Enis BERBEROĞLU
ABD Ankara’yı İran’la başlayacağı enerji antlaşmasıyla ilgili uyarıyor.
ABD’de 1991’de çıkan bir yasa uyarınca İran’da yıllık 20 milyon doları aşan dogalgaz ve petrol yatırımı yapan şirket (dikkat edin ülke denilmiyor) yaptırımla cezalandırılıyor.
Bu yasanın ilk halinde hedefte sadece İran değil Libya da var.
O yüzden "Iran Libya Sanction Agreement" (ILSA) diye biliniyor. Libya üç yıl önce bu yasa kapsamı dışına çıkartılınca adı daha da kısaldı, ISA olarak kaldı.
Peki diyelim ki Türkiye Petrolleri İran’la öngörülen antlaşmayı imzaladı... ABD’nin resmi Türk şirketine yaptırım uygulama imkánı var mı?
Bu soru ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşarı Nicholas Burns’e soruldu.
Net olarak "evet" veya "hayır" diyemedi, "Türkiye ile kriz yok" mesajını verdi.
Türk kaynaklar ise çok daha açık konuştu: "Hayır ABD yaptırım uygulayamaz!"
ABD’nin İran ambargosunu delen şirketlere ceza yazması için önkoşul New York Borsası’na kayıtlı olmaları. Cezalar menkul kıymet ve mal ticaretine bağlı olarak kesiliyor. O yüzden New York Borsası ile hiç işi olmayan Türk petrol şirketlerini tehdit boş laftan ibaret.
Şimdi gelelim Nicholas Burns’ün başkent ziyaretinde akıllara takılan ikinci soruya:
- İran’la ticareti kesme uyarısı sadece Türkiye’ye mi yapıldı?
Hemen söyleyelim, kesinlikle hayır.
ABD’nin yeni İran politikası üç ay önce şekillenmeye başladı.
Önce Körfez ülkelerindeki ABD Büyükelçileri harekete geçti. Zengin Arap ülkelerinden İran’a para ve mal akışı kesilmeye çalışıldı. Yaklaşık bir ay kadar önce en büyük Avrupa bankalarının kapıları çalındı. BM’nin listesi dışında kalan bazı hesapların dondurulması talep edildi. Arap ülkeleri çok hevesli gözükmüyor, Avrupa’da ise sadece Fransa ABD’ye destek verdi.
Washington’un İran’ın nefes borusu sayılan Türkiye’yi ikna çabası bu yüzden.
Ankara İran’la ticaret ve bu ülkede yatırımı müttefiki ABD’ye ihanet sayıyor mu?
Yanıt yine "Hayır", çünkü;
- Türkiye ile İran arasındaki antlaşmanın sonuçları 2011 yılında görülecek. ABD ile İran arasındaki kriz o zamana kadar sürer mi acaba?
FED ve İran krizi
ABD’nin İran pilavını yeniden ısıtmaya başladığına tek işaret Nicholas Burns’ün ziyareti değil.
ABD Merkez Bankası’nın hafta içinde politika faizini yarım puan indirmesi farklı yorumlanıyor.
Amerikan ekonomisini yakından izleyenler bu ülkedeki hemen konut kredisi krizini mutlaka durgunluğun izlediğinin farkında. Nitekim bu kez de dünyanın en büyük ekonomisinin üretim ve istihdam yaratamaz hale gelmesinden korkuluyor.
Ancak konut kredisi batağı ve durgunluk zincirindeki tek istisnaya da dikkat çekiliyor.
Vietnam Savaşı’na denk gelen konut kredisi krizi durgunluğa yol açmamış.
Savaş harcamaları imdada yetişmiş, ekonomi durgunluğa sürüklenmeden yoluna devam etmiş.
Şimdi merak edilen; Irak Savaşı ABD ekonomisini kurtarmaya yetecek mi?
Yoksa gelecek yılki başkanlık seçimi öncesinde yönetim İran’da ikinci cepheyi açacak mı?
