Cavid VELİEV
TUSAM Yakındoğu ve Kafkasya Araştırmaları Masası
2007 yılında Azerbaycan ve Ermenistan’ın Dışişleri bakanları Karabağ konusunda dört defa görüştükten sonra iki ülkenin cumhurbaşkanları BDT’nin Haziran’daki St. Petersburg zirvesinde bir araya geldiler fakat yine Karabağ meselesinde bir sonuca ulaşılamadı. 29 Kasım 2007’de İspanya’nın Başkenti Madrid’de yapılan AGİT Dışişleri bakanları toplantısından önce Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Fransa Dışişleri Bakanı Bernar Kuşner ve ABD Dışişleri Bakanı yardımcısı Nicolas Burns tarafından Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov ve Ermenistan Dışişleri bakanı Vartan Oskanyan’a Karabağ sorununun çözümüne ilişkin yeni bir tavizler paketi sundu. Minsk Grubu eş başkanları söz konusu paketi büyük bir umutla hazırlamış olsalar da tarafların bu konuda dengeli bir şekilde memnun olduğu söylenemez. Açıklamalar hala Dağlık Karabağ’ın statüsü konusunda tarafların tavizden uzak olduğunu gösteriyor. Tavizden uzak tutumlar ise aynı zamanda yeni bir savaş ihtimaline işaret ediyor. Teklifin sunulduğu Madrid toplantısında Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov’un “Azerbaycan 1 santimetre toprağını bile kaybetmeyi kabul etmeyecektir.” açıklaması, Azerbaycan Savunma Bakanı Sefer Ebiyev’in Kolektif Güvenlik Örgütü’nün Astana’daki toplantısından sonra söylediği “Azerbaycan-Ermenistan savaşının olasılığı % 100’dür” açıklamasının diplomatik versiyonudur.
Azerbaycan Savaşa mı hazırlanıyor?
Karabağ sorunun çözümünde tarafların tavizden uzak tutumlar sergilemesi, Minsk Grubunun sunduğu teklifler paketinin taraflarca dengeli bulunmaması ve tarafların silahlanma meylinin artması Dağlık Karabağ’da savaşın başlayacağı yorumlarının artmasına neden olmaktadır. Dolaylı ve direk olarak Ermenistan’ın işgalci devlet olduğunu gösteren BM kararlarına rağmen Ermenistan Azerbaycan topraklarından çekilmesi yönünde baskı görmemektedir. Aman zaman zaman toprak bütünlüğünden taviz vermesi için Azerbaycan’a baskı yapılmaktadır. Azerbaycan halkı ve yönetimi ise Minsk Grubu üyesi ülkeler gibi diğer uluslararası örgütlerin de işgale maruz kalan Azerbaycan’a adil davranılmadığına inanmaktadır. Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünden taviz vermeyeceğini ve zamanı geldiğinde uluslararası hukuktan doğan meşru müdafaa hakkını kullanacağını ifade etmesi halkta özgüven uyandırdığı için işgal altındaki topraklarını savaşla geri almak konusunda daha isteklidir.
Ermenistan’ın Dağlık Karabağ’ın statüsü konusunda taviz vermemesi Azerbaycan’ı savaş seçeneğini ciddi ciddi düşünmeye zorlamaktadır. İlham Aliyev ve Sefer Ebiyev’in açıklamalarının dışında Azerbaycan’ın bazı hazırlıkları vardır ki aslında bir savaşa hazırlık yönünde somut adımlar olarak değerlendirilebilir. Silahlanma, askeri bütçenin her yıl hızla çoğalması, televizyon ve radyo programlarında askeri ve savaş programlarının çoğalması, silahlı kuvvetler mensuplarına yönelik bakışın değişmesi, gençlerin askere teşvik edilmesi, Nahçıvan-Azerbaycan arasında Ermenistan’ı by-pass edecek uzun dönemli kara bağlantılarının kurulması, tahıl depolarının kurulması ve buna benzer bazı adımlar savaş hazırlığını gündemde tutan somut adımlar olarak değerlendirilebilir. Azerbaycan’ın bu tutumu Minsk Grubu ülkelerinin asıl hedeflerinden biri olan iki halkı barıştırma projesine ters düştüğü için eleştirilmektedir. Bu da Minsk Grubu’nun mevcut durumun devamından yana tutum sergilemesi anlamına gelmektedir ki, bu tutum da Ermenistan’ı desteklemek anlamına gelmektedir.
