13 Eylül 2007 Perşembe

Türkiye kaybederse İsrail ne kazanacak?


Değiştir
Abdülhamit BİLİCİ

Galiba 3 ay önceydi. İsrail'in İstanbul başkonsolosu, Türkiye'de bulunan Dışişleri Müsteşarı Aaron Abramovich onuruna evinde bir kokteyl veriyordu. Davette, gazeteciler, akademisyenler, işadamları ve Yahudi cemaatinin önde gelen isimleri vardı.
Konuk diplomat, kısa konuşmasında Ankara'daki görüşmelerine dair bilgi verdi; dış politika önceliklerini özetledi. Sonra âdet olduğu üzere ayaküstü diplomasi kulisleri başladı. Bir ara müsteşarla bir akademisyen arasındaki diyalog dikkatimi çekti. Türkiye-İsrail ilişkileri üzerine bir konferansa birlikte katıldığımız, İsrail'le ilişkilere önem veren bir Türk profesör, Müsteşar Abramovich'i uyarıyordu.
Konu, Amerikan Kongresi'ndeki Ermeni tasarısıydı. Profesör, sert sayılabilecek bir tonda şöyle diyordu: "Bunun ne kadar ciddi olduğunu anlamıyorsunuz. Bu tasarı Kongre'den geçerse, ortada Türk-Amerikan ilişkileri diye bir şey kalmaz. En büyük zararı da İsrail görür. Çünkü ABD ile ilişkiler tahrip olduktan sonra Türkiye'de herhangi bir hükümet İsrail'le bugünkü ilişkileri sürdüremez. Herkes Kongre'deki gücünüzü biliyor. Ne yapın edin, tasarıyı önleyin."
Türk devletinin kapalı kapılar arkasında ilettiği bu mesajın, resmî sıfatı olmayan bir akademisyence seslendirilmesinin daha tesirli olacağını düşündüm. Ancak resmî kanallardan ve İsrail'le ilişkileri savunan sivil çevrelerden yapılan bu ikazlara rağmen, işler ters istikamette gelişiyor. Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in geçen haftaki röportajda söylediği gibi, belki İsrail yönetiminin tutumunda bir değişiklik yok. Ama kamuoyunun kolay kolay İsrail'den bağımsız hareket ettiğine inanamayacağı ABD'deki Yahudi çevreler, çok kötü bir sınav veriyor. Türkiye'yi karalayan bu girişime karşı durmak yerine kampanyanın safına geçiyorlar.
Biliyorsunuz, bir süre önce dünya çapında örgütlü Yahudi kuruluşu ADL, 1915 olayları için 'soykırım' dedi. Örgütün başkanı Abraham Foxman, tepkiler üzerine açıklama yaparak, Kongre'deki tasarıyı desteklemeyeceklerini ve Başbakan Erdoğan'ın tarihçiler komitesi önerisini destekleyeceklerini ifade etti. Ama 'soykırım' nitelemesinden vazgeçmedi.
Bu yetmiyormuş gibi, geçen hafta da aralarında Union for Reform Judaism, The Zionist Organization of America ve The Progressive Jewish Alliance gibi birliklerin bulunduğu 12 Yahudi kuruluşu, tasarıya destek kararı aldı. Halen Temsilciler Meclisi'nde bekleyen tasarı, 435 üyeli mecliste 225 üyenin desteğini almış durumda. Türkiye uzmanı bir Amerikalıya, tasarının geçme ihtimalini sorduğumda, şöyle dedi: "Meclis Başkanı Nancy Pelosi, Ermeniler lehine kendini bağlamış durumda. Her şey onun, tasarıyı genel kurula getirip getirmeme kararına bağlı. Şu an verilen destek, genel kurula gelirse tasarının kabul edilebileceğini gösteriyor."
Şayet bu öngörü gerçekleşir ve tasarı kabul edilirse, ilginç bir durum ortaya çıkacak. Amerikan hükümetinin ve başta Yahudi lobisi olmak üzere Kongre'deki Türkiye'ye yakın çevrelerin çabasıyla yıllardır engellenen tasarı, ilk kez karar haline gelecek. Amerikan hükümeti geleneksel çizgisini sürdürdüğüne göre, tasarının bu kez kabul edilmesinin tek müsebbibi olarak Yahudiler bilinecek. Yani, Türk-İsrail ilişkileri, profesörün uyardığından da berbat duruma düşecek. Yahudilerin bu yeni tutumunun ardında, aklımızın ermediği bazı derin hesaplar yoksa bundan en büyük zararı da İsrail görecek.
En başta, İslam dünyasındaki olumsuz eleştirilere rağmen sürdürülen bu ilişkideki en önemli denge unsuru ortadan kalkmış olacak. Türkiye'nin İsrail'e aşırı angaje olduğu eleştirilerine verilen en önemli cevap, ABD'deki Yahudi lobisinin Türkiye'ye desteğiydi. Tasarının kabulüyle bu tez çürüyecek, İsrail elindeki en önemli kartı yitirecek. Şu anda İsrail Savunma Sanayii'nin en büyük işi olan Türk tank modernizasyonu gibi projeler akim kalacak. Daha da önemlisi, İsrail, düşmanlarla çevrili bir coğrafyada rahat nefes alabildiği, bu yüzden her yıl 450 bin vatandaşının tatil yaptığı bir pencereyi kapatmış olacak. Ayrıca, hava kuvvetlerini topraklarında eğittiği, ortak tatbikatlar yaptığı, hem Suriye hem de Filistin'le arasında barış için çaba sarf eden bir ülkeyi kaybetmiş olacak. Bütün bunların karşılığında, İsrail'in ne elde edeceğini ise hiç bilmiyorum.
Tarih Bülteni

0 Yorum yapılmış.

Yorum Gönder

*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.

 

Tarih Bilgi Ambarı Copyright 2007-2009