12 Aralık 2007 Çarşamba

Putin’in Vârisi Medvedev Nasıl Değerlendirilmeli?


Değiştir
İlyas KAMALOV


Dmitriy Medvedev’in, Devlet Başkanı Putin’in vârisi olarak açıklanmasının ardından, yeni dönemde Rus iç ve dış politikasındaki olası gelişmeler hakkındaki tartışmalar alevlendi. Putin’in yeni pozisyonu ve yönetimde ne kadar etkili/yönlendirici olacağı merakla bekleniyor. Vârisi Medvedev’in başarı şansı, görev süresi bitmeden önce yerine Putin’e bırakıp bırakmayacağı ve 2012 yılında Putin’in yeniden aday olup olmayacağı gibi sorulara yanıt aranıyor.


Her ne kadar tüm kamuoyunun önünde Medvedev’in adaylığının Birleşik Rusya, Adil Rusya, Tarım Partisi ve Sivil Güç partileri tarafından kararlaştırıldığı gibi bir görüntü verilse de, tercihin bizzat Putin’e ait olduğu çok açık. Diğer taraftan, Meclis dışındaki iki parti liderinin de bu “şov”a dâhil edilmesi, Putin’in “Medvedev’in tüm Rusya’yı temsil eden bir aday olduğu” ifadelerine açıklık kazandırdı.

Putin’in iktidardan uzaklaşmak istediğini düşünmemiz halinde, aslında tercihini Medvedev’den yana kullanması açıklanması zor bir karar. Çünkü Medvedev, Kremlin’in en liberal ve demokrat üyesi olarak adlandırılmasına ve “şahin” Sergey İvanov kadar güçlü ve otoriter olmamasına rağmen, Başbakan Viktor Zubkov kadar da “zayıf” bir profil değil. Yani Medvedev’in “kukla devlet başkanı” olacağını söylemek mümkün değil. Dolayısıyla görev süresi bitmeden Medvedev’in koltuğu yeniden Putin’e bırakma ihtimali düşük. Ama büyük olasılıkla Putin, Medvedev’i yakın bir plandan takip edecek ve gerekli gördüğünde de müdahale etmekten geri durmayacak. Putin ile Medvedev’in arasındaki dostane ve samimi ilişkiler ise “müstakbel devlet başkanı”nın Putin’in “tavsiyeler”ine bir şekilde açık olmasını sağlayacak.

Diğer taraftan, İvanov’un tercihinin Putin’e yeni bir dönemin kapılarını tamamen kapatma riski taşıması; Zubkov’un devlet başkanlığının ise Putin’in devlet başkanlığına kısa vadede yeniden dönüşü anlamına gelecek olması, Medvedev’i Putin için en ihtiyatlı seçenek kılmış olabilir.

Medvedev’in devlet başkanlığı koltuğuna oturmasıyla birlikte, Rusya’nın iç ve dış politikasında radikal bir değişiklik olması beklenmiyor. Medvedev, başbakan yardımcılığına getirildiğinden bu yana, Rusya içindeki reformlardan sorumlu olduğu için, ülke içindeki sorunları ve bu sorunları ortadan kaldırmak için atılan adımların arka planını iyi biliyor. Dolayısıyla devlet başkanlığı dönemi kendisi için uzun bir adaptasyon dönemi gerektirmeyecek.

Medvedev’in önünde, ekonomik ve sosyal alanlarda başlatılan reformların sürdürülmesini ve eriyen Rus nüfusu için çözüm yolu bulunmasını gerektiren bir gündem olacak. Geniş coğrafyaya yayılan Rusya’yı kontrol altında tutmak için yeni liderin de aynen Putin gibi “merkeziyetçi politika” ile “yönetilebilir demokrasi” politikasını uygulayacağını tahmin etmek mümkün.

“Yönetilebilir demokrasi” politikasının devam etmesi ve bölgesel güç olan Rusya’nın artık kendisini küresel güç olarak hissetmeye başlaması, Rusya’nın başta ABD olmak üzere Batı’yla ilişkilerini uzun dönemde sorunlu kılacaktır. Ama pek tabii, Putin’in vârisinin Sergey İvanov olması Batı’yla ilişkilerdeki gerilimi daha ileri bir safhaya taşıyabilirdi. Aynı şeyi Çeçenistan konusunda da söylemek mümkün. Nitekim, Moskova’nın Putin’in ilk yıllarında Çeçenistan’a karşı izlediği sert politikada İvanov önemli rol oynamıştı. Sonuç olarak, Kremlin’in en liberal ve en demokrat üyesi olan Medvedev’in aday gösterilmesi Batı’yla ilişkiler açısından önemli bir işaret sayılabilir.

Medvedev’in Gazprom’un eski Yönetim Kurulu Başkanı olarak enerji politikaları ile yakından ilgili olduğunu göz önünde bulundurursak, yeni dönemde Rus dış politikasında enerji kozunun çok daha iyi değerlendirilmeye çalışılacağını söylemek mümkün.

Türk-Rus ilişkileri açısından bakıldığında ise, “müstakbel devlet başkanı”nın iktidarının mevcut seyri değiştirmeyeceği düşünülüyor. Ancak, Medvedev’in özellikle Gazprom başkanıyken Mavi Akım’ın İsrail ve Avrupa’ya uzatılması başta olmak üzere Türkiye’ye enerji alanında daha yakın işbirliğini öngören tekliflerde bulunduğu hatırlanacak olursa, iki ülkenin yeni dönemde daha geniş kapsamlı enerji projeleri için masaya oturması beklenebilir.

ASAM
Tarih Bülteni

0 Yorum yapılmış.

Yorum Gönder

*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.

 

Tarih Bilgi Ambarı Copyright 2007-2009