Politika sertleşti
İlham Aliyev döneminde Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ politikası biraz daha setreleşti. Petrol gelirlerine paralel olarak silahlı kuvvetlerinin güçlendirilmesi ve modernleştirilmesinin bu sertlikte büyük rolü vardır. Azerbaycan, savaşı BM Antlaşması’nın 51. maddesinden kaynaklanan meşru müdafaa hakkı olarak görmektedir. Birçok uluslararası hukukçu Azerbaycan’ın bu hakkının zaman aşımına uğradığını iddia etse de Bakü, işgal devam ettiği sürece bu hakkının saklı kaldığını ifade etmektedir. Azerbaycan, Dağlık Karabağ’ın statüsü konusunda elini zayıflatacak ve toprak bütünlüğüne zarar verecek herhangi bir anlaşmaya imza atmayarak aslında savaş kozunu kaybetmek istemiyor. Karabağ Savaşı’nda Azerbaycan’ın topraklarını kaybetmesinin nedenlerinin başında teknolojik gücünün yetersizliği, milli ordunun bulunmaması, bölgesel konjonktür, ekonomik yetersizlik, bölge devletleri tarafından kışkırtılan iç çatışmalar ve darbeler geliyordu. Bu aşamada Azerbaycan bölgesel konjonktür dışında bu sorunların birçoğunu çözmüş ve merkezi yönetimin ülkedeki otoritesi sağlanmıştır. Ancak konjonktür kısmı halen Azerbaycan için sorun potansiyeli taşımaktadır. Nitekim, Azerbaycan savaş ilan etmesi durumunda Rusya’nın ne tepki vereceğini kestirememektedir ve en büyük endişesi de Rusya’nın bu savaşa yönelik tepkisinin düzeyidir. Rusya’nın Ermenistan’a tekrar silah satması ve Gürcistan’dan çıkardığı silahları Ermenistan’daki Gümrü askeri üssüne yerleştirmesi Azerbaycan’ı düşündürmektedir. Azerbaycan bu konuda Rusya’yı samimi bulmamaktadır. Ermenistan’ın ise Azerbaycan’ın savaş açıklamalarına yanıt verirken bir gözü Rusya’dadır.
Ermenistan’ın algılamaları
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in savaş açıklamaları Ermenistan’da iki şekilde algılanmaktadır. Bazılarına göre bu bir manevradır. Bazılarına göre ise silahlı kuvvetleri gelişen Azerbaycan barış görüşmelerinde Ermenistan’a baskı yapmak istiyor ya da Azerbaycan iktidarı bu açıklamayı iç politik hesapları nedenle yapıyor. Fakat bu açıklamaları ciddiye alanlar da yok değil. Ermenistan, Azerbaycan’ın savaş açıklamalarını bir taraftan ciddiye almadığını ifade ederken diğer taraftan savaş hazırlığını da ihmal etmemektedir. Savaş durumunda Ermenistan’ın güvendiği iki unsur vardır: Ermeni diasporası ve Rusya. Ermeni diasporasına göre Karabağ bütün Ermenilerin ortak sorundur ve bu konuda Ermenistan yalnız bırakılamaz. Karabağ Savaşı yıllarında Ermenistan’a ciddi destek veren diaspora son 5 yıl içinde Ermenistan’a 500 milyon dolar civarında bir destekte bulunmuştur. Rusya’nın Ermenistan’a en büyük desteği ise Rus silahlarını iç piyasa fiyatından satması ve Ermenistan’daki askeri üsleri. Ermenistan’daki Rusya üsleri Azerbaycan için bir caydırıcı unsudur. Birinci Karabağ savaşı gerçeğinden yola çıkan Azerbaycan yeni bir savaş durumunda Rusya’nın Ermenistan’a sadece silah satmayacağı ve Ermenistan’daki üslerini de kullanacağından endişelenmektedir.
