Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Paris'te bile "hayalî" olarak bakılsa da Akdeniz Birliği fikrinde kararlı. Bir yandan Sarkozy, Akdeniz ülkelerini teker teker ziyaret ederek destek isterken, Fransız diplomasisi ise projenin içini doldurmak için seferber olmuş durumda.
Fransızlar, şimdiye kadar bir açıklama yapmayan Lübnan ve Suriye'nin dışında bütün ülkelerin ilgi gösterdiğini dile getiriyor. Türkiye de projeye soğuk değil. Girişimi, başta Türkiye'nin AB üyeliğine alternatif olarak değerlendirerek tepki gösteren Ankara, Fransızların böyle olmadığı yönündeki açıklamalarıyla tavrını değiştirmiş durumda. Fransa'nın Akdeniz Birliği projesi sorumlusu Büyükelçi Alain Leroy, Ocak ayının başında Ankara'ya geliyor.
Sarkozy'nin fikir ve yöntem olarak modeli Avrupa Birliği'nin kuruluşu, yapı olarak ise G-8. Her konuşmasında ısrarla, AB'nin "kurucu babalarından" Fransız Robert Schuman ve Jean Monnet'ye referans yaparak "aynı yöntemle, aynı amaçla, aynı projeyi Akdeniz'de gerçekleştirmeye" çağırıyor. Bu çerçevede, Akdeniz Birliği, bir "proje birliği" olacak. Belli sektörlerde gerçekleştirilecek projelerle yakınlaşma sağlanacak. Fransızlar; enerji, çevre, iklim değişikliği, deniz koruma, göç, eğitim ve sürdürülebilir gelişme gibi otuzdan fazla "sektör" belirlemiş durumda. Fakat bu sektörlerin, Akdeniz havzasında birliğe zorlayacak itici gücü, kömür ve çeliğin 1950'li yıllarda Avrupa'da oynadığı rolün çok gerisinde. Bu da projeyi içinde yer almayı hayati kılacak bir araçtan yoksun kılıyor. Akdeniz'in Schuman'ı olmak isteyen Sarkozy'ye göre, Akdeniz Birliği'nin kömür ve çeliği; enerji, ulaşım ve su olacak.
Fransız hariciyesinin geliştirdiği proje taslağına göre, birliğe Akdeniz'e kıyısı olan 22 ülke üye olacak. Moritanya ve Ürdün ise Akdeniz'e kıyıları olmamalarına rağmen projeye katılacak. Avrupa Komisyonu ve Arap Birliği'nin de tam üye olarak yer alacağı birliğe isteyen AB ülkesi dahil olabilecek. AB'ye paralel bir girişime, "Biz de Doğu birliği kurarız." diyerek tepki gösteren Almanya Başbakanı Angela Merkel, Paris'te Sarkozy ile görüşmesinin ardından "Akdeniz'in bütün Avrupalıların sorunu" olduğunu bildirerek projeyle ilgilendiklerini açıkladı. Akdeniz'e kıyısı olan ve AB üyesi ülkelerin dışındaki devletler ancak gözlemci olarak birlikte yer alabilecek. Proje, örgütün işleyiş olarak G-8'i model almasını öngörüyor. Üye olacak ülkelerin devlet ya da hükümet başkanları, belirli aralıklarla düzenlenecek olan "G-Med" (G-Akdeniz) zirvesinde bir araya gelecek. İki yıllığına düşünülen dönerli başkanlık sistemi uygulanacak. Fransa, birliğin kurucu zirvesini Haziran 2008'de gerçekleştirmeyi planlıyor. Finansman konusu ise henüz tam olarak masaya yatırılmış değil. Projeyi olgunlaştırmaya çalışan Fransız yetkililer, her projenin kendi finansmanını bulacağını dile getiriyor. Ayrıca, AB'nin, özellikle komşuluk politikası olmak üzere değişik fonlarından, özel sermayeden ve Körfez ülkelerinin yardımlarından faydalanılması planlanıyor.