ABD’de 1991’de çıkan bir yasa uyarınca İran’da yıllık 20 milyon doları aşan dogalgaz ve petrol yatırımı yapan şirket (dikkat edin ülke denilmiyor) yaptırımla cezalandırılıyor.
Bu yasanın ilk halinde hedefte sadece İran değil Libya da var.
O yüzden "Iran Libya Sanction Agreement" (ILSA) diye biliniyor. Libya üç yıl önce bu yasa kapsamı dışına çıkartılınca adı daha da kısaldı, ISA olarak kaldı.
Peki diyelim ki Türkiye Petrolleri İran’la öngörülen antlaşmayı imzaladı... ABD’nin resmi Türk şirketine yaptırım uygulama imkánı var mı?
Bu soru ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşarı Nicholas Burns’e soruldu.
Net olarak "evet" veya "hayır" diyemedi, "Türkiye ile kriz yok" mesajını verdi.
Türk kaynaklar ise çok daha açık konuştu: "Hayır ABD yaptırım uygulayamaz!"
ABD’nin İran ambargosunu delen şirketlere ceza yazması için önkoşul New York Borsası’na kayıtlı olmaları. Cezalar menkul kıymet ve mal ticaretine bağlı olarak kesiliyor. O yüzden New York Borsası ile hiç işi olmayan Türk petrol şirketlerini tehdit boş laftan ibaret.
Şimdi gelelim Nicholas Burns’ün başkent ziyaretinde akıllara takılan ikinci soruya:
- İran’la ticareti kesme uyarısı sadece Türkiye’ye mi yapıldı?
Hemen söyleyelim, kesinlikle hayır.
ABD’nin yeni İran politikası üç ay önce şekillenmeye başladı.
Önce Körfez ülkelerindeki ABD Büyükelçileri harekete geçti. Zengin Arap ülkelerinden İran’a para ve mal akışı kesilmeye çalışıldı. Yaklaşık bir ay kadar önce en büyük Avrupa bankalarının kapıları çalındı. BM’nin listesi dışında kalan bazı hesapların dondurulması talep edildi. Arap ülkeleri çok hevesli gözükmüyor, Avrupa’da ise sadece Fransa ABD’ye destek verdi.
Washington’un İran’ın nefes borusu sayılan Türkiye’yi ikna çabası bu yüzden.
Ankara İran’la ticaret ve bu ülkede yatırımı müttefiki ABD’ye ihanet sayıyor mu?
Yanıt yine "Hayır", çünkü;
- Türkiye ile İran arasındaki antlaşmanın sonuçları 2011 yılında görülecek. ABD ile İran arasındaki kriz o zamana kadar sürer mi acaba?
FED ve İran krizi
ABD’nin İran pilavını yeniden ısıtmaya başladığına tek işaret Nicholas Burns’ün ziyareti değil.
ABD Merkez Bankası’nın hafta içinde politika faizini yarım puan indirmesi farklı yorumlanıyor.
Amerikan ekonomisini yakından izleyenler bu ülkedeki hemen konut kredisi krizini mutlaka durgunluğun izlediğinin farkında. Nitekim bu kez de dünyanın en büyük ekonomisinin üretim ve istihdam yaratamaz hale gelmesinden korkuluyor.
Ancak konut kredisi batağı ve durgunluk zincirindeki tek istisnaya da dikkat çekiliyor.
Vietnam Savaşı’na denk gelen konut kredisi krizi durgunluğa yol açmamış.
Savaş harcamaları imdada yetişmiş, ekonomi durgunluğa sürüklenmeden yoluna devam etmiş.
Şimdi merak edilen; Irak Savaşı ABD ekonomisini kurtarmaya yetecek mi?
Yoksa gelecek yılki başkanlık seçimi öncesinde yönetim İran’da ikinci cepheyi açacak mı?
0 Yorum yapılmış.
Yorum Gönder
*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.