Ermenistan ve Dağlık Karabağ’daki sözde yönetim Azerbaycan’ın askeri müdahalesi durumunda Dağlık Karabağ’ı savunacaklarını ifade ediyorlar. Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarını askeri yolla geri alma planını güvenliğine yönelik bir tehdit olarak gören Ermenistan, Ulusal Güvenlik doktrininde silahlı kuvvetlerinin Dağlık Karabağ’ın güvenliği için garanti olduğunu ve asıl hedefinin Ermenistan’ın yanı sıra Dağlık Karabağ’ın yenilmezliğini ve güvenliğini sağlamaya yönelik olduğunu ifade eder.
Fakat taraflar arasındaki güç dengelerinin değişiminden dolayı Azerbaycan’da savaş istekleri artarken Ermenistan’ın tam tersi bir yönelimde olduğunu görüyoruz. Eskiden sık sık savaş başlarsa Azerbaycan’ın geri kalan bölgesini de işgal edeceklerini iddia eden Ermeni yöneticiler günümüzde sorunun çözümünün savaş olmadığını veya kendilerini savunabileceklerini ifade etmektedirler.
Görüldüğü üzere Azerbaycan için savaş ihtimali yakın. Fakat Azerbaycan’ın savaşa kesin bir şekilde karar verebilmesi için bölgedeki konjonktürün Rusya-Ermenistan aleyhine değişmesi veya Rusya’nın samimi bir şekilde tarafsızlığını ilan etmesi gerekiyor.
TUSAM
TUSAM Yakındoğu ve Kafkasya Araştırmaları Masası
2007 yılında Azerbaycan ve Ermenistan’ın Dışişleri bakanları Karabağ konusunda dört defa görüştükten sonra iki ülkenin cumhurbaşkanları BDT’nin Haziran’daki St. Petersburg zirvesinde bir araya geldiler fakat yine Karabağ meselesinde bir sonuca ulaşılamadı. 29 Kasım 2007’de İspanya’nın Başkenti Madrid’de yapılan AGİT Dışişleri bakanları toplantısından önce Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Fransa Dışişleri Bakanı Bernar Kuşner ve ABD Dışişleri Bakanı yardımcısı Nicolas Burns tarafından Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov ve Ermenistan Dışişleri bakanı Vartan Oskanyan’a Karabağ sorununun çözümüne ilişkin yeni bir tavizler paketi sundu. Minsk Grubu eş başkanları söz konusu paketi büyük bir umutla hazırlamış olsalar da tarafların bu konuda dengeli bir şekilde memnun olduğu söylenemez. Açıklamalar hala Dağlık Karabağ’ın statüsü konusunda tarafların tavizden uzak olduğunu gösteriyor. Tavizden uzak tutumlar ise aynı zamanda yeni bir savaş ihtimaline işaret ediyor. Teklifin sunulduğu Madrid toplantısında Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov’un “Azerbaycan 1 santimetre toprağını bile kaybetmeyi kabul etmeyecektir.” açıklaması, Azerbaycan Savunma Bakanı Sefer Ebiyev’in Kolektif Güvenlik Örgütü’nün Astana’daki toplantısından sonra söylediği “Azerbaycan-Ermenistan savaşının olasılığı % 100’dür” açıklamasının diplomatik versiyonudur.
Azerbaycan Savaşa mı hazırlanıyor?