Girişimin başarısız olacağını düşünenlerin en önemli argümanı, birliğe katılması düşünülen birçok ülkenin aralarındaki anlaşmazlıklar ve Akdeniz'in kuzey ve güneyindeki ülkelerin değerler açısından birbirilerinden çok uzak olması. Paris'te bile çoğunluğun bu görüşte olduğu söylenebilir. Sarkozy'nin bu argümana cevabı, 'hiçbir şey yapmayarak oturmaktansa bir şeyler denemek daha iyi' şeklinde.
Proje bahane, nükleer anlaşma şahane
Diğer bir eleştiri ise, Sarkozy'nin 1995'ten beri var olan, Akdeniz'in iki yakasını bir araya getiren Barselona Süreci'ni görmezden gelerek, AB'den habersiz yeni bir girişim başlatmasına yönelik. Bu yüzden, başta İspanya olmak üzere bazı Avrupa ülkeleri Sarkozy'ye dolaylı yollardan tepki göstermişti. Madrid, projeye destek verdiğini dile getirse de girişimi "Barselona +" olarak değerlendiriyor. Paris ise bu yöndeki eleştirilerin artması üzerine projenin "Barselona'nın tamamlayıcısı" olacağını dillendirmeye başladı.
Daha şimdiden "sulandırılmış" görünmesine karşın Sarkozy'nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce açıkladığı bu projeden geri adım atmasının zor olduğu belirtiliyor. Girişimin, şu aşamada bir birlikten ziyade, belli konular üzerinde yoğunlaşan bir işbirliği teşkilatına çıkacağına işaret ediliyor. Bu nedenle Akdeniz Birliği'nin geleceği zamana havale ediliyor. Fakat uzmanlar, sonuçlanmasa da Sarkozy'nin bu girişimiyle dünyanın gündeminde kaldığına dikkat çekiyor. Dünya nükleer programından dolayı İran'ı dize getirmeye çalışırken Sarkozy'nin Akdeniz Birliği'ni pazarlamak için gittiği ülkelerdeki nükleer santral anlaşmaları imzalamasına işaret ediliyor.
Bakana Kaddafi fırçası
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Libya lideri Kaddafi'yi sert bir dille eleştiren insan haklarından sorumlu Devlet Bakanı Rama Yade'yi dün Elysee Sarayı'na çağırdı. Yade, görüşmeden sonra açıklama yapmazken Fransız basını, görüşmeyi bakana yapılmış bir uyarı olarak değerlendirdi.
Fransızlar, şimdiye kadar bir açıklama yapmayan Lübnan ve Suriye'nin dışında bütün ülkelerin ilgi gösterdiğini dile getiriyor. Türkiye de projeye soğuk değil. Girişimi, başta Türkiye'nin AB üyeliğine alternatif olarak değerlendirerek tepki gösteren Ankara, Fransızların böyle olmadığı yönündeki açıklamalarıyla tavrını değiştirmiş durumda. Fransa'nın Akdeniz Birliği projesi sorumlusu Büyükelçi Alain Leroy, Ocak ayının başında Ankara'ya geliyor.
Sarkozy'nin fikir ve yöntem olarak modeli Avrupa Birliği'nin kuruluşu, yapı olarak ise G-8. Her konuşmasında ısrarla, AB'nin "kurucu babalarından" Fransız Robert Schuman ve Jean Monnet'ye referans yaparak "aynı yöntemle, aynı amaçla, aynı projeyi Akdeniz'de gerçekleştirmeye" çağırıyor. Bu çerçevede, Akdeniz Birliği, bir "proje birliği" olacak. Belli sektörlerde gerçekleştirilecek projelerle yakınlaşma sağlanacak. Fransızlar; enerji, çevre, iklim değişikliği, deniz koruma, göç, eğitim ve sürdürülebilir gelişme gibi otuzdan fazla "sektör" belirlemiş durumda. Fakat bu sektörlerin, Akdeniz havzasında birliğe zorlayacak itici gücü, kömür ve çeliğin 1950'li yıllarda Avrupa'da oynadığı rolün çok gerisinde. Bu da projeyi içinde yer almayı hayati kılacak bir araçtan yoksun kılıyor. Akdeniz'in Schuman'ı olmak isteyen Sarkozy'ye göre, Akdeniz Birliği'nin kömür ve çeliği; enerji, ulaşım ve su olacak.
