerine göre belirlememiz gerekir. Onlar hedeflerine ulaşmak için bizim davranışlarımızı etkileyecek ve belirleyecek sözler söylerler. Biz bunlara cevap sayılacak şeyler yaparız ama hiçbir zaman karşımızdakinin zaten bunu hedeflediğini düşünmeyiz. Mücadele ettiğimiz zannederken onun politikasının bir aracı konumuna düşeriz. Şu sıralarda herkes PKK’nın tasfiyesi sonrasında onu destekleyenleri ya da sempati duyanları kontrolüne almaya çalışıyor. Bizi onların tek hasmı haline getirip kendilerini aslında onlara hasmı olmadığını ama Türkiye’nin ısrarlaryla sonuca katlandıkları intibaını yaratıyorlar. Ülkemizdeki ve Kuzey Irak’taki aşiretlerin görünüşteki PKK sempatisinin nedeni budur. Gerçekte duydukları şey sempati değil nefrettir.

Star Gazete Online


Tarih Bülteni

0 Yorum yapılmış.

Yorum Gönder

*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.

 

Tarih Bilgi Ambarı Copyright 2007-2009