13 Eylül 2007 Perşembe

Ankara'daki bomba, Ladin'in siyah sakalı


Değiştir
İbrahim KARAGÜL
11 Eylül saldırılarının altıncı yıldönümünde, beklendiği gibi, yeni bir Bin Ladin kaseti çıkıyor ortaya. Her zamanki ifadeler, tehditler. “Terörle mücadele” adı altında yürütülen tarihin en sahtekar kampanyasına malzeme sağlayacak konuşmalar.. ABD ve müttefiklerinin öfkesi yenileniyor, savaş azmi artırılıyor, ABD vatandaşının terörle mücadele için fedakarlık duyguları kabartılıyor ve mekanizma işliyor..
Ancak dünya medyası, istihbarat örgütleri konuşmadan çok başka bir şeye odaklanıyor. Bin Ladin'in sakalı neden siyah? Kaset eski mi, düzmece mi? Yoksa siyah sakal yeni bir saldırı işareti mi? Günlerdir bunu tartışıp duruyoruz. Sanki beyinlerimiz sulanmış, sanki gözlerimiz körelmiş, sanki algılarımız yok olmuş. Kaç El Kaide var? Hangi ülkenin, istihbarat kuruluşunun, hangi çokuluslu şirketin El Kaideleri var, bu güçler terör üzerinden neler yapıyor, El Kaide ihaleleri ile ne kadar dolar kazanılıyor, kaç ülke işgal ediliyor… Bir tane sağlıklı, aklı başında soru bulamazsınız. Mekanizma böyle işliyordur, soru soran tehdittir, sorgulayan hedeftir…
Medya ve ilgililer Bin Ladin'in siyah sakalını tartışırken bir haber ilişti gözüme. Tabii ki hiçbir gazetede, dergide yayınlanmadı. “Bu kadar kolay olur mu” diye sordum kendime, “bu mümkün mü” dedim. Zihinlerin bu denli rehin alındığı bir dünyada neden olmasın! Paylaşayım:
Adam Pearlman adında, aslında İsrail aşırı sağına mensup biri, “Müslümanlar kanlı, barbar teröristlerdir” diye yazılar yazan biri, camileri saldırma planları yapan biri, bugünlerde El Kaide adına bant kayıtları hazırlıyormuş.. Son kayıt da onunmuş. Yani bütün dünyanın tartıştığı Bin Ladin açıklamasının ardında o varmış. Ne ilginçtir bu kişinin, Mossad adına çalışan biri olduğu tespit edilmiş. Tabii ki ABD'de yaşayan biri. Peki kim bu Adam Pearlman? FBI kayıtlarına göre çokça ismi var. ABD'de bir Musevi ürolog olan Carl K. Pearlman'ın torunu. Carl, son günlerde Ermeni soykırım teziyle adını duyuran Musevi lobi kuruluşu Anti-Defamation League üyesi. Adam, bu kadar Müslüman düşmanı olan kişi bir anda Müslüman oluveriyor ve El Kaide adına açıklamalara başlıyor. Ve son Bin Ladin bant kayıtlarını hazırlıyor. O siyah sakallı, dünyanın yeni bir terör saldırısı olarak algıladığı görüntüyü. Hem El Kaideci hem Mossad mensubu. Nasıl ama!
İnsan kendini aptal yerine konulmuş hissediyor. Ne dersiniz? Bütün işgaller, iç savaşlar, milyon insanın ölümü, insanlık dışı uygulamalar böyle senaryolarla hayata geçirilmiyor mu? Dünya, tarihin en büyük sahtekarlığı karşısında çaresiz bırakılmıyor mu?
Aynı şeyi Türkiye için düşünelim:
11 Eylül'ün altıncı yıldönümü. Ankara büyük bir saldırıdan son anda kurtuluyor. “Türkiye'nin 11 Eylül'ü” dedirtecek bir hazırlık önleniyor. Kim hazırladı, bilinmiyor. Başbakan yerinden alınıp başka bir yere götürülüyor, kişi ve kurumlar olağanüstü güvenlik önlemleriyle korumaya alınıyor. Hedef kim? Türkiye mi? Başbakan mı? Cumhurbaşkanlığı ile bağlantılı bir öç alma duygusu mu? Ya da Türkiye'yi önümüzdeki günlerde bölgesel düzeyde kendini hissettirecek bir dehşet senaryosu için hizaya sokmak mı? Şimdilik bilmiyoruz, yakında öğreneceğiz!
Aynı günlerde memleketin her bölgesinde patlamaya hazır mayınlar, bombalar tespit ediliyor. Terör üzerinden güç/iktidar devşirme, terör üzerinden dış ve iç politika manevraları, terör üzerinden bölgesel projeler… Yeniden düşünmeyelim mi?
Ankara'daki bombanın Bin Ladin'in siyah sakalıyla ilgisi var mı? Hem o bant kaydında Ankara da geçiyormuş! “Evet, var” deseler kim itiraz edecek? “Patlayıcı PKK'ya, torbalar Irak'a işaret ediyor” denildi. Elbette öyle. Yıllardır Irak'tan Türkiye'ye giren patlayıcılar, muhtelif şehirlere stoklanan patlayıcıların izi sürülebildi mi? Ya da bunları kim biliyor? Kim, nerede ne tür hazırlıklar yapıyordu?
Ankara'da yüzlerce kilo patlayıcının tespit edildiği günlerde neler oluyordu? Türkiye ile Irak Başbakanı Nuri El Maliki arasında yapılan terörle mücadele anlaşması Irak tarafından reddedildi. Skorsky helikopterleri her gün Kandil'e ABD subaylarını taşıyordu. PKK kamplarının olduğu bölgenin çevresinde, ABD güvenlik şirketlerine mensup paralı askerler İran ve Türkiye'ye karşı savunma hazırlıkları yapıyordu. Aynı dönemde İran, PKK için Türkiye'ye heyet gönderiyordu. İsrail savaş uçakları Türkiye hava sahasından Suriye'ye girip bombalar bırakıyor, iddialara göre bir askeri konvoyu vuruyordu. Ankara'nın açıklama çağrılarına Tel Aviv'den cevap bile verilmiyordu.
Bu sırada kim, kimler, hangi ülkeler, hangi güçler PKK üzerinden Türkiye'ye karşı ne tür hesaplar içinde? Elbette, ortada bir hesap var. Üstelik bu hesap kan üzerinden, şiddet ve çatışma üzerinden, terör üzerinden yapılıyor. Peki bu PKK'nın kendi gündemi mi? Buna inanmıyorum. PKK üzerinden içeride ve dışarıda kimlerin ne tür hesaplar içinde olduğuna dikkat edelim. ABD ve İsrail istihbaratının onayı olmadan PKK'nın böyle bir işe girişeceğine, AK Parti ya da Türkiye'yi böylesine hedef tahtasına oturtacağına inanmak ne zor!
Ankara'nın yanısıra, bu ülkenin hangi şehirlerine patlayıcılar gitti? Ve bunlar ne zaman patlatılacak. Uyan Türkiye! Çünkü en zor soruları sormanın zamanı geçiyor!
Tarih Bülteni

0 Yorum yapılmış.

Yorum Gönder

*Yorum yazma konusunda yardım almak için buraya tıklayınız.
*Yorum yaparken herhangi bir kişi veya kuruma hakaret unsurları içeren kelimeler kullanmayınız.

 

Tarih Bilgi Ambarı Copyright 2007-2009