Karabağ sorunun çözümünde tarafların tavizden uzak tutumlar sergilemesi, Minsk Grubunun sunduğu teklifler paketinin taraflarca dengeli bulunmaması ve tarafların silahlanma meylinin artması Dağlık Karabağ’da savaşın başlayacağı yorumlarının artmasına neden olmaktadır. Dolaylı ve direk olarak Ermenistan’ın işgalci devlet olduğunu gösteren BM kararlarına rağmen Ermenistan Azerbaycan topraklarından çekilmesi yönünde baskı görmemektedir. Aman zaman zaman toprak bütünlüğünden taviz vermesi için Azerbaycan’a baskı yapılmaktadır. Azerbaycan halkı ve yönetimi ise Minsk Grubu üyesi ülkeler gibi diğer uluslararası örgütlerin de işgale maruz kalan Azerbaycan’a adil davranılmadığına inanmaktadır. Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünden taviz vermeyeceğini ve zamanı geldiğinde uluslararası hukuktan doğan meşru müdafaa hakkını kullanacağını ifade etmesi halkta özgüven uyandırdığı için işgal altındaki topraklarını savaşla geri almak konusunda daha isteklidir.
Ermenistan’ın Dağlık Karabağ’ın statüsü konusunda taviz vermemesi Azerbaycan’ı savaş seçeneğini ciddi ciddi düşünmeye zorlamaktadır. İlham Aliyev ve Sefer Ebiyev’in açıklamalarının dışında Azerbaycan’ın bazı hazırlıkları vardır ki aslında bir savaşa hazırlık yönünde somut adımlar olarak değerlendirilebilir. Silahlanma, askeri bütçenin her yıl hızla çoğalması, televizyon ve radyo programlarında askeri ve savaş programlarının çoğalması, silahlı kuvvetler mensuplarına yönelik bakışın değişmesi, gençlerin askere teşvik edilmesi, Nahçıvan-Azerbaycan arasında Ermenistan’ı by-pass edecek uzun dönemli kara bağlantılarının kurulması, tahıl depolarının kurulması ve buna benzer bazı adımlar savaş hazırlığını gündemde tutan somut adımlar olarak değerlendirilebilir. Azerbaycan’ın bu tutumu Minsk Grubu ülkelerinin asıl hedeflerinden biri olan iki halkı barıştırma projesine ters düştüğü için eleştirilmektedir. Bu da Minsk Grubu’nun mevcut durumun devamından yana tutum sergilemesi anlamına gelmektedir ki, bu tutum da Ermenistan’ı desteklemek anlamına gelmektedir.
Politika sertleşti
İlham Aliyev döneminde Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ politikası biraz daha setreleşti. Petrol gelirlerine paralel olarak silahlı kuvvetlerinin güçlendirilmesi ve modernleştirilmesinin bu sertlikte büyük rolü vardır. Azerbaycan, savaşı BM Antlaşması’nın 51. maddesinden kaynaklanan meşru müdafaa hakkı olarak görmektedir. Birçok uluslararası hukukçu Azerbaycan’ın bu hakkının zaman aşımına uğradığını iddia etse de Bakü, işgal devam ettiği sürece bu hakkının saklı kaldığını ifade etmektedir. Azerbaycan, Dağlık Karabağ’ın statüsü konusunda elini zayıflatacak ve toprak bütünlüğüne zarar verecek herhangi bir anlaşmaya imza atmayarak aslında savaş kozunu kaybetmek istemiyor. Karabağ Savaşı’nda Azerbaycan’ın topraklarını kaybetmesinin nedenlerinin başında teknolojik gücünün yetersizliği, milli ordunun bulunmaması, bölgesel konjonktür, ekonomik yetersizlik, bölge devletleri tarafından kışkırtılan iç çatışmalar ve darbeler geliyordu. Bu aşamada Azerbaycan bölgesel konjonktür dışında bu sorunların birçoğunu çözmüş ve merkezi yönetimin ülkedeki otoritesi sağlanmıştır. Ancak konjonktür kısmı halen Azerbaycan için sorun potansiyeli taşımaktadır. Nitekim, Azerbaycan savaş ilan etmesi durumunda Rusya’nın ne tepki vereceğini kestirememektedir ve en büyük endişesi de Rusya’nın bu savaşa yönelik tepkisinin düzeyidir. Rusya’nın Ermenistan’a tekrar silah satması ve Gürcistan’dan çıkardığı silahları Ermenistan’daki Gümrü askeri üssüne yerleştirmesi Azerbaycan’ı düşündürmektedir. Azerbaycan bu konuda Rusya’yı samimi bulmamaktadır. Ermenistan’ın ise Azerbaycan’ın savaş açıklamalarına yanıt verirken bir gözü Rusya’dadır.
