28 Aralık 2007 Cuma

Butto Suikasti ve Pakistan'ın Geleceği


Değiştir
Gökçen OĞAN


Pakistan’ın en önemli siyasi kişiliklerinden biri olan Benazir Butto’nın bir suikast sonucu öldürülmesi ülkenin istikrar ve güvenliğinin ciddi bir tehlike altına girdiği yeni bir dönemin başlangıcı olarak hatırlanacak. Babası Zülfikar Ali Butto gibi siyasetçi kimliği nedeniyle saldırının hedefi olan Butto, Pakistan’da Ravalpindi bölgesinde suikast sonucu öldürülen ikinci başbakan oldu. Hatırlanacağı üzere, ülkenin ilk Başbakanı Liyakat Ali Han’da bir suikast sonucu öldürülmüş ve Muhammet Ali Cinnah’ın büyük umutlarla kurduğu demokratik Pakistan hayaline ilk darbe de o dönemde indirilmişti.

Bugün Benazir Butto’nun öldürülmesi de bu hayale indirilen önemli darbelerden biri olarak nitelendirilebilir. Zira kurulduğu tarihten bu yana demokrasi ve askerî darbeler arasında gidip gelen Pakistan siyasi denklemine yeni bir unsur katılmış bulunuyor: radikal dinî gruplar. Bu gruplar Pakistan için yeni sayılamayacak köklü bir geçmişe ve geniş bir ağa sahip. Ancak sayıları ve güçleri konusunda net bir değerlendirme yapılamayan bu gruplar, ilk kez böylesine kritik bir dönemde bu denli büyük ve ses getiren bir eylem gerçekleştirdi. Benazir Butto suikastı bu grupların etkinliğinin ve eylem kabiliyetinin arttığının ve ülkenin geleceğini yönlendirme konusunda bir irade geliştirdiklerinin en önemli göstergesi olarak değerlendirilebilir.

Pakistan’ın son bir yıl içinde ardı ardına yaşadığı krizler Butto suikastının alt yapısını oluşturdu. Devlet başkanlığı seçimleri konusunun kamuoyu gündemine taşındığı dönemde, Pakistan açısından bir fatura ortaya koymanın gerekliliği ortaya çıktı. Zira kansız bir darbe ile iktidara gelen Müşerref’in en önemli gündem maddesi, ülkede yerleşmiş radikal dinî akımlarla mücadele etmek iken bu konuda başarısız olduğu Lal Mescidi’nin işgal edilmesi ile belirgin bir şekilde anlaşılmıştı. Pervez Müşerref’in uluslararası terörle mücadele kapsamında Vaşington yönetiminden aldığı maddi desteği kendi iktidarını güçlendirmek için kullandığı iddiaları Müşerref’in ülke içindeki desteğini düşürürken, halkın umudunu sürgünde yaşayan isimlere bağlamasına neden olmuştu. Müşerref’le yaptığı güç paylaşımı anlaşması sonucu hakkındaki yolsuzluk davalarının düşürülmesi sayesinde ülkesine dönen Butto, bir intihar eylemi ile karşılanmış ancak bu saldırıdan kurtulmayı başarmıştı.

Aslında Pakistan’da istikrar ve güvenliğin hâkim olmasını istemeyen pek çok grup tarafından Butto’nun cazip bir hedef olarak belirlenmesi şaşırtıcı değil. Zira Butto’nun hedef olarak belirlenmesinin nedeni son dönemde Butto’nun Pakistan’ın siyasi hayatında üstlendiği rol ile doğrudan alakalı görülebilir. Öncelikle Butto’nun ülkesine uluslararası kamuoyunun desteğini alarak dönmesi, ABD karşıtlığı noktasında birleşen ve Butto’yu “Amerikan ajanı” olarak tanımlayan radikal dinî akımlar tarafından tepki ile karşılanmıştı. Diğer taraftan Butto’nun Müşerref iktidarına karşı yürüttüğü mücadelenin merkezine laik demokrasiyi oturtmuş olması kendisine karşı tehditlerin artmasına neden oldu. Zira ilk saldırının ardından Müşerref’e kendisini tehdit eden grup ve kişilerin bir listesini verdiği iddia edilen Butto, saldırıların devam edeceğini muhtemelen biliyordu. İç ve dış kamuoyunun desteğine sahip, laik bir demokratik düzenin mücadelesini yürüten Butto, terör örgütleri açısından hedef listesinin başında yer almakta idi.

Söz konusu suikasttan en fazla zarar gören isim Devlet Başkanı Pervez Müşerref oldu. Butto suikastından Müşşeref’i sorumlu tutan grupların ülkede yaptıkları gösterilerin tek meşru dayanağı gerekli güvenlik önlemlerinin yeterince sağlanmadığı olabilir. Ülkede şu an yaşanan kaos Müşerref açısından arzu edilmeyen bir durum olmakla birlikte zaten azalma eğilimi içerisinde olan iç ve dış kamuoyu desteğini kaybetmesi muhtemel gelişmeler arasında. Bu tehlikelerin bilincinde olan Müşerref, faillerin radikal gruplar olduğunu açıkladı, halkın tepkisini bir nebze olsun sakinleştirmek için üç gün yas ilan etti.

Pakistan jeopolitik konumu itibariyle tüm bölge ülkelerini etkileme potansiyeline sahip. Pakistan’da muhtemel bir istikrarsızlık ve güven boşluğu diğer bölge ülkeleri için de tehdit unsuru taşıyor. Bu kapsamda ilk akla gelen Afganistan’ın bu süreçten nasıl etkileneceği olmalı. Zira Afganistan’da durumun normalleşmesinin ön koşulu Pakistan ve Afganistan sınırının kontrol altına alınması. Merkezi yönetimin zayıflaması sınır bölgelerindeki aşiretler üzerindeki sınırlı kontrolü daha da azaltarak ve Afganistan Pakistan sınırının geçişkenliğini artıracak. Diğer taraftan nükleer güce sahip olması, Pakistan’ı kritik bir konuma yerleştiriyor. Dolayısıyla Butto suikastı sonrasında Pakistan halkı üzerinde etkili her siyasi figürün atacakları adımlar kritik öneme sahip.

8 Ocak’ta yapılması planlanan seçimlerin Butto suikastı nedeniyle ertelenmesine ilişkin herhangi bir açıklama henüz yapılmadı. Ancak suikasta duyulan tepkinin seçim sonuçlarına yansıması kuvvetle muhtemel.

ASAM
Tarih Bülteni

0 Yorum yapılmış.

Yorum Gönder

*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.

 

Tarih Bilgi Ambarı Copyright 2007-2009