Fransız hariciyesinin geliştirdiği proje taslağına göre, birliğe Akdeniz'e kıyısı olan 22 ülke üye olacak. Moritanya ve Ürdün ise Akdeniz'e kıyıları olmamalarına rağmen projeye katılacak. Avrupa Komisyonu ve Arap Birliği'nin de tam üye olarak yer alacağı birliğe isteyen AB ülkesi dahil olabilecek. AB'ye paralel bir girişime, "Biz de Doğu birliği kurarız." diyerek tepki gösteren Almanya Başbakanı Angela Merkel, Paris'te Sarkozy ile görüşmesinin ardından "Akdeniz'in bütün Avrupalıların sorunu" olduğunu bildirerek projeyle ilgilendiklerini açıkladı. Akdeniz'e kıyısı olan ve AB üyesi ülkelerin dışındaki devletler ancak gözlemci olarak birlikte yer alabilecek. Proje, örgütün işleyiş olarak G-8'i model almasını öngörüyor. Üye olacak ülkelerin devlet ya da hükümet başkanları, belirli aralıklarla düzenlenecek olan "G-Med" (G-Akdeniz) zirvesinde bir araya gelecek. İki yıllığına düşünülen dönerli başkanlık sistemi uygulanacak. Fransa, birliğin kurucu zirvesini Haziran 2008'de gerçekleştirmeyi planlıyor. Finansman konusu ise henüz tam olarak masaya yatırılmış değil. Projeyi olgunlaştırmaya çalışan Fransız yetkililer, her projenin kendi finansmanını bulacağını dile getiriyor. Ayrıca, AB'nin, özellikle komşuluk politikası olmak üzere değişik fonlarından, özel sermayeden ve Körfez ülkelerinin yardımlarından faydalanılması planlanıyor.
Girişimin başarısız olacağını düşünenlerin en önemli argümanı, birliğe katılması düşünülen birçok ülkenin aralarındaki anlaşmazlıklar ve Akdeniz'in kuzey ve güneyindeki ülkelerin değerler açısından birbirilerinden çok uzak olması. Paris'te bile çoğunluğun bu görüşte olduğu söylenebilir. Sarkozy'nin bu argümana cevabı, 'hiçbir şey yapmayarak oturmaktansa bir şeyler denemek daha iyi' şeklinde.
Proje bahane, nükleer anlaşma şahane
Diğer bir eleştiri ise, Sarkozy'nin 1995'ten beri var olan, Akdeniz'in iki yakasını bir araya getiren Barselona Süreci'ni görmezden gelerek, AB'den habersiz yeni bir girişim başlatmasına yönelik. Bu yüzden, başta İspanya olmak üzere bazı Avrupa ülkeleri Sarkozy'ye dolaylı yollardan tepki göstermişti. Madrid, projeye destek verdiğini dile getirse de girişimi "Barselona +" olarak değerlendiriyor. Paris ise bu yöndeki eleştirilerin artması üzerine projenin "Barselona'nın tamamlayıcısı" olacağını dillendirmeye başladı.
Daha şimdiden "sulandırılmış" görünmesine karşın Sarkozy'nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce açıkladığı bu projeden geri adım atmasının zor olduğu belirtiliyor. Girişimin, şu aşamada bir birlikten ziyade, belli konular üzerinde yoğunlaşan bir işbirliği teşkilatına çıkacağına işaret ediliyor. Bu nedenle Akdeniz Birliği'nin geleceği zamana havale ediliyor. Fakat uzmanlar, sonuçlanmasa da Sarkozy'nin bu girişimiyle dünyanın gündeminde kaldığına dikkat çekiyor. Dünya nükleer programından dolayı İran'ı dize getirmeye çalışırken Sarkozy'nin Akdeniz Birliği'ni pazarlamak için gittiği ülkelerdeki nükleer santral anlaşmaları imzalamasına işaret ediliyor.
Bakana Kaddafi fırçası
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Libya lideri Kaddafi'yi sert bir dille eleştiren insan haklarından sorumlu Devlet Bakanı Rama Yade'yi dün Elysee Sarayı'na çağırdı. Yade, görüşmeden sonra açıklama yapmazken Fransız basını, görüşmeyi bakana yapılmış bir uyarı olarak değerlendirdi.
0 Yorum yapılmış.
Yorum Gönder
*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.