Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi
Soykırım iddiaları, 2008 yılında da çeşitli ülke parlamentolarında gündeme getirilmeye devam ediyor. Bu yıl içinde Ermeni lobisi ABD, İsrail, İngiltere ve Bulgaristan Parlamentolarında 1915 olayları konusunda Türkiye aleyhinde bir karar alınması yönünde yoğun çaba sarf etmesine rağmen, anılan ülkelerde henüz resmî bir karar kabul ettiremedi.
Bulgaristan’da, başta Türkler olmak üzere azınlıklara yönelik düşmanca ve ırkçı tavırlarıyla bilinen ve 2005’deki parlamento seçimlerinde ön plana çıkan ATAKA Partisi’nin faaliyetleri dikkat çekiyor. Bu bağlamda geçtiğimiz yıllarda ATAKA Partisi başkanı Volen Siderov tarafından Bulgaristan’da 24 Nisan’ın Ermeni “soykırımı” kurbanlarını anma günü olarak kabul edilmesini öngören bir karar tasarısı hazırlanmıştı. Koalisyon hükümetinde yer alan ve çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Partisi’nin (HÖH) karşı çıkmasına rağmen Genel Kurulda görüşülen bu tasarı 55’e karşı 81 oyla reddedilmişti.
25 Nisan 2007’de ise Ermeni kökenli Milli Hareket Partisi milletvekili Rupen Kirkoryan tarafından Bulgar Parlamentosu’na Ermeni “soykırımı” kurbanlarının anısına saygı duruşunda bulunulması önerilmiş ve Meclis Başkanı Georgi Pirinski’de bu öneriyi kabul etmişti. HÖH milletvekilleri bu önerinin kabul edilmesinin önüne geçemese de, Parti üyeleri Meclisi terk ederek rahatsızlıklarını ortaya koymuşlardı.
Bulgaristan 2007 yılı başında Avrupa Birliği’ne üye olmasına rağmen, ırkçı-milliyetçi ATAKA Partisi, ülkedeki Türklere ve Türkiye’ye karşı düşmanca tavırlarını sürdürmeye devam ediyor. Türklere yönelik nefreti körüklemekle kalmayan ATAKA’nın, Türkiye düşmanlığı çerçevesinde aşırı milliyetçi Ermeni Taşnaklarla da zaman zaman bazı konularda işbirliğine gittiğine dair bilgiler basında sıklıkla yer alıyor.
ATAKA Partisi tarafından 2008 yılı içerisinde de gündeme getirilen Ermeni soykırımı iddialarının Bulgar Parlamentosu tarafından kabul edilmesi hususu Genel Kurulda görüşüldü ve yapılan oylama sonucunda tasarı reddedildi. 27 Mart’ta söz konusu yasanın kabulü için gerçekleştirilen oylamaya 174 milletvekili katıldı. 55 milletvekili yasaya “evet”, 79 milletvekili 'hayır' oyu kullanırken, 40 milletvekili ise çekimser oy kullandı.
Gelişmeler üzerine Parlamento’da bir konuşma yapan Ermeni kökenli milletvekili Ropen Krikoryan 'Tarihteki olaylar, Ermenilerin kalbindedir' ifadelerini kullanırken Krikoryan’ın ardından söz alan HÖH milletvekili Lütfi Mestan parlamentoların tarihle ilgili konulara müdahale etmemesi gerektiğini belirtti.
ATAKA’nın girişimleriyle üçüncü kez Bulgar Parlamentosu’na getirilen bu karar Genel Kurul gündemine alınmışsa da bazı Sosyalist Parti’li Bulgar milletvekillerinin bu kararı “tarihî gerçeklere saygısızlık” olarak tanımlamaları ve teklifi gündeme getirenlerin Türklere karşı nefret duygusuyla hareket ettiğini vurgulamaları Türkiye açısından önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir. ATAKA Partisi’nden yapılan açıklamaya göre reddedilen karar tasarısının ilerleyen günlerde yeniden Parlamentoya sunulacağı ve bu tasarı kabul edilinceye kadar devamlı gündeme getirileceği vurgulandı. Bu açıklama Bulgaristan Meclisi’nde görev alan 34 Türk HÖH milletvekilinin desteğiyle reddedilen kararın ilerleyen dönemlerde Türk-Bulgar ilişkileri açısından yeniden bir sorun olarak gündemde kalacağına işaret ediyor.
