30 Eylül 2007 Pazar

Altın ve petrol fiyatı hiçbir zaman sürekli yükselmez!


Değiştir
Altın fiyatı dünyadaki siyasi ve ekonomik atmosferin barometresi konumundadır. Bu nedenle dünyadaki siyasi, ekonomik ve stratejik gelişmeler, bireysel ve kurumsal yatırımcıları 'güvenli liman' konumundaki altına yöneltiyor.
Özellikle 11 Eylül 2001'de New York'taki Dünya Ticaret Merkezi ikiz kulelerine yapılan terör saldırısı sonrasında altın, yatırımcıların portföylerinde yeniden yerini aldı. Avrupa Birliği'ne (AB) üye 12 ülkenin ortak para birimi Euro'ya geçişi sonrası merkez bankalarının altın satışları azaldı. Diğer taraftan altın üreten şirketler altın fiyatının belirlenmesinde daha etkin rol alıcı uygulamalara geçtiler. Bu gelişmeler altının arz cephesini daralttı.

ABD-Irak savaşı sonrasında petrolün varil fiyatının yaklaşık 15 dolardan 80 dolara yükselmesi, petrol üreten Arap ülkelerinin petrol gelirlerinin belirli bir kısmını altına çevirmeleri sebebiyle altın talebinde belirgin artış oldu. Dünya altın ithalatında ilk sıradaki Hindistan'daki büyüme altın ithalatını artırdı. Bu ülkeyi Çin izledi. Ons fiyatının yükselmesini pozitif etkileyen diğer bir faktör, son yıllarda sermaye yapıları güçlenen Hedge fonların zaman zaman altına yönelmeleri oldu.

Mayıs 2005'te ABD Merkez Bankası'nın (FED) faiz indireceği beklentisiyle altının onsu kısa sürede 525'ten son 26 yılın en yüksek seviyesi olan 730 dolar seviyesine yükseldi. Bu noktadan gelen satışların etkisiyle 2-3 aylık sürede kademeli olarak altın 595 dolara kadar geriledi. Bu sırada bizde Merkez Bankası (MB) Başkanı yeni değişmiş ve kısa vadeli faiz oranının çeyrek puan indirilmesiyle döviz fiyatları hızla yükselmiş, dolar 1,4 YTL'den 1,78'e ulaşmıştı. 24 ayar altının gram fiyatı 23,50'den 34,50 YTL'ye ve tasarruf amaçlı cumhuriyet altınının birim fiyatı da 160'tan 245 yeni liraya ulaşmıştı. O dönemde irili ufaklı yerli yatırımcıların yoğun olarak cumhuriyet altınına yönelmeleriyle talep patlaması yaşanmıştı. Ağustosta ABD'deki yüksek riskli mortgage (tutsat) piyasalarındaki sıkıntıların, büyük yatırım fonlarını zorlamasıyla başlayan finansal krizle birlikte yatırımcıların kaliteli yatırımlara yönelmeleri ve 'güvenli liman' olan altını tercih etmeleriyle altın fiyatı yeniden yükselişe geçti. Geçen ayın ortalarında 652 dolar seviyesindeki altın, petrolün 83 dolara tırmanması ve dolar paritesinin son 6 yılın en düşük seviyesine gerilemesiyle geçen hafta son 28 yılın en yüksek seviyesi olan 744 dolara sıçradı. Ancak bu kez altının dış piyasa fiyatı ile iç piyasa fiyatı farklı trend izliyor. Halkın ve yatırımcının altına olan ilgisi yok denecek kadar az. İç piyasada 24 ayar altın fiyatının yükselmemesinde, sürekli düşen dolar/YTL paritesi etkili oldu. Merkez Bankası'nın eylüldeki 0,25'lik faiz indirimini, FED'in yarım baz puanlık faiz indirimi izleyince MB'nin faiz indirimine devam edeceği beklentisi güçlendi. Dolar paritesinin zayıflamasıyla birlikte dolardan YTL'ye geçiş hızlandı. Hafta sonunda dolar 1,20 YTL'den kapandı. Bu nedenle 24 ayar altın 28,80, cumhuriyet altını 194 YTL'de kaldı. Altının ons fiyatı teknik düzeltmenin etkisiyle gerileme sürecine girdiğinde, 24 ayar altının YTL/gr fiyatında da gerilemesi kaçınılmaz olacaktır. Global piyasalarda yaşanan finansal krizden Türkiye'nin en az etkilenmesi ve 2005 Mayıs'ında YTL cinsinden altın alan yatırımcıların hâlâ zararda olması, ekonomideki kırılganlığın azalmasının bir göstergesidir.

Hiçbir zaman emtia fiyatları sürekli düşmez veya yükselmez. Bu düşünceden hareketle fiyatı yükselen altını satıp, yerine YTL ve diğer para birimleri karşısında değeri düşen doları almak en akılcı yol olarak görünüyor. Altın borcu olanların ise, alım için bir süre daha beklemeleri gerektiği düşüncesindeyim.
Tarih Bülteni

0 Yorum yapılmış.

Yorum Gönder

*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.

 

Tarih Bilgi Ambarı Copyright 2007-2009