TUSAM Başkanvekili
Eski Sovyetler Birliği ülkeleri arasında Rusya Federasyonu’ndan sonra ikinci büyük doğalgaz üreticisi olan Türkmenistan, 20 trilyon metreküp rezervi ve bu özelliği bakımından dünyanın önde gelen 15 doğalgaz üreticisinden biri olması nedeniyle enerji açlığı çeken tüketici ülkeler açısından giderek önem kazanmakta. Ancak ülkenin ihraç yollarının hemen hepsinin Rusya’nın kontrolü altındaki boru hatlarına bağımlı olması ve açık denizlere çıkış olanağının olmayışı bu zengin doğal kaynağından gerektiği kadar yararlanılmasına engel olmaktadır. 2006 yılında ürettiği yaklaşık 65 milyon metreküp gazın 42 metreküpü Rusya’ya, 8 metreküpü de İran’a ihraç edilmiştir. Özbek doğalgazının yanı sıra Türkmen doğalgazının da adeta Rusya Federasyonu ve Putin’in kendi petrol ve doğalgaz ihraç politikalarının bir aracı ve hatta silahı gibi kullanılması, bu ülkelerin kendi kaynaklarını dünya fiyatları üzerinden ve diledikleri miktarda değerlendirmelerine engel olmaktadır. Aynı husus Kazakistan için de geçerliyse de, Kazakistan’ın, Hazar Denizi, Azerbaycan, Gürcistan üzerinden boru hatları ve gemi ulaşımıyla dışa açılım konusunda birkaç adım önde olması ve Bakü-Tiflis-Ceyhan hattı ile de petrol ihracını bir ölçüde sağlaması nedeniyle bu doğal kaynaklarını değerlendirmede göreceli bir rahatlık içindedir.
Uzun yıllar özellikle ABD’nin öncülüğünde Hazar Havzası’nın doğal kaynaklarını dünya pazarlarına ulaştırma konusunda yapılan çalışmalarda, belli bir süreç zarfında Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan’ın yanında yer alan Türkmenistan bu bağlamda Hazar altından geçecek bir boru hattıyla gazını dünya pazarlarına Türkiye üzerinden eriştirebilecekti. Ne var ki 2000 yılında Türkmenbaşı’nın aniden bu işbirliğinden çekilmesi bu ülkeyi uzun bir süre daha tamamen Rusya’nın kucağına itti. Ancak Türkmenbaşı’nın ölümünden sonra değişme belirtileri gösteren Türkmen enerji politikası en son olarak Mayıs 2007’de Rusya-Kazakistan-Türkmenistan üçlü görüşmelerinde yeniden, yeni hali ile gündeme geldi. Türkmenistan’ın Türkmenbaşı’ndan sonraki Devlet Başkanı Berdimuhammedov, Trans-Hazar hattı projesine katılımlarını reddetmekten kaçınır bir dil kullanarak, konuya bir anlamda yeşil ışık yakabileceğinin sinyalini de vermiş oldu.
Türkmenistan ile ilgili gelişmelerin kronolojisi
Türkmenbaşı Saparmurat Niyazov’un ölümünden sonra devletin çeşitli kademelerinde önemli değişiklikler yapıldığı söylenen Türkmenistan’ın doğalgaz ile ilişkili dış politikasında da yeni açılımların söz konusu olması, ülkenin küresel sistemdeki önemini arttırmış ve bölgesel güç konumundaki birçok büyük sanayi ülkesinin Türkmenistan ile siyasi ve ekonomik ilişkilerini arttırma çabası içerisine girmesine neden olmuştur. Bu bağlamda;
- İlk olarak Şubat 2007’de, Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi (SOCAR)’ın eski başkanı Sabit Bahirov, Türkmenistan’ın, Trans-Hazar doğalgaz boru hattı projesine katılımını beklediklerini bir anlamda yeniden dile getirmiştir. Hazar altından böyle bir boru hattının inşasının 11,5 milyar dolarlık büyük bir proje olmasının yanı sıra, işin olabilirliği açısından birçok politik sorunu da beraberinde getirmesi sıkıntılar arz etmektedir. Böyle bir boru hattının inşasının ise, Azerbaycan’ın halen çalışmakta olan Şahdeniz boru hattıyla Türkiye’ye aktarılması ise Türkmenistan’a açık denizlere çıkmada, üzerinde ayrıca tartışılan Güney Asya boru hattı yanında bir seçenek yaratabilecektir.
- Yine Şubat 2007’de Rusya Federasyonu’nun 2028 yılına kadar Türkmen gazının tek ithalatçısı olacağı konusunda yeni Türkmen Devlet Başkanı’nın Rus Başbakanı’na söz vermiş olduğu yönündeki beyanatlar da önemlidir. Çünkü bu konu bilahare Gazprom ile yapılmış olan ve 2007 yılında Rusya’ya 60 milyar metreküp ve 2008 yılına kadar her yıl yaklaşık 80 milyar metreküp gaz satılacağına dair anlaşmaların, daha önceki yıllarda Gazprom’un yılda 42 milyar metreküp gaz almış olmasına bakarak çıtanın Rusya lehine önemli ölçüde yükseltildiğini gösteren ve kafaları karıştıran haberler olarak yoruma açıktır. Bu haberler, sadece bölge gazına ilgi gösteren AB ve ABD’nin değil Çin Halk Cumhuriyeti’nin bile çok arzu etmiş olmasına karşın Moskova’yla rekabet edemeyeceğini göstermiştir.
- Mayıs 2007’ye gelindiğinde ise, Gazprom ile Şubat ayında yapılmış olan anlaşmaya rağmen Çin’in Milli Petrol Şirketi (CNPC) ile 151 milyar dolarlık bir gaz arama anlaşması yapılmıştır. Buna göre CNPC, Günorta Eloten sahasında 12 araştırma kuyusunu 3 yıl içinde açacaktır. Bu anlaşma her ne kadar Çin’e, Türkmen gazının alımı konusunda bir garanti vermiyorsa da önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca bu adım, 2006 yılında Türkmenbaşı’nın Çin ziyaretiyle yapılmış olan ve Türkmenistan’ın Çin’e 30 yıl boyunca yılda 30 milyar metreküp gaz satımıyla ilgili anlaşmanın da bir teyidi ve devamıdır. Söz konusu anlaşma ile Türkmen gazı, 2009 yılına kadar tamamlanması beklenen, Kazakistan ve Özbekistan üzerinden geçen boru hattına verilecektir.
- Haziran 2006’da, Türkmenistan ile Malezya arasında yapılan anlaşma uyarınca, Malezya şirketi Petronas tarafından 500 milyon dolara inşa edilecek ve yılda 10 milyar metreküplük gaz üretip, temizleyip taşınacak hale getirecek gaz işleme tesisinin ve bunun yanı sıra bir petrol rafinerisinin temeli atılmıştır.
- Yine Mayıs 2007’de, Başkan Berdimuhammedov, Amerikan Chevron şirketini, Hazar’ın Türkmen tarafındaki hidrokarbon sahalarını geliştirmeye çağırmıştır.
- Temmuz 2007’de, Rusya’nın en önde gelen petrol şirketi Lukoil, Türkmenistan ile Hazar kıta sahanlığında petrol ve gaz arama anlaşması yapmıştır.
- Ağustos 2007’de Çin’in CNPC şirketi ile Amu-Derya Gaz sahasının sağ sahiliyle ilgili arama ve geliştirme projesi resmen başlatılmıştır. Bu bölgede yıllık 17 milyar metreküp gaz üretilmesi beklenmektedir.
- Türkmenistan’ın Çin ile somut olarak başlayan bu ilişkisinin Rusya’yı belli ölçülerde rahatsız ettiği söylenmektedir. Ancak Türkmenistan’ın Çin ile yaptığı anlaşmada satılacak gazın 1000 metreküp fiyatının 90 ABD Doları olması, Rusya ile yapılmış olan ve 2009 yılına kadar geçerli olacak fiyatın arttırılması konusunda Türkmenistan baskısına karşı Rusya’ya bir koz vereceği için bir anlamda olumlu kabul edilmektedir.
- Ekim 2007’de Hindistan tarafından yapılan açıklamalar, bu ülkenin, Türkmenistan-Afganistan-Pakistan boru hattı projesine katılmaya hazır olduğunu teyit etmektedir. Asya Kalkınma Bankası’nca desteklenen projenin bu günlerde resmi sözleşmesinin yapılması beklenmektedir.
Kasım 2007 başında İngiltere’nin Türkmenistan ile imzaladığı ve İngiltere’nin Türkmen gazı sahalarına adım atmasına olanak sağlayacak niyet anlaşması da önemlidir. Bu anlaşma sayesinde İngiliz petrol firmalarının Hazar havzasına girmeleri sağlanacaktır. Halen Türkmenistan’da İngiliz kökenli Burren firması Nebit Dağı bölgesinde günde 16.000 varil petrol çıkarmaktadır. Ayrıca İngiliz, Malezya, Dubai ilişkili Dragon Oil firması da Hazar civarındaki Çeleken petrol havzasında faaliyettedir.
Bütün bu gelişmeler, Türkmenistan’daki yeni yönetimin, Türkmenbaşı’nın ölümünden sonra ülkenin Rusya’ya olan bağımlılığını azaltma gayretlerinin göstergesi olması açısından önemlidir.
Güney Asya’ya açılımlar
Türkmenbaşı zamanında başlatılan ve Afganistan üzerinden Pakistan’a ve daha sonra Hindistan’a uzanacak bir gaz boru hattı projesi Türkmenistan’ın Rusya dışındaki seçeneklerine Çin’in dışında bir yenisini ekleyebilecektir. Bir süre ihmal edilen projenin bu sıralarda yeniden ele alındığı bilinmektedir. Bu projeye göre; 145 km.’si Türkmenistan’da, 735 km.’si Afganistan’da ve 555 km.’si Pakistan’da inşa edilecek toplam 1.435 km.’lik boru hattı ile Türkmenistan yeni bir alternatif pazar kazanmış olacaktır. Asya Kalkınma Bankasınca desteklenen, yaklaşık 4 milyar dolarlık bu projenin, Pakistan’ın Lahor şehrinden sonra Hindistan’ın Bikaner şehrine uzatılması da planlanmaktadır. Bu projede ihraç edilecek doğalgazın, Türkmenistan’ın Devletabad bölgesinden çıkarılacağı ve bu bölgenin yaklaşık 1.5 trilyon metreküp gaz rezervine sahip olduğu söylenmektedir. Ancak konuyla ilgili uzmanlar bölgeden çıkacak gazın başlangıçta birkaç yıl yeterli olacağı ve bilahare başka bölgelerdeki gazla takviye edilmesi gerektiğini dile getirmektedirler.
Güney Asya hattı konusunda Türkmenistan’ın önündeki bir başka engelin ise, İran kıta sahanlığında çıkan İran doğalgazının 7 milyar dolar maliyetli bir boru hattıyla Pakistan ve Hindistan’a taşınması olabileceği uzmanlarca ifade edilmekteyse de Pakistan ve Hindistanlı yetkililerin artacak ihtiyaç ışığında yıllık 50 milyar metreküpten fazla gaza gereksinimleri olduğu ve birden çok kaynak ve boru hattının kendileri açısından yararlı olacağını söylemeleri konuyu gündemde tutmaktadır.
Güney Asya’ya kadar uzanması söz konusu olan böyle bir boru hattının, Türkmenistan’a yeni pazarlar ve ayrıca Pakistan ve Hindistan’a ucuz enerji sağlamasının yanı sıra Afganistan’a da geçiş ücretleri açısından ekonomik anlamda katkıda bulunacak olması bütün bölge ülkelerinin yararı açısından önemli ve gerçekleştirilmesi gereken bir proje olarak kabul edilmelidir.
Türkmenistan, Avrupa ve Türkiye ilişkileri
Türkmenistan’ın son aylarda dış dünya ile hızla artan söz konusu ilişkileri başta ABD ve Batı ülkelerinde heyecan yaratmış ve bu ülkelerin pastadan pay alma heveslerini yeniden uyandırmıştır. Kasım 2007 başlarında ABD Enerji Bakanı ile AB Enerji Komiserinin Aşkabat’taki ilişkileri sonucu dile getirdikleri görüşlerden Batılı ülkelerin orta ve uzun vadede bu ülke ile ilişkilerini sağlamlaştıracaklarının işaretleri çıkmıştır. Ancak her iki yetkilinin de, ticari koşulların oluşması için ilişkilerde şeffaflığın ve haksız rekabeti önleyecek, adil bir ticaret düzeninin yasalarca korunmuş olarak kurulmasının şart olduğunu dile getirmiş olmaları bu ülkelerin bakış açıları bakımından önemlidir. Ülkenin doğalgaz rezervlerinin bugün tahmin edilenin de üstünde olma ihtimali, özellikle ülkenin Kara Kum Çölü’nde bundan böyle yapılabilecek araştırmalarla artabilecektir. Bu ihtimal de Batılı şirketlerin ilgisini daha da arttırmaktadır. Yine ülkenin eski, demode olmuş arama ve geliştirme faaliyetleriyle ilgili tesislerinin yenilenmesi hususunun ileri batı teknolojisine bağımlılığı da bu bağlamda dile getirilmektedir.
Batı’nın Türkmenistan’a olan ilgisinin gün geçtikçe artması ve buna karşılık Türkmenistan’ın ilişkilerde şeffaflık sağlamaya başlamasının belirtileri, 14 Kasım 2007’de Aşkabat’ta yapılan petrol ve doğalgaz konferansında açıkça ortaya çıkmıştır. Bu toplantıda Türkmen Petrol Bakanı Baymurat Hocamuhammedov’un yabancı yatırımcılara hitaben, “Dünya pazarlarına girmedeki başarımız taşıma sistemlerimizin kapasitesine bağlıdır. Bu konulardaki sorunların aşılmasındaki stratejik müttefiklerimiz ise Rusya, Çin ve başka ülkelerdir” demesi, Türkmenistan’ın konuyu çok daha uluslararası düzeyde ele alma stratejisi izlemeye karar verdiğini göstermektedir.
Türkiye açısından bugün gelinen nokta ise, Türkmenistan ile son yıllarda donma noktasına gelen ilişkiler ile ortaya çıkmaktadır. Maalesef geçmiş yıllarda Rusya ile hızla alelacele yapılmış doğalgaz anlaşmalarının Türkmenistan ile ilişkilerimizin bozulmasında en önemli husus olduğu konusunda tespitler vardır. Süreç içinde de Türkmenlerin doğalgazlarının neredeyse tamamını Rusya’ya veya diğer ülkelere yine Rusya üzerinden satma çizgisine girmeleri bu ülke ile olan ilişkilerimize en azından bu alanda zarar vermiştir. Yine Ruslar’ın etkisiyle Trans-Hazar hattının adeta unutturulması, doğalgaza ucuz ve güvenilir bir şekilde gereksinim duyan ülkemiz açısından zararlı olmuştur. Türkmenistan’ın bu günlerde değişmeye başlayan dış politikaları bağlamında başlatılan dışa açılım süreci ise belki de önümüzde, yeni ilişkiler kurmak için bir fırsat yaratabilecektir. Kaldı ki Berdimuhammedov’un söylemleri de Türkmenistan’ın Rusya’ya verdiğinden daha iyi fiyatlardan Avrupa Birliği ülkelerine gaz satma amacında olduğunu göstermektedir. Bu konu da Trans-Hazar’ı ve Türkiye üzerinden geçecek boru hatlarını yeniden gündeme getirmesi bağlamında Türkiye açısından fırsat zemini yaratabilecek bir durum olarak değerlendirilebilir.
TUSAM
0 Yorum yapılmış.
Yorum Gönder
*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.