Son olarak 17 Nisan’da Bulgaristan’ın Rusçuk kentinde Belediye Meclisi’nin Ermeni “soykırımını” kabul eden bir karar alması, konunun yeniden gündeme gelmesine neden oldu. HÖH’ün Rusçuk temsilcileri ile Belediye Başkanı Mariya Dimova Kent Meclisi’nin 17 Nisan 2008’de Ermeni “soykırımının” tanınmasıyla ilgili aldığı kararın iptali için Yerel İdare Mahkemesine başvuruda bulundular. Ancak Mahkeme, Belediye Meclisi’nin Ermeni “soykırımını” tanımış olmasının hukuki bir sorun teşkil etmediği ve bu kabulün herhangi bir yasal bağlayıcılığının da bulunmadığı gerekçesini öne sürerek başvuruyu reddetti. Rusçuk kenti Belediye Meclisi’nin aldığı bu karar, ilerleyen günlerde diğer kentlere de bu konuda emsal teşkil etme niteliği taşıması bakımından önemli bir gelişmedir. Ayrıca “soykırımın” kabul edildiği bir çok ülkede sürecin benzer şekilde ilerlediği göz önünde bulundurulduğunda Bulgaristan’daki bu gelişmelerin endişe verici boyutlara ulaşabilme ihtimalinin olduğunu söylemek mümkündür.
Geçmişte Bulgaristan’da Türklere yönelik uygulanan asimilasyon ve göçe zorlama politikaları ile PKK terör örgütünün bir dönem Bulgaristan’da barınmasına göz yumulması gibi faaliyetleri nedeniyle uzun yıllar iki ülke ciddi sorunlar yaşamıştı. Ancak 1990’lardan itibaren bu sorunların büyük bir kısmının ortadan kalkmasıyla Türk-Bulgar ilişkileri hızlı bir normalleşme sürecine girmeye başladı. Son dönemlerde iyi komşuluk ilişkilerine sahip olduğumuz ülkeler arasında ilk sıralarda yer alan Bulgaristan’la ilişkilerin daha da geliştirilmesi ve güçlendirilmesi için bu tür girişimlerin ortadan kalkması önem arz ediyor.
Soykırım iddiaları, 2008 yılında da çeşitli ülke parlamentolarında gündeme getirilmeye devam ediyor. Bu yıl içinde Ermeni lobisi ABD, İsrail, İngiltere ve Bulgaristan Parlamentolarında 1915 olayları konusunda Türkiye aleyhinde bir karar alınması yönünde yoğun çaba sarf etmesine rağmen, anılan ülkelerde henüz resmî bir karar kabul ettiremedi.
Bulgaristan’da, başta Türkler olmak üzere azınlıklara yönelik düşmanca ve ırkçı tavırlarıyla bilinen ve 2005’deki parlamento seçimlerinde ön plana çıkan ATAKA Partisi’nin faaliyetleri dikkat çekiyor. Bu bağlamda geçtiğimiz yıllarda ATAKA Partisi başkanı Volen Siderov tarafından Bulgaristan’da 24 Nisan’ın Ermeni “soykırımı” kurbanlarını anma günü olarak kabul edilmesini öngören bir karar tasarısı hazırlanmıştı. Koalisyon hükümetinde yer alan ve çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Partisi’nin (HÖH) karşı çıkmasına rağmen Genel Kurulda görüşülen bu tasarı 55’e karşı 81 oyla reddedilmişti.
25 Nisan 2007’de ise Ermeni kökenli Milli Hareket Partisi milletvekili Rupen Kirkoryan tarafından Bulgar Parlamentosu’na Ermeni “soykırımı” kurbanlarının anısına saygı duruşunda bulunulması önerilmiş ve Meclis Başkanı Georgi Pirinski’de bu öneriyi kabul etmişti. HÖH milletvekilleri bu önerinin kabul edilmesinin önüne geçemese de, Parti üyeleri Meclisi terk ederek rahatsızlıklarını ortaya koymuşlardı.
Bulgaristan 2007 yılı başında Avrupa Birliği’ne üye olmasına rağmen, ırkçı-milliyetçi ATAKA Partisi, ülkedeki Türklere ve Türkiye’ye karşı düşmanca tavırlarını sürdürmeye devam ediyor. Türklere yönelik nefreti körüklemekle kalmayan ATAKA’nın, Türkiye düşmanlığı çerçevesinde aşırı milliyetçi Ermeni Taşnaklarla da zaman zaman bazı konularda işbirliğine gittiğine dair bilgiler basında sıklıkla yer alıyor.
ATAKA Partisi tarafından 2008 yılı içerisinde de gündeme getirilen Ermeni soykırımı iddialarının Bulgar Parlamentosu tarafından kabul edilmesi hususu Genel Kurulda görüşüldü ve yapılan oylama sonucunda tasarı reddedildi. 27 Mart’ta söz konusu yasanın kabulü için gerçekleştirilen oylamaya 174 milletvekili katıldı. 55 milletvekili yasaya “evet”, 79 milletvekili 'hayır' oyu kullanırken, 40 milletvekili ise çekimser oy kullandı.
Gelişmeler üzerine Parlamento’da bir konuşma yapan Ermeni kökenli milletvekili Ropen Krikoryan 'Tarihteki olaylar, Ermenilerin kalbindedir' ifadelerini kullanırken Krikoryan’ın ardından söz alan HÖH milletvekili Lütfi Mestan parlamentoların tarihle ilgili konulara müdahale etmemesi gerektiğini belirtti.
ATAKA’nın girişimleriyle üçüncü kez Bulgar Parlamentosu’na getirilen bu karar Genel Kurul gündemine alınmışsa da bazı Sosyalist Parti’li Bulgar milletvekillerinin bu kararı “tarihî gerçeklere saygısızlık” olarak tanımlamaları ve teklifi gündeme getirenlerin Türklere karşı nefret duygusuyla hareket ettiğini vurgulamaları Türkiye açısından önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir. ATAKA Partisi’nden yapılan açıklamaya göre reddedilen karar tasarısının ilerleyen günlerde yeniden Parlamentoya sunulacağı ve bu tasarı kabul edilinceye kadar devamlı gündeme getirileceği vurgulandı. Bu açıklama Bulgaristan Meclisi’nde görev alan 34 Türk HÖH milletvekilinin desteğiyle reddedilen kararın ilerleyen dönemlerde Türk-Bulgar ilişkileri açısından yeniden bir sorun olarak gündemde kalacağına işaret ediyor.
Son olarak 17 Nisan’da Bulgaristan’ın Rusçuk kentinde Belediye Meclisi’nin Ermeni “soykırımını” kabul eden bir karar alması, konunun yeniden gündeme gelmesine neden oldu. HÖH’ün Rusçuk temsilcileri ile Belediye Başkanı Mariya Dimova Kent Meclisi’nin 17 Nisan 2008’de Ermeni “soykırımının” tanınmasıyla ilgili aldığı kararın iptali için Yerel İdare Mahkemesine başvuruda bulundular. Ancak Mahkeme, Belediye Meclisi’nin Ermeni “soykırımını” tanımış olmasının hukuki bir sorun teşkil etmediği ve bu kabulün herhangi bir yasal bağlayıcılığının da bulunmadığı gerekçesini öne sürerek başvuruyu reddetti. Rusçuk kenti Belediye Meclisi’nin aldığı bu karar, ilerleyen günlerde diğer kentlere de bu konuda emsal teşkil etme niteliği taşıması bakımından önemli bir gelişmedir. Ayrıca “soykırımın” kabul edildiği bir çok ülkede sürecin benzer şekilde ilerlediği göz önünde bulundurulduğunda Bulgaristan’daki bu gelişmelerin endişe verici boyutlara ulaşabilme ihtimalinin olduğunu söylemek mümkündür.
Geçmişte Bulgaristan’da Türklere yönelik uygulanan asimilasyon ve göçe zorlama politikaları ile PKK terör örgütünün bir dönem Bulgaristan’da barınmasına göz yumulması gibi faaliyetleri nedeniyle uzun yıllar iki ülke ciddi sorunlar yaşamıştı. Ancak 1990’lardan itibaren bu sorunların büyük bir kısmının ortadan kalkmasıyla Türk-Bulgar ilişkileri hızlı bir normalleşme sürecine girmeye başladı. Son dönemlerde iyi komşuluk ilişkilerine sahip olduğumuz ülkeler arasında ilk sıralarda yer alan Bulgaristan’la ilişkilerin daha da geliştirilmesi ve güçlendirilmesi için bu tür girişimlerin ortadan kalkması önem arz ediyor.
ASAM
0 Yorum yapılmış.
Yorum Gönder
*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.