Ermenistan’ın algılamaları
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in savaş açıklamaları Ermenistan’da iki şekilde algılanmaktadır. Bazılarına göre bu bir manevradır. Bazılarına göre ise silahlı kuvvetleri gelişen Azerbaycan barış görüşmelerinde Ermenistan’a baskı yapmak istiyor ya da Azerbaycan iktidarı bu açıklamayı iç politik hesapları nedenle yapıyor. Fakat bu açıklamaları ciddiye alanlar da yok değil. Ermenistan, Azerbaycan’ın savaş açıklamalarını bir taraftan ciddiye almadığını ifade ederken diğer taraftan savaş hazırlığını da ihmal etmemektedir. Savaş durumunda Ermenistan’ın güvendiği iki unsur vardır: Ermeni diasporası ve Rusya. Ermeni diasporasına göre Karabağ bütün Ermenilerin ortak sorundur ve bu konuda Ermenistan yalnız bırakılamaz. Karabağ Savaşı yıllarında Ermenistan’a ciddi destek veren diaspora son 5 yıl içinde Ermenistan’a 500 milyon dolar civarında bir destekte bulunmuştur. Rusya’nın Ermenistan’a en büyük desteği ise Rus silahlarını iç piyasa fiyatından satması ve Ermenistan’daki askeri üsleri. Ermenistan’daki Rusya üsleri Azerbaycan için bir caydırıcı unsudur. Birinci Karabağ savaşı gerçeğinden yola çıkan Azerbaycan yeni bir savaş durumunda Rusya’nın Ermenistan’a sadece silah satmayacağı ve Ermenistan’daki üslerini de kullanacağından endişelenmektedir.
Ermenistan ve Dağlık Karabağ’daki sözde yönetim Azerbaycan’ın askeri müdahalesi durumunda Dağlık Karabağ’ı savunacaklarını ifade ediyorlar. Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarını askeri yolla geri alma planını güvenliğine yönelik bir tehdit olarak gören Ermenistan, Ulusal Güvenlik doktrininde silahlı kuvvetlerinin Dağlık Karabağ’ın güvenliği için garanti olduğunu ve asıl hedefinin Ermenistan’ın yanı sıra Dağlık Karabağ’ın yenilmezliğini ve güvenliğini sağlamaya yönelik olduğunu ifade eder.
Fakat taraflar arasındaki güç dengelerinin değişiminden dolayı Azerbaycan’da savaş istekleri artarken Ermenistan’ın tam tersi bir yönelimde olduğunu görüyoruz. Eskiden sık sık savaş başlarsa Azerbaycan’ın geri kalan bölgesini de işgal edeceklerini iddia eden Ermeni yöneticiler günümüzde sorunun çözümünün savaş olmadığını veya kendilerini savunabileceklerini ifade etmektedirler.
Görüldüğü üzere Azerbaycan için savaş ihtimali yakın. Fakat Azerbaycan’ın savaşa kesin bir şekilde karar verebilmesi için bölgedeki konjonktürün Rusya-Ermenistan aleyhine değişmesi veya Rusya’nın samimi bir şekilde tarafsızlığını ilan etmesi gerekiyor.
TUSAM
1 Yorum:
mumkun değil.ama ben de ısterım tabı hatta kendı bayrağımı karabağa diktiğimi görüyü sonra kurşuna dizseler razıyım of demem ama zaten zor başlar savaş.
Yorum Gönder
*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.