5 Mayıs 2008 Pazartesi

Irak'ta tek galip petrol ve güvenlik şirketleri


Değiştir
Bush yönetimi Irak savaşı için üç haftada 50 milyar dolar harcarken, gerçek faturayı ABD'nin gelecek nesilleri ve dünyanın kalanı ödeyecek. Bu savaşın sadece iki galibi var: Petrol şirketleri ve Blackwater gibi güvenlikçiler...

Joseph Stiglitz

ABD öncülüğüdeki Irak işgalinin 20 Mart'taki beşinci yıldönümü yaklaşırken, yaşananların hesabını yapma vakti gelip çattı. Yeni kitabımız 'Üç Trilyon Dolarlık Savaş'ta ben ve Harvard Üniversi-tesi'nden Linda Bilmes, ihtiyatlı bir tahminle savaşın ABD'ye ekonomik maliyetini 3 trilyon dolar hesaplayıp, dünyanın kalanına da yine 3 trilyon dolarlık yük getirdiğini saptadık; bu, Bush yönetiminin savaş öncesindeki tahmi-ninden fersah fersah fazla. Bush ve ekibi maliyet konusunda dünyayı aldatmakla kalmadı, çatışmalar sürdükçe ortaya çıkan maliyetin de üstünü örtmeye çalıştı.

Ancak bunlar şaşırtıcı değil. Ne de olsa yönetim, Saddam'ın kitle imha silahlarından Kaide'yle sözde bağlantısına kadar her konuda yalan söyledi. Irak ancak ABD öncülüğündeki işgalden sonra terörist üretme çifliğine döndü.

Sosyal güvenlik sağlama alınabilirdi


Bush yönetimi savaşın 50 milyar dolara patlayacağını söylemişti. Şimdiyse ABD Irak'ta her üç haftada bu kadarını harcıyor. Bunu belli bir bağlamda ele alırsak; savaşın maliyeti-nin altıda biriyle, Amerikan sosyal güvenlik sistemi yarım asırdan fazla süreliğine primleri artırmadan sağlam temele oturtulabilirdi.

Üstelik bütçe açığına rağmen yönetim savaştan önce zenginler için vergi kesintisine gitti. Sonuçta, savaşın maliyetini karşılayabil-mek için tahvil çıkararak borçlanmak zorunda kaldı ki, bunun çoğu yurtdışından gelen parayla oldu. Bu, Amerikan tarihinde yüksek vergiler aracılığıyla vatandaşlardan özveride bulunulması istenmeyen ilk savaş. Tüm fatura gelecek nesillere yıkılıyor. İşler değişmezse, Bush başkan olduğunda 5,7 trilyon dolar civa-rında seyreden ulusal borç savaş yüzünden 2 trilyon dolar artacak. Savaş öncesi gerçekleşen 800 milyar dolarlık borç artışı bunun dışında.

Peki ama bu kifayetsizlik mi şerefsizlik mi? Neredeyse kesinlikle söyleyebiliriz ki, her ikisi. Nakit esasına dayanan muhasebe Bush yönetiminin, savaştan dönen gazilerin maluliyet ve sağlık giderleri dahil gelecekteki faturaya değil, bugünkü maliyete odaklandığı manasına geliyor. Yönetim ancak savaş başladıktan yıllar sonra yol kenarına yerleştirilen bombalar yüzünden ölen onca insanın hayatını kurtarabilecek özel zırhlı araçlardan sipariş etti.

Mecrubi askerlik çıkarmak istenilmediğinden ve benimsenmeyen bir savaş için askere yazılacak insan bulmak zor görüldüğünden, mevcut birlikler iki, üç yada dört kez stres içinde cepheye gitmeye zorlandı.

Yönetim savaşın maliyetini halktan gizle-meye çalıştı. Gazi kuruluşları toplam yaralı sayısını bilgi edinme hakkını kullanarak öğrenebildi ki, bunun ölü sayısının 15 katı olduğu ortaya çıktı. Halihazırda savaştan dönen 52 bin askere de post-travmatik stres sendromu teşhisi kondu. ABD ayrıca savaşa gönderilen 1,65 milyon askerin yaklaşık yüzde 40'ına maluliyet ödemesi yapmak zorunda kalacak. Tabii ki, savaş uzadıkça yara kanamaya devam edecek, sağlık ve maluliyet giderleri 600 milyar doları aşacak.

Faturanın artmasında ideoloji ve vurguncu-luk da rol oynadı. ABD hiç ucuz olmayan özel şirketlere bel bağladı. Maluliyet ve hayat sigortası bedellerini katmazsak, Blackwater'a bağlı bir güvenlik görevlisi günde 1000 dolardan pahalıya patlıyor ki, bunu hükümet ödüyor. Irak'ta işsizlik yüzde 60'lara tırman-dığında Iraklıları çalıştırmak akıllıca olurdu ama müteahhitler Nepal, Filipinler ve diğer ülkelerden ucuz işgücü ithal etmeyi seçti.
Bu savaşın sadece iki galibi var: Petrol ve güvenlik şirketleri. Başkan Yardımcısı Cheney'nin eski şirketi Halliburton'ın hisse senetleri tırmanışa geçti. Hükümet taşeronlara bel bağlarken, denetimlerini de azalttı.


En büyük fatura Iraklılara çıktı...


Kötü idare edilen savaşın en büyük fatura-sını Irak ödüyor. Iraklı doktorların yarısı öldürüldü ya da ülkeyi terk etti, işsizlik yüzde 25'te seyrediyor, Bağdat hâlâ günde sekiz saatten az elektrik alıyor. Toplamda yaklaşık 28 milyonluk nüfusun 4 milyonu ülke içinde göç ederken, 2 milyonu da yurtdışına kaçtı.
Ölümler çoğu Batılı için kanıksanmış hale geldi: 25 kişi öldüren bir patlama artık haber değeri taşımıyor gibi. Ancak ölüm oranlarına ilişkin istatistikler korkunç gerçeğe dair bir şeyler aktarıyor. Savaşın ilk 40 ayında 150 bini gaddarca olmak üzere yaklaşık 450 bin ila 600 bin fazladan ölüme işaret ediyorlar.
Irak'ta bunca insan bu kadar acı çekerken ekonomik maliyetten bahsetmek duygusuzluk gibi görünebilir. Uluslararası hukuku çiğneye-rek bu savaşa girişen ABD'ye çıkan faturaya odaklanmaksa bilhassa kibirlilik gibi görüle-bilir. Ancak ekonomik maliyet devasa boyutta ve bütçe masraflarının ötesine taşıyor. Ameri-kalılar bedavaya ekmek yok demekten hoşla- nır. Bedavaya savaş da yok. ABD ve dünya önümüzdeki yıllarda bunun bedelini ödeye-cek. (Eski Dünya Bankası başekonomisti, 2001'de Nobel ödülü aldı,

Radikal
Tarih Bülteni

0 Yorum yapılmış.

Yorum Gönder

*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.

 

Tarih Bilgi Ambarı Copyright